Büyükatçeken, "Ticareti çok seviyorum"

Büyükatçeken, "Ticareti çok seviyorum"
Esnaf köşemizin bu haftaki konuğu İskeleli Kara Bekir lakaplı karpuzcu Bekir Büyükatçeken. İkamet ettiği Tuzyolu caddesinin geçmişte tren istasyonunun iskelesi olarak anılmasından kalan İskeleli sıfatıyla esmerliği birleşince...

Esnaf köşemizin bu haftaki konuğu İskeleli Kara Bekir lakaplı karpuzcu Bekir Büyükatçeken. İkamet ettiği Tuzyolu caddesinin geçmişte tren istasyonunun iskelesi olarak anılmasından kalan İskeleli sıfatıyla esmerliği birleşince Bekir Büyükatçeken'in lakabı ortaya çıkmış. Sebze meyve satmaya küçük yaşlarda başlayan Bekir Büyükatçeken, babası öldükten sonra okul hayatını yarıda bırakarak hayata atılmış. Ağabeyine rakip olmamak için fedakarlıkta bulunarak memur olmayı tercih eden Büyükatçeken, hiç sevemediği memurluğu istemeyerek 17 yıl yaptığını söylüyor. Karpuzculuktan aldığı zevki hiç bir işten almadığını ifade eden Büyükatçeken, 50 kere dünyaya gelse 50'sinde de karpuzculuğu tercih ederdim diyor. İşte Bekir Büyükatçeken'in hayatı görüş ve düşünceleri:

Hayata erkenden atıldım

1961 Sarayönü doğumluyum. Ortaokul mezunuyum. Ortaokula gitmeden önce 1967 yılında babamız öldükten sonra ağabeyim Mustafa Büyükatçeken ile at arabası aldık. Hem okula gidiyordum hem de at arabasıyla mahalle aralarında kavun karpuz sebze satıyorduk. Okulundan kalan zamanları böyle geçirdim. Ortaokul bittikten sonra liseye kayıt yaptırdım. Bir yıl okuduktan sonra ara verdim. İki yıl sonra okula geri döndüm ama olmadı. Okulu bırakıp sebzeciliği başladım. 1970 den sonra işleri büyüttük. 1973'te ağabeyim askerden gelince bir kamyon aldık. 1991 yılına kadar ağabeyimle birlikte çalıştık. 1992'de belediyeye girdim. Zabıtalık, itfaiye şoförlüğü ve kantarcılık yaptım. Zabıta kadrosundan da 2009 yılının onuncu ayında emekli oldum. Emekli olmadan 3 ay önce tezgahı kurdum. Sonra kendi işime devam ettim. Evimin önünde kurduğum tezgahta karpuz satmaya başladım. Bu zamana kadar devam ederek geldik. Yazın karpuz satıyoruz. Kışın narenciye türlerini satıyoruz

Ağabeyime rakip olmama için memur oldum

Ben devlet memurluğunu zorunlu olarak tercih ettim. 50 defa dünyaya gelsem, 50 defa karpuzcu olurdum ama o dönem ağabeyimle bir anlaşmazlık yaşadık. Ona rakip olmamak için gidip belediyeye girdim. Yoksa benim devlet işinde gözüm yoktu. Ticaret yaparken kendi işinin patronusun. Bedenin yoruluyor ama kafan dinç oluyor. Esnaflığın zorluğu dışarıda çalışmak ama bizim için aynı zamanda bu işin eğlencesi de o. Gün geçtikçe pazar daralıyor ama çalışana ekmek var. Ticarette bereket var. Devlet işinde çalışırken çocuklarımı ucu ucuna, katı katına okutuyordum. Bu iş olunca rahat şekilde hiç bir sıkıntı yaşamadan muhtaç olmadan dört çocuğu da okuttum Kanaat ettikten sonra sıkıntı yok. Önemli olan Allah bereket versin diyebilmek.

Yemeyeceğimi satmam

Benim prensibim insanları mutlu edebilmek. Kendi yiyemeyeceğimi başkasına satmam ben. Zaten satarsan o müşteri de sana bir kere gelir. Her işte yüzde yüz mükemmellik yoktur. Karpuz fabrikasyon bir şey olmadığı için illaki arasında sıkıntılısı çıkar. Ama ben elimden geldiğince en iyisini satmaya çalışıyorum. Müşteriye sattığım karpuz sıkıntılı çıktıysa da seve seve değiştiriyorum. En kalitelisini satmaya çalıştığım için illaki marketlerle aramda biraz fiyat farkı oluyor ama vatandaş açısından baktığımda alıp yiyemeyip çöpe atmaktansa ağız tadıyla yemek daha karlısı gibime geliyor.

İşimi çok seviyorum

Karpuzculuğun en güzel yönü çok gezmek ve gezdiğin yerlerde birçok insanla tanışmak. Onların neşesiyle neşelenmek, derdiyle dertlenmek benim için çok güzel bir şey. Bu meslek çok sosyal bir meslek. İnsanlarla zamanını ve kazancını paylaşabilme imkanın var. Köylerde yanına çocuklar geliyor. Mağdur veya ihtiyaç sahibi olabiliyor. Onlara paralı veya parasız karpuz vermek ve onları mutlu etmek insana doyumsuz bir mutluluk veriyor. Benim için bu işin hiçbir kötü yönü ve sıkıntılı günü yok. Dönem dönem çok farklı işler yaptım ama bu işten kopamadım. Hiçbir işte bu işin verdiği huzuru bulamadım. Mesela nakliyecilik işinde bundan daha çok para kazandım ama bu mutluluğu bulamadım.

Her gelen bir şey götürdü

Bu memleket her dönem iktidara çok büyük destek verdi ama her zaman iktidarın darbesini yedi. 1979'da CHP iktidardayken Durmuş Ali Çalık Tarım Meslek Lisesi'ni Çumra'ya götürdü. Anavatan Partisi zamanında civa işletmesi kapatıldı. Doğru Yol Partisi zamanında Vefa Tanır, orman fidanlığı Ilgın'a götürdü. AKP döneminde de Meslek Yüksekokulu'nun en çok tutulan bölümleri olan Doğalgaz ve Harita Kadastroyu Kadınhanı'na kaptırdık. Askerlik şubesi kapatıldı. Hapishane kapatıldı. Ofis Ajans Amirliği'ne dönüştü. Her gelen bir şeyler götürdü. Ufak tefek gelen olduysa da ağırlıklı olarak gitti. Siyasette, bürokraside belli noktalara gelen insanlarımız olmadığı için diğer ilçelerin yanında güçsüz kalıyoruz. Bir de bizim insanımız kanaatkar. Elinden ekmeğini alsan sesi çıkmaz. Biz zaten gerektiği şekilde hakkınızı arayamadınız için kaybediyoruz.

Tüketim alışkanlıkları değişiyor

Günümüzün ticaretinde yüzde 80 gerileme var. Çiftlikten, Etibank'tan servisler geldiği zaman çarşı bayram yerine dönerdi. Çiftliklerde çok fazla işçi çalışırdı. Tabi şimdi teknoloji gelişti. Eskiden 15 kişinin yaptığı işi şimdi 1 kişi yapıyor. Kendi köylerimizin ilçemize katma değeri çok az. İlçemizin yüzde 30-40'ının Konya'da evi var. Çoğu köylü zaten Konya'da oturuyor. Bir hafta hasat için geliyor. Hasadı kaldırdıktan sonra tekrar Konya'ya dönüyor. Eskiden kamyonla 10-15 ton mal getirip satardık. Şimdi bir ton satıyoruz. Bu gerilemede ki neden büyük marketlerin açılması. İnsanlar artık ihtiyaçlarını günlük olarak karşılıyor. Kredi kartları da yaygınlaştı. Bu yüzden insanlar tercihlerini marketlerden yana kullanıyor. Böyle giderse bu mesleklerde kaybolacak gibi görünüyor. Eskiden gidip yerinden veya halden 3 kamyon mal yükleyip getiriyorduk bir günde yarısını bitiriyorduk. O dönemlerde yüz kiloluk kıl çuvallar vardı. Omuz kantar ile tartarak satardık. Eskiden çuvalla, at arabasıyla karpuz alanlar şimdi bir tane alıyor. Tüketim alışkanlıkları değişti. Vatandaş bugün bir tane alıyor, yarın tekrar geliyor.