BİZE GELENLER

Bizim yaşam koçumuz okurlarımız demiştik ve okurlarımızdan gelen istek ve arzular başımızın üzerinde diye de ifade etmiştik.

Ardından da okurlarımızdan gelen yazıları zaman. zaman köşemizden paylaşacağız diye de söz vermiştik.

Ve bunu da yaptık.

Yapıyoruz.

Bugün yine okurlarımızın gönderdiği yazıları paylaşacağız.

Gazete sizin.

Köşeler sizin.

Çok şükür. Bizde, illa benim dediğim olacak diye bir saplantı yok.

Sizleri sıkmadan gelen yazıları paylaşayım.

“Öküzün süt vaadine kananlar, tez zamanda inek gibi sağıldıklarını anlarlar. H.H”

Hasan abi bunu her halde Yunanistan’a söylemiş. Fransa’ya ve ABD ye güvenme demiş.

Ya da içimizde o düşüncede olanlara söylemiş.

“Küresel boyutta bir medeniyet ve ahlak krizi yaşamaktayız.

Modern Dünya! tarihinin en büyük anlam krizlerini yaşamaktadır.

Var olmamızın yegâne yolu; hayatımızı ve dünyayı İslam’ın değerleriyle inşa etmektir.

Çok geç olmadan idealimizi kendi dünyamızda hayata dönüştürelim.”

H.E

Halil bey hepimize görev yüklemiş. Hep başkasından beklemeyin diye de uyarmış.

Bu arada küçük bir hatıramı paylaşayım.

Bir dostumun ziyaretinde orada bulunan Lise de Tarih öğretmenliği yaptığını belirten beyefendi ile tanıştım.

Öğrenci- öğretmen, okul- veli ilişkisini sordum.

Şöyle özetledi.

Öğrenciyi not baskısından kurtaracaksın.

Rahat olacak. Kendisini yarış içinde hissetmeyecek.

İlk dersimde öğrencilere “Benim dersimde bilgileri öğreneceğiz. Not ikinci planda” diye anlattım.

Çünkü dersi iyi dinleyen ve not kaygısı olmayan öğrenci kendisini ezbere zorlamaz.

Dönem sonunda planlanan konuları bitirdik. Öğrencilerin hepsi tüm konulara hakim oldular.

Gençlerimizi not veya sınav yarışı içinde bunaltan eğitim sistemi artık bir gözden geçirilsin.

Çünkü küresel boyutta yaşanan medeniyet ve ahlak krizi, bizde önlenemez yükseliyor.

Mehmet hocam göndermiş.

Bozulma nasıl başlar?

Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış ve kurtulmak için, kuyruğunu kesmek zorunda kalmış.

Daha sonra, bir başka tilki onu gördüğünde, "Kuyruğunu neden kestin" diye sormuş.

Kuyruğu kesik olan,

"Böyle kendimi çok mutlu hissediyorum. Şimdi o kadar mutluyum ki; adeta sevincimden havalara uçuyorum" demiş.

Bunun üzerine, diğer tilki de kuyruğunu kesmiş. Fakat mutluluk yerine, şiddetli bir acı çekmiş.

Hemen tilkiye gelip, "Neden bana yalan söyledin? Çok canım acıdı" demiş.

Tilki,

"Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen, onlar asla kuyruğunu kesmez ve bizimle dalga geçerler" demiş.

Bu iki tilki, diğer tilkilere, yaşadıkları mutluluğu anlatmışlar. Böylece tilkilerin çoğu kuyruklarını kesmişler. Çoğunluk onlara geçince bu sefer de kuyruğu olanlarla dalga geçip onlara eziyet etmeye başlamışlar.

İşte böyle; önce toplumu bozup, farklılaştırırız, sonra da toplumu birbirine düşman ederiz.

Mehmet hocam teşbih sanatıyla konuyu özetlemiş. Bize yorum bırakmamış.

Hepimiz ne demek istediğini anladık her halde.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi