23 yıllık bakkal, zamana ve süpermarketlere direniyor

23 yıllık bakkal, zamana ve süpermarketlere direniyor
Esnaf köşemizde bu hafta, ilçemizin emektar kuruluşlarından Can Market’in sahibi Sami Can var.2000’li yıllara girmeden babasının kurmuş olduğu Can Market’in işletmesini yıllardır sürdüren Sami Can, gelişen teknoloji ve...

Esnaf köşemizde bu hafta, ilçemizin emektar kuruluşlarından Can Market’in sahibi Sami Can var.

2000’li yıllara girmeden babasının kurmuş olduğu Can Market’in işletmesini yıllardır sürdüren Sami Can, gelişen teknoloji ve her geçen gün mantar gibi üreyen alışveriş merkezlerine rağmen direnmeye devam ediyor. Gelin hep birlikte Sami Can’ın hayat hikayesini ve mesleklerinin zorluklarını onun ağzından dinleyelim:

“4 aile birden geçinirdik”

1980 Sarayönü doğumlu olan Sami Can, babasının kurduğu işletmeyi askere gidip geldikten sonra devralarak, 2000 yılında işletmeye başladı. O dönemleri şöyle ifade ediyor:

“Askere gidip geldikten sonra, küçük yaşlardan beri çalışma alışkanlığımız olduğu için ve babam Rahim Can’ın açtığı dükkanın ilerlemesi için, genç ve pratik olmamdan ötürü işin başına geçtim. Sarayönü’nde o zamanlar doğru düzgün market yoktu. Çok güzel işlerimiz vardı. Ben, babam ve 2 kardeşim buradan geçimimizi sağlardık ama gelişen teknoloji ve değişen düzenle birlikte her geçen gün zincir haline gelen alışveriş merkezleri maalesef ilçemizi de vurdu. 2010 yılına kadar milletin alışkanlıkları pek değişmedi. Ama 2010 yılından itibaren önce abim işi bıraktı, sonra diğer kardeşim. Bu dükkanda kasap reyonumuz bile vardı. İşe yetişemezdik öyle güzel zamanlar geçirdik.

23 yıllık bakkal, zamana ve süpermarketlere direniyor

“Bakkallık zor bir iş”

Bakkal olmak, her babayiğidin harcı değil. Sabahın erken saatlerinde geleceksin, gece geç saatlere kadar çalışacaksın. Düğün olacak, cenaze olacak gidemeyeceksin. Süpermarketler için kolay. Vardiya sistemi var, eleman çok, izin alabilecekleri bir merci var. Zorluklarından bir tanesi de çok kalem ürün olması. Tek başımıza işin hem muhasebecisi, hem depocusu hem de patronu oluyoruz. Üstüne bir de veresiye sıkıntısı var. Böyle giderse bu işi devam ettirmek imkansız hale gelecek.

Ekonomik durgunluk var

Ortalıkta ciddi bir durgunluk var. Dükkanın önünden saatlerce insan geçmediği bile oluyor. İnsanların alım gücü çok fazla düştü. Cebimizdeki para yarı yarıya değer kaybetti. Markette 500 liraya dolan sepet artık 1000 liraya doluyor. 15-20 yıl önce daha değişik bir ekonomi vardı. Para çoktu. Alım gücü çoktu. Parayı yemekle bitiremezdik. Vatandaşın sıkıntısı yoktu. İsteyen istediğini alabiliyordu.

Esnafların sıkıntısı veresiye

Benim esnaflıkta yaşadım en büyük sıkıntı veresiye. Veresiye defterimde çok alacak kaldı. Bu veresiye küçük esnafın kara bahtı. Küçük esnaf ne çekiyorsa bu veresiyeden çekiyor. Büyük marketlere kimsenin nazı geçmiyor ama küçük esnaf öyle değil. Herkes için konuşmuyorum. Borcuna günü gününe sadık olanda var ama yazdırıp yazdırıp bir daha uğramayanları ne yapacağız. Ben bu insanları anlamıyorum. Borcunu ödemedikleri şeyleri kendi boğazlarından, evlatlarının boğazlarından nasıl geçiriyorlar. Bu tamamen haram bir şey.

Bakkallara sahip çıkın

Vatandaşlarımızdan talebim, 15-20 kuruş aşağı fiyattan alacağız diye süpermarketlere gitmesinler. Bize gelsinler. Bizdeki samimiyeti orda bulamazlar. Yeri geliyor başkasının faturasını ödediğim bile oluyor. “Sami bana 200 lira ver de şu faturamı yatırayım” diyor. Bizde cebimizde varsa veriyoruz. Geçtim veresiyeyi bu saydıklarım bile yaşanıyor. O yüzden bakkallarımıza sahip çıkalım, yarın kapanırsa hepimiz çok ararız.

İş olmadan ilçe gelişmez

İlçemizin Konya’ya yakın olması çok güzel ama biz bunu ilçemiz için avantaja çeviremiyoruz. İnsanlar gelirinin büyük bölümünü Konya’ya harcıyor. İstihdam olmadığı için Sarayönü cazibesini arttıramıyor. Burada bir şekilde iş sahaları oluşturulması gerekiyor. İstihdam olmadığı sürece Sarayönü gelişmez. Zaten okuyan gençlerde buradan geri dönmemek üzere gidiyor. İlçemiz genç olarak çok fazla göç veriyor. Tahsilli insanlarımızın hepsi dışarıda. Burası da kendi yağında kavrulmaya çalışıyor. Şimdi herkes organize sanayiye umut bağladı. Başarabilirlerse Sarayönü gelişebilir.