BİRAZ YORUM YAPALIM

Gündemler karıştı.

Mayıs ayı yağışları olmayınca Konya Ovası kuraklık tehlikesi altında.

Çiftçi kara, kara düşünüyor.

İnşaat malzemeleri başta demir olmak üzere kontrolsüz fiyat artışı yaşıyor. Hedef dar gelirli vatandaşı ev sahibi yapan TOKİ’nin önünü kesmek mi tam belli değil.

Ama ev fiyatları da uçtu.

Altın, döviz ve sanal para sürekli yatırımcının kafasını karıştırıyor. Neredeyse sanayiciyi üretimden uzaklaştıracak cazibeye dönüştürülme çabası var.

Milletin moralini bozmaya çalışan goygoycular da maskelerini çıkarmaya, mesafeleri daraltmaya başladı.

Aslında yaz geldi. Bizim lafa değil, tarımsal üretime odaklanmamız lazım. Başta ovaya su getirilmesi gibi önemli sorunlara çözüm bulunması için projeler geliştirilmesi lazım.

Ancak boş gündemlerden kendimizi bir türlü kurtaramıyoruz.

İktidar- muhalefet kavgası bizi yoruyor.

Farelere gün doğuyor.

Niye birlik olamıyoruz çözemedim.

Bugün de hikayelerle, fıkralarla sizlere misafir olayım.

Yorumları da size bırakayım.

Bu hikaye kimi anlatıyor.

Hikaye bu ya…. Yaşlı adam evde eşinin yaptığı tereyağını kilo haline getirip yakınındaki mahalle bakkalına götürüp satar, aldığı parayla da geçimlerini sağlardı.

Yaşlı adam tanıdık olduğu için, bakkal gelen yağları hiç tartmaz, olduğu gibi müşteriye verirdi.

Bir gün bakkala öfkeyle gelen müşteri, yağın eksik olduğunu belirtip geri iade etmek istedi.

Bakkal şaşırdı. Ama tarttılar gerçekten yağ bir kilo değil, dokuz yüz gram geldi.

Bakkal da çok öfkelendi ve müşteriden özür dileyip bir daha yaşlı adamdan yağ almayacağına söz verdi.

Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağı içeriye girdi, bakkal sert bakışlarıyla bir daha senden tereyağı almayacağım dedi.

Yaşlı adam üzülerek “Efendim bir yanlışım mı oldu” diye sordu.

Bakkal, efendi senin bana verdiğin tereyağını tarttım 900 gram geldi. Ayıp değil mi bu yaptığın diye çıkıştı.

Yaşlı adam utanarak başını yere eğdi ve

“Efendim bizim terazimiz yok. Sizden bir kilo şeker almıştık onu tartı olarak kullanıyoruz” dedi.

BİR BAŞKA HİKAYE

Köylü vatandaşın biri hayrına bir kursa bir kasa dolusu erik getirmiş..

Ereğin fazla olduğunu ve kısa sürede tüketilemeyeceğini gören hoca Hoca: “ Bu kadar erik çok yiyemeyiz ziyan olur. Pazara götürüp satalım da kursun ihtiyaçlarını alalım, haydi gençler siz pazara çıkın” demiş..

Öğrenciler de, “ Peki Hocam” deyip pazara tezgah açmışlar.

Müşteriler sorusuz alış veriş yapsınlar diye  etikete de PAPAZ eriği yazıp altına da fiyatını yazmışlar..

Hoca Efendi öğrencileri merak edip pazara gelince ne görsün tezgahta Papaz Eriği yazıyor..

"Ya Gençler başınızda takke üstünüzde cübbe utanmıyormusunuz PAPAZ Eriği demeye" diye çıkışmış.

Sonra da hoca kalemi eline almış yazmış etikete İMAM Eriği..

Yaşlı Bir Kadın Tezgaha yanaşıp  “Oğlum papaz eriği yok mu?” diye sorunca öğrencilerden biri cevabı yapıştırmış ..

Vardı teyze de az önce MÜSLÜMAN oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi