Geçmişten günümüze "Sarayönü"-47

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-47
BÜYÜK KONYA ANSİKLOPEDİSİ VE CUMHURİYET ARŞİVİNDEKİ BİLGİLER ÇERÇEVESİNDE SARAYÖNÜ-2I.KONYA ANSİKLOPEDİSİNDEKİ “SARAYÖNÜ”Konya basının önemli simalarından Selçuk Es’in anlatımıyla 1 Nisan 1920 tarihinde Sarayönü...

BÜYÜK KONYA ANSİKLOPEDİSİ VE CUMHURİYET ARŞİVİNDEKİ BİLGİLER ÇERÇEVESİNDE SARAYÖNÜ-2

I.KONYA ANSİKLOPEDİSİNDEKİ “SARAYÖNÜ”

Konya basının önemli simalarından Selçuk Es’in anlatımıyla 1 Nisan 1920 tarihinde Sarayönü İstasyonu’nda buluşan bu heyet, Refet Paşa ile anlaşmaya varamayınca sonradan Fahrettin Altay’ın iştiraki ile hep beraber Ankara’ya gitmişler ve orada Atatürk’le görüşüldükten sonra İsmet İnönü, Refet Bele, Salih Omurtak da heyete katılarak Konya’ya dönmüşlerdir.

Selçuk Es’in de faydalandığı Fahrettin Altay’ın anlatıma göre, (On Yıl Savaş ve Sonrası-1970), Sarayönü İstasyonu’nun salonunda gerçekleşen bu görüşmede, başlarında Vali Suphi Bey’in bulunduğu (Müdafaa-i Hukuk ve muhalifler de dahildir) bu heyete Refet Bey, “milli harekete taraftar mısınız” sorusunu sormuş, herkes “taraftarım” cevabını vermesine rağmen, Refet Bele’nin Ankara’ya gidelim, Mustafa Kemal’e hürmet ve bağlılığınızı fiilen göstereniz” hitabıyla Ankara gidilmiş, bir anlamda kendilerinin zorla götürülmesi anlamına gelen bu hareketten müteessir olan 12 Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa’nın (ki kapı da silahlı iki delikanlı vardır ve etrafta Sökeli Ali Efe’ye bağlı 400 civarı süvarinin varlığından bahseder) Ankara’da görevi bırakmış olduğu görülmektedir.

Fahrettin Paşa’nın yerine İsmet Paşa, Mustafa Kemal Paşa tarafından atanırken, İsmet Paşa bu görevde sadece 1 gün kalmıştır. Çünkü, Sarayönü Buluşmasından sonra Mustafa Kemal Paşa ile Ankara’da görüşen (Albay) Fahrettin Paşa, Konya’da bulunan Amerikalı Miss Kuchman’ın, kendisine sorduğu soruyu Mustafa Kemal’e sormuştur: “İngilizler yeni kuvvet gönderir bizi sıkıştırırsa hareket tarzımız ne olacaktır?”.

Bu soruya Mustafa Kemal Paşa’nın, “karşı koymakta son kalanlarımız bir tepede hayatlarına son verirler. Gelecekte, burada yatanlar vatanlarını kurtarmaya çalışanlardır, diye yazılı bir TAŞA sahip olabilirlerse mükafatlarını bulmuş olurlar Gafiller!” cevabı üzerine, “kayıtsız şartsız o anda Mustafa Kemal Paşa’nın emirlerine girdiğini” ifade etmektedir.

Dolayısıyla Sarayönü’ndeki toplantıya, Konya’nın Milli Mücadele’ye sağlayacağı katkı açısından Konya’nın ileri gelen şahsiyetleri, Ankara adına Refet Beyle birlikte katılmışlardır. Sarayönü’nün toplantı noktası olarak seçilmesinde ulaşım ve güvenli bölge olma özelliği dikkat çekicidir. Her şeyden öte bu toplantı sonucunda heyetle birlikte Ankara’ya giden Albay Fahrettin’in Milli Mücadele yanında yer aldığı açıkça görülecektir.

Şahıs Adları

Ansikopedide madde olarak geçen Sarayönü merkezli/bağlantılı isimlerden bazıları şu şekildedir: Sarayönü eşrefafından Abdullah Hacı Ağa, Sarayönü Devrim İlkokulu Öğretmenlerinden Abdullah Koçak, Doğanşah Türkmenlerinden Abdüsselam Efendi (Ladik'te zaviyede 208 sayfalık bir eser yazmıştır. Yusuf Ağa'da 188 numarada kayıtlı),- İstiklal Harbi'nde 200 süvarisi ile Sarayönüne kadar gelmiş olan Sökeli Ali Bey-, Çiftçilik ve buğday ticareti ile uğraşan sonradan Konya Belediye Meclisinde göre almış olan Ali Kadaifçi, Öğretmen Aysu Almaz, Başhüyük Köyünden Sarayönü Belediyesinde memur Ahmet Uğurlu'nun oğlu Cevdet Uğurlu, 1905-1906'da bir yıl Konya Valiliği yapmış, Konya Sanat Okulunda Bando Teşkilatı kurmuş ve Sarayönü İlçesinin Karaçay Köyüne Kafkas göçmenlerini yerleştirmiş olan Faik Bey, Gözlü Köyünden PTT binasının arkasına Hacı Hasan Camisini 1909'da yaptırmış olan Hacı Halil Ağa, Çeşmeli Sebil doğumlu eğitmen ve Çeşmeli Sebil Güzelleştirme Derneğinin Kurucularından Hasan Canlı, Ladik Köyünde öğretmen Hasan Efendi, Sarayönü Devrim İlkokulundan Yunus Akdoğan'ın kızı Hatice Akdoğan, Sarayönü Posad Köyü'nden rütbe ve nişan sahibi İsmail Ağa, Sarayönü Nahiye iken nüfus müdürlüğü yapmış Kâmil Güler, Şair ve yazarlardan Ladikli Kazım (Köroğlu), Ziraat Fakültesi Profesörlerinden Süleyman Kadaifçi'nin babası tüccar Mehmet Kadaifçi, İstiklal Savaşı süvari erlerinden Ladikli Mehmet.

Bu isimlerin mesleki dağılımına bakılacak olursa:

Asker-subay 6, şair 1, eşraf 8, vali 1, memur 5, belediye görevlisi 1, Belediye Başkanı 1, katip 1, nahiye müdürü 3, din âlimi 1, öğretmen 19, kaymakam 1, çiftçi 5 şeklindedir. Buna göre ağırlıklı olarak Ansiklopediye giren isimlerin öncelikle öğretmen, daha sonra eşraf, asker ve memurlardan oluştuğu görülmektedir. Yörenin tanınmış aile çocukları bu meslek grupları içinde daha çok tercih edilmiştir.

Bu isimlerden KÂZIM BEY (Köroğlu), ansiklopedide şu şekilde anlatılmıştır: “Konya'mızın yetiştirdiği değerli şair ve yazarlardan olan Kazım Köroğlu halen hayatta olup, hayatı hakkındaki bilgileri kısmen Konya Halkiyat ve Harsiyatından ve kısmen de kendisinden alıyoruz: “Kazım Bey Sarayönü İlçesi'nin Halıcı (Ladik) Köyü'nde köyün tanınmış ailelerinden Körveli Oğullarından Hacı Hüseyin Efendi'nin oğludur. 1305-1889 senesinde Konya´da doğmuş, resmi ve özel okullarda, dolayısıyla medrese tahsili görerek Maliye´ye memur olarak girmiştir. Buradan bazı memuriyetlerde bulunmuş, bir sürede ticaretle iştigal etmiştir. Halen yaşının seksenin üzerinde bulunmasından ailesinin ölümünden sonra Köyceğiz Dinlenme Evi'nde kendi halinde sakin bir hayat geçirmekte olup gençliğinde musikiye aşina olduğunu, Kanun çaldığını, edebi birçok eserleri olduğunu söyler, yakın zamana kadar Konya Basınında hicivleri, hatıraları yayınlanırdı.”

Köy Adları

Konya Ansiklopesi'nde geçen köy adları ise şu şekilde verilmiştir: Absarı, Bahçesaray (Farsça ve Arapça karışık), Başhüyük, Büyükzengi (Farsça Araba zenciya ait Büyük Arabın Köyü), Ertuğrul, Gözlü, Karabağ, Ladik, Karatepe, Kirli Kuyu, Kurşunlu, Yenicekaya ve Zengendir (Farsça zenciler).

Buzluk Trafik Kazası

Trafik kazası ise Sarayönü'nde uzun süre buğday ticareti yapan Said Büyükoktay'ın ihmalkârlık sonucu ölümünün anlatıldığı (29-30 Ağustos 1938)

Han “BUZLUK” TRAFİK KAZASI: 1938 senesinde Sarayönü tüccarlarından Köse Sabit namı ile tanınan Sait Oktay ile Körveli Oğullarından Hacı Yusuf Akdoğan, Konya'dan Tenekeci Ahmet Usta ile, diğer bir usta Sait Oktay'ın Sarayönü'ndeki Otel İnşaatı'na ait kereste, tuğla ve teneke yüklü kamyonla Konya'dan Ağustos ayı sonlarında bir gün ikindi üzeri Sarayönü'ne hareket etmişler, hanın kuzeyindeki rampayı çıkarken ehliyetsiz acemi şoför vitesi değiştirmek istemiş, yanlışlıkla geri vitese bağlamış, araba süratle geri geri inmeye başlarken heyecana kapılarak direksiyonu sağa kırınca kamyon şarampole doğru iki takla atıyor, bu sırada Kamyon üzerinde ve yükler üstünde bulunan yolculardan Köse Sait, Tenekeci Ahmet ve diğer usta kerestenin bağlı olduğu iplere sarılmaları ile kamyon altında kalmışlar ve olay yerinde can vermişlerdir. Diğer üç yolcu ile şoför ve şoför mahallinde oturan Hacı Yusuf Akdoğan kurtulmuşlardır. Üstteki üç yolcu ipleri tutmadığından etrafa fırlamak suretiyle ufak tefek yaralarla kurtulmuşlardı.”

Aynı konu Said Büyükoktay maddesinde şöyle verilmiştir: “SAİD BÜYÜKOKTAY16: 1309-1893 senesinde Konya'nın Zencirlikuyu Mahallesi'nde doğdu. Hanefi Efendi'nin oğludur. İlkokul üçüncü sınıftan mezun oldu. uzun yıllar Konya ve Sarayönü'nde yapağı ve buğday ticareti ile iştigal etti. Sarayönü´nün ilçe olmasında yıllarca çalıştı. 29-30 Ağustos 1938 günü Sarayönü Jandarma Dairesi inşaatına kereste ve malzeme götürürken bindiği kamyonun yükü üzerinde oturmuş vaziyette olduğu sırada Buzlukbaşı Hanı civarındaki rampayı çıkarken şoförün ehliyetsiz olması ve vites değiştiremeyerek geri geri arabanın kayması ile şarampole yıkılarak kamyonun altında kalmak sureti ile feci şekilde öldü. Cenazesi ertesi gün Konya´ya getirilerek Üçler Kabristanı'ndaki ebedi makberesine tevdi edildi.”

Diğer konu ise Haydar Kuyusu Cinayeti ise şu şekilde anlatılmıştır:

“HAYDAR KUYUSU CİNAYETİ : Konya ve İstanbul basınını bir hayli meşgul eden ve dört vatandaşın hayatına mal olan bu cinayeti kısaca bildirmeye çalışalım. Aksaray ve Şereflikoçhisar ile köylerinden dört vatandaş nakliyeci olup, vasıtalarına yedek parça aramak amacıyla bir kısmı İstanbul'dan bir kısmı da Akşehir'de aradıklarını bulamayınca Konya'ya gelmek istiyorlar. Bu sırada Konya yolu ile Mersin'e gidecek bir takside yemek molası vermek üzere Akşehir'de Lokanta önünde park yapıyor, yemek sonu diğer yabancılar vasıta aradıklarından taksi sahibi ile arkadaşı bunları Konya'ya kadar götürmekte bir mani olmadığını belirterek kısa pazarlıktan sonra taksiye biniyorlar, kendilerinden az evvelde kırmızı boyalı yabancı plakalı bir Kamyon'da Konya istikametine hareket ediyor. Yolda yabancılar aradıkları parçayı bulamadıklarını söyleyerek yol alırlarken yanlarında külliyetli para bulunduğunu sezen iki kişi 3/4 Nisan 1956 günü gecesi Haydar Kuyusu hizasına gelince taksiden inerek ani bir saldırışla dört kişiyi öldürüp, yanlarındaki parayı alarak, cesetleri de Haydar Kuyusu'na atarak olay yerinden kaçıyorlar. Ertesi sabah kuyu başına gelerek sürüsünü sulamak isteyen çoban kuyudan su çekeceği zaman içindeki cesetleri görünce köyün muhtarına haber veriyor. İş Jandarma'ya aksediyor. Katilleri bulmak üzere Sarayönü'ne ve civar köylerde şüpheli veya sabıkalı kimseler toplattırılarak günlerce aranıyor. Hiçbir ipucu çıkmadığı gibi birkaç yabancı kırmızı plakalı kamyonlarda tutularak günlerce Konya'da sorgu ve sualleri yapılıyor. Cinayetten yaklaşık olarak iki sene sonra Mersin'de denizin ıssız bir yerinde suya yarı gömülü bulunan bir taksinin meydana çıkarılması ile cinayetin suçluları da meydana çıkıyor. Yapılan muhakeme sonucu katiller mahkum oluyorlar. Daha fazla bilgi bulunamamıştır.”

Araştırma: Necmi UYANIK