Alışverişinizi TÜİK’ten yapın

Malum ülkenin gündemi ekonomi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz sebep netice enflasyon tezi ve faiz indirimindeki ısrarlı tavrı son bir ayda doları 9 liradan 13,8 lira seviyelerine taşıdı.

Bütün tepkilere karşı kararlı tavrını sürdüren Başkan Erdoğan ben bu işi biliyorum, ekonominin uzmanıyım diyerek bundan sonra da faiz indirimi yaptıracağının sinyallerini verdi.

Neticesini bekleyip göreceğiz.

Ancak iddialarla sonuçları arasında çok farklar oluşan bazı konular var.

Örneğin Merkez bankasının yılsonu dolar kuru tahmini 1 ay önce 9,97 olarak açıklandı. Kur şimdiden 13,80 ni buldu. Bu nasıl geri düşecek anlamadım.

Hayır da açıklanan tahmin yılbaşında olsa belki anlayabilirdik. Ama faiz indiriminden hemen önce 12 Kasımda açıklandı. Ne yani faizler birlikte doların da mı düşeceği zannedildi anlayamadım.

Hiç birimizin anlayamadığı bir konu da enflasyon ve işsizlik rakamları.

TÜİK Kasım ayı enflasyon rakamını aylık 3,5, yıllık 21,31 olarak açıkladı.

Bu da dolar tahmini gibi.

Piyasalara göre demir 9 liradan 12 liraya, çimento 24 liradan 36 liraya, yumurta 30 liradan 40 liraya, un çuvalı 180 liradan 400 liraya çıkmış.

Bu örnekler saymakla bitmez.

Hani bunların hangisinde yüzde 20 artış var pek anlayamadık.

Mahalle bakkallarının canına okuyan zincir marketler ucuza ürün satmakla ünlendiler. Ama TÜİK market onları alt etti sanırım.

Hayır da TÜİK iyice araştırıp bu rakamları ortaya koyduğuna göre bu ucuzluk nerelerde varsa onları da açıklasa da vatandaşta gidip oradan alışveriş etse.

Gerçekçi olalım...

Yıllardır gerek enflasyon ve büyüme oranları konusunda gerekse halkın geçim standartı konusunda piyasa ile uyumlu bir açıklama yapılmıyor.

TÜİK’in enflasyon rakamları da elbette ki gerçek piyasa şartları ile kesinlikle uyuşmuyor.

Nedeni belli. Gerek dışarıya karşı daha güvenilir rakamlar ortaya koymak, gerekse işçi memur ve emekli maaşlarını açıklanan enflasyona göre belirlemek.

Bunun kime ne yararı var.

Sonuçta zam vermeyecekseniz böyle oyunlara gerek yok ki. Şartlar bu dersiniz olur biter. Hayır da koca bir kurumun bu kadar itibarsız duruma düşmesi hiçte hoş değil.

Sosyal medyada bizleri gülümseten bir sürü paylaşım yapılıyor.

“Seksenlik dedenin yaşı TÜİK’e göre daha delikanlı”

Olur mu TÜİK dediyse olur.

***

Madalyonun diğer yüzü de aynı.

Sendikaların açıkladıkları rakamların güvensizliği de TÜİK’ten farklı değil.

Son açıklanan açlık sınırı 3 bin 900 yüz, yoksulluk sınırı ise 13 bin lirayı aşmış.

Rakamları gerçek yaşamdan ilgisiz bir şekilde ortaya koyarsanız çözüm bulmanız da mümkün olmayacak.

Kimileri yazdıklarıma tepki gösterebilir. Ancak bende bu ülkede yaşıyorum. Halkın nasıl geçindiğini halkın arasında birisi olarak çok iyi biliyorum.

Siz asgari ücretliye 13 bin lira maaş verin bakalım yoksulluk sınırında mı yaşıyor yoksa kendince bir lord gibi mi?

Keşke açıklanan rakamlardan daha fazlası çalışanlara verilse. Ama bu mümkün değil.

Bu ülkede 2,5-3 bin lira maaşla çalışanlar. bu rakamların altında da emekli maaşı alanlar var.

Madem ki yoksulluk sınırı 13 bin lirayı buldu öyleyse asgari ücretleri yükseltin. Memura emekliye açıklanan rakamlara yakın maaş verin.

***

Bu ülkede asgari ücretlilerin 10 katı maaş alanlar da var.

İşte asıl sorun ve çözülmesi gereken konu ücret adaletsizliği. Gelir dağılımının daha fazla uçurumlar yaratmayacak şekilde düzenlenmesi. İşçi sendikalarının çalışmaları bu yönde olmalı.

Gerçekten çalışanlar düşünülüyorsa, ülkede ücretlerde bir adalet sağlanacaksa rakamlarında gerçekleri yansıtması gerekir. Aksi takdirde rakamları şişirmenin de TÜİK gibi küçültmenin de hiç kimseye faydası yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehdi DEMİR Arşivi