BABA...

Baba kelimesi gurur, sevgi, emniyet, cesaret, korku ve özgüven gibi birbirinden oldukça farklı duyguları içinde barındırır.

Babamızın varlığı bize kendimizi güçlü hissettirir. Baba kelimesi, her insanın hafızasında farklı anıları canlandırır. Çoğu zaman çocukluk yıllarına ait olanlar en kalıcı olanlardır.

Babası olanlar, babasını hiç tanımamış olanlar ve babası olup, yokmuş gibi yaşayanlar için aslında bu kısacık kelime çok uzun anlamlar taşır. Kız ve erkek çocuğun büyüme serüveninde babanın rolü en az anne kadar önemlidir.

Kız çocuğu babanın duygusal dünyasını açığa çıkarır. Şirin tavır ve davranışlarıyla adeta babayı çözer. Sert kalıplarını kırar, onu rahatlatır. Erkek çocuk, beş yaş öncesinde anneye daha düşkündür. Kendi cinselliğini fark etmeye başlayınca, babayı taklit etmeye, onun gibi olmaya çalışır.

Babayla oynadıkları hareketli oyunlar onu erkeklerin dünyasıyla tanıştırır. Babasıyla ilişkisi ve iletişimi iyi olan çocuklar, toplum içinde daha özgüvenlidir. Baba çocuk için dış dünyayı temsil eder.

Çocuk, hayata ve insanlara güven duymayı, kendini ve duygularını korumayı bu ilişki içinde öğrenir. Her insan için babanın anlamı bu kadar net ve bu kadar rahatlatıcı olmayabilir. Kimileri için bu kelime boğazlarında bir türlü yutamadıkları bir düğüm gibi yıllar yılı kalır.

Babalarına kırgın olan, yeterince sevilmediğini ya da az sevildiğini düşünen her yetişkin zihninde gidiş gelişler yaşar. Babasına çok yakın olma isteği ve kırgınlığı arasında nice yolları kat eder.

Ama yine de, babamızı bu hayattan uğurlamadan önce, ona tüm duygularımızı söyleyebilsek, saatlerce oturup konuşabilsek... Aradaki tüm duvarları ve perdeleri kaldırıp ona sıkı sıkı sarılabilsek...

Doğru ya da yanlış bilerek ya da bilmeden yaptığı tüm davranışlarını bir kenara koyup, sadece babamız olduğu için, özleyeceğimiz günler için, başımızı göğsüne koyup geçmiş ve ertelenmiş onca yılın acısını çıkarabilsek...

Sevgi, sağlıklı bir şekilde yaşanıyor ve anne baba tarafından doğru şekilde veriliyorsa insanı büyütür, yetişkin bir insan olarak sağlam bir kişilik geliştirmesine de yardımcı olur. Çocuğumuzun gözlerine en son ne zaman baktık... Sadece onu çok sevdiğimizi düşünerek, iyi ki bize verilmiş olduğunu hissederek seyrettik mi?

Onu sevdiğimizi ne kadar hissettirebildik? Bir babanın çocukları için yapacağı en değerli şey, onların annesini sevmesidir. Bu çok önemli. Çocuğu hayatı boyunca etkileyecek olan güven ve emniyet duygusunun temelini oluşturur.

Anne ve baba kavgasının arasında büyümüş herkes, bunun ne kadar önemli olduğunu bilir. Anne babasının sağlam olmayan ilişkisi sürekli yıkılacakmış hissini verir. Hayata yorgun başlarlar. Hayata ve insanlara güvenmekte zorluk çekerler. Ortama hakim olan sevgisizlik ve öfkeli davranışlar çocuğu korkutur. Hatta bazen, kendini bile suçlar. Onları üzdüğü için kavga ettiklerini zannederler.

Küçüktür anlamaz diye düşünülür. Ama onlar hepsini anlar ve hissederler. Korku ve endişe duyarlar. Geleceğe yönelik yoğun bir kaygı yaşarlar. Bu duygular küçücük yüreklerine öyle ağır gelir ki, uykuları bozulur, korkulu rüyalar görür. Çocuğa kim haklı diye sormak, taraf tutmasını istemek, anne babanın birbirlerini çocuğa şikayet etmeleri çok yanlıştır. Çocuklar ne annesinden, ne de babasından vazgeçmezler.

Çocuklar, güç savaşının içinde güven duyabilecekleri sığınaklardan yoksun kalmamalıdırlar. Hayata ve kadere duyulan güvenin ilk temelleri aile içinde atılır. Anne ve baba olarak sorumluluğumuz çok büyüktür. Anne ve babasının birbirlerini sevdiklerini, saygıyla davrandıklarını gören çocuk, hayatın içinde kendini emniyette ve değerli hisseder. Hayatı paylaştığı insanlara daha çok değer verir.

Allah'ına güven duymayı, kaderden şikayet etmemeyi, sürekli sızlanıp dertlenmemeyi aile ortamının huzuru ve emniyeti içinde öğrenir. Anneyi seven bir baba, çocukların gözünde kat kat büyür. Onların kahramanı olur. Evde ona daha çok saygı duyulur ve daha çok hürmet gösterilir. Sözüne değer verilir, öncelik tanınır.

Anneye sevgisini göstermeyen, onu inciten, aşağılayan bir babaya karşı çocuklar cephe oluşturur. Anneyi korumaya alırlar. Babalarından uzaklaştıklarını kendileri bile fark etmezler. Aslında varken ve hayattayken yaklaşamadıkları bir babanın özlemini orta yaşlarda fark ederler. Ama artık geç kalınmıştır.

Babanın öfkesinden anneyi koruma pahasına, babası hayattayken onun duygularını ve sevgisini hissedemeyen nice çocuklar vardır. Anne ve babanın aralarına ördükleri sınırın kenarında, diğerine hasret ve tanımadan büyürler. Sebebi olmadıkları bir hikâyenin sonuçlarını yaşarlar.

Çocuklar için yapabileceğimiz en büyük iyilik eşimize saygılı davranmaktır. Büyüdüklerinde bizlere ait olumlu şeyler hatırlamalarını sağlamalı. Sevgimizi güzel bir dille anlatmalı.

Çocuklar, sözle ve nasihatle değil, bizleri gözlemleyerek öğrenirler. Sürekli şikayet eden anne ve baba olmaktan vazgeçmeliyiz.

Çocuklarımız bizi, yaşamaktan zevk alan, hayatı kolaylaştıran ve olumlu bakan insanlar olarak görürlerse, işte o zaman görevimizi yapmış oluruz. (Psikolog: Aylin Kaya) Sorumluluklarını yerine getiren çok değerli tüm anne ve babalara yürekten selâmlar...

SAYGILARIMLA

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mebruke BİCAN Arşivi

SEVGİ

28 Şubat 2024 Çarşamba 22:17