AB’ DE DEĞİŞEN YOK

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs la ilgili görüşmelerde haklı olmamıza rağmen Avrupa Birliği’nin nasıl taraf olduğunu gördünüz.

Bu arada Türkiye’nin dostluk çağrısı ve yoğun çabasına rağmen Yunanistan la istikşafi görüşmeler yeniden başladı.

Tavırları ise ‘yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ misali gibi.

AB’ ye üyelik sürecinde ise Türkiye’nin aleyhine hep zaman kazanmaya çalıştıklarını bilmemek biraz saflık olur.

Çok gerilere gitmeye gerek yok. 2 Ekim 2017 de köşemizden bir yazı paylaşmışız.

Aradan 3 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen değişen yine bir şey olmamış.

İşte o yazımız.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı – Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı’nca Ankara’ da düzenlenen “Basın Bilgilendirme Toplantısı”na katıldık.

Toplantıya Türkiye’nin değişik 13 ilinden seçkin basın mensupları katıldı.

Program 2014-20 yıllarını kapsayan hibe projelerinin belirlenmesini sağlamaya yönelik bir toplantı.

Öncelikli olarak toplantıda Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Müsteşarı François Begeot’un olması benim açımdan çok iyiydi.

Çünkü, bir AB temsilcisine son yıllarda özellikle Fransa, Yunanistan, Almanya, Hollanda ve Avusturya hükümet temsilcilerinden AB ile ilgili küstah Türkiye açıklamalarının ne anlam taşıdığını sorma fırsatım olacaktı.

Sordum da.

Konu siyasi diyerek geçiştirdi.

Şu gözlemimi tekrar hatırlatmakta fayda buluyorum.

AB üyesi ülke temsilcileri hakikaten masada çok güzel konuşuyorlar.

Çünkü sizin ülkenizi karış, karış gezip açık yürekli ve sinsi siyaset bilmeyen ülkemizin kaliteli ve karakterli insanından aldıkları bilgiyi kendilerince yorumlayıp size aktarıyorlar.

AB’yi çok büyük güç, bizim de ülke olarak sanki bu güce çok ihtiyacımız varmış gibi algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Tabiri yerinde ise sizi etkilediklerini sanıyorlar.

Fransız Begeot’un yaptığı da bundan farklı değildi.

Programın konusu farklı olduğu için ‘doğru’ cevabı almakta ısrarcı olmadım.

Ama programda Türk insanı ile ilgili söylediği şu sözlerini paylaşmak istiyorum.

“Çok misafirseversiniz.

Gittiğimiz yerlerde bize herkes evini açıyor.

Çok güzel yemekler ikram ediyorsunuz.

Yeniliğe açıksınız.

Yardımsever, hoşgörülü ve sevgi dolusunuz”.

Avrupa da Fransa dahil Almanya, İngiltere, İtalya ve diğer ülkelerine gidenler bilir.

Hiç misafirperver değiller.

Başka ülkeden hele, hele Türkiye’den gelen misafire evlerini açmazlar.

Hiçbir şey ikram etmezler.

Yeniliğe açık değiller.

Yardımı sevmezler.

Hoşgörü ve sevgi anlayışları sadece menfaat ilişkisine bağlıdır.

Sömürmeyi severler.

İnsani değer taşımayan bu özelliklerine rağmen şöyle konuşuyorlar.

“Türkiye'yi desteklemeye devam edeceğiz. İnsanların birlikte yaşamaktan memnun olacağı daha iyi bir dünya inşa etmek istiyoruz.”

Örnek mi soruyorsunuz?

İstiklal Harbi dönemimizden değil sadece son yıllardan vereyim.

Afganistan, Irak, Suriye, Libya ve Arakan’da yaşananlar.

Bir de desteklerini esirgemedikleri tüm terör örgütleri.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi