Büyüktuna: "değer üretip katkı sağlıyorum"

Büyüktuna: "değer üretip katkı sağlıyorum"
Esnaf köşesinin bu haftaki misafiri ilçemizin bayan esnaflarından Şöhret Büyüktuna. Perde ve biçki dikiş sektöründe faaliyet gösteren Şöhret Büyüktuna, liseden sonra gittiği halk eğitim kursunun hayatını şekillendirdiğini...

Esnaf köşesinin bu haftaki misafiri ilçemizin bayan esnaflarından Şöhret Büyüktuna. Perde ve biçki dikiş sektöründe faaliyet gösteren Şöhret Büyüktuna, liseden sonra gittiği halk eğitim kursunun hayatını şekillendirdiğini anlatıyor. Mesleğine evde başladığını ancak işler evde yürütülemeyecek duruma geldiğinde işyeri açmaya karar verdiğini dile getiren Büyüktuna, çalışma hayatının kadınlar için birçok getirisi olduğu kadar götürüsünün de olduğunu söylüyor. Para kazanmanın özgürlük adı altında eşine veya ailesine başkaldırmak anlamı taşımadığını aktaran Büyüktuna, en büyük kazancının esnaf olduktan sonra insanları tanımak olduğunu vurguluyor. İşte Şöhret Büyüktuna'nın esnaflık yaşamı ve düşünceleri:

Evde başladım işyeri açtım

29 Ekim 1971 Sarayönü doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Sarayönü'nde okudum. Liseyi bitirdikten sonra Halk Eğitim Merkezi'nin açtığı biçki dikiş kurslarına giderek mesleğime ilk adımı attım diyebilirim. Makineyle tanışmam ilk orda oldu. Kurstan itibaren çeyiz, dikiş işleri yapmaya başladım. 1988-1989'da kursa gittim. 1990 yılında evlendim. 1991 yılında ustalık belgesi almak için tekrar bir yıl kursa gittim. Bu arada Karatepe mahallesinde bir yıl da vekil öğretmenlik yaptım. 1992'den 2003'e kadar evde eşe, dosta, konu komşuya dikiş işleri yaparak mesleğimi geliştirdim. 2003 yılı sonunda perde sektörü ile tanıştım. 2004'te de işyerimi açtım. Bir süre sonra yan dükkanla birleştirerek işyerimizi büyüttük. Ben çalışmayı her zaman istedim. Birçok kez KPSS'ye girdim ama olmadı. Perdecilik hiç aklımda olmayan bir işti. Eşimin abisi Ankara'da perde işine başlamıştı. Ben de gönderdiği 6 metre perdeyi dikip komşulara satarak başladım. Sonra 12 oldu, sonra 24 oldu. Her seferinde gelen perdenin topu daha da büyüdü. Baktık iş büyüdü, eve sığmaz oldu; bizde iş yeri açalım dedik.

Mesele parça bırakmamakta

Perde işi dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Estetik bir iş olduğu için çok hassas çalışma gerektiriyor. Bir de parça kalma problemi var. Toplar eskiden 18 metreydi. Küçük topla çalışmak sıkıntılıdır. 2-3 metre parça kaldığı zaman, özellikle pahalı perdeyse kar orda kalır. İşin püf noktası parça bırakmadan o topu bitirmektir. Şimdi toplar 25 metrelik ebatlarda. Nispeten daha rahat hareket edebiliyoruz ama yine de parça kalma riski var. Modeller çok hızlı değişiyor. Müşteriler ütü istemeyen, kullanımı kolay olan perdeler istiyor. Zaten artık perdeler ütü istemiyor. Bedenen yorucu bir iş. Ölçü alması, montajı, dikimi, ütüsü emek isteyen bir iş. Estetik, görsellik, renk uyumu bizde çok önemli. Bizim işte ne istediğini bilmeyen insanlarla uğraşmak da çok zor. Kararsız müşteri en zor müşteridir. Veresiye ve taksit olayı da çok sıkıntılı. Geri dönüşlerde çok fazla problem yaşıyoruz. İşimde yeni modelleri, yenilikleri her zaman takip ediyorum. Bizi ilçede küçük bir esnaf olarak düşünebilirler ama Konya'daki lüks perdecilerde bulabilecekleri modellerin çok büyük bir bölümünü bende de bulabilirler.

Eşim çok destek oldu

Eşim 2010 yılında emekli olduktan sonra bana yardım etmeye başladı. Yükümün yarısını aldı. Dükkanı büyüttük. Toptancı, ölçü alma, montaj gibi işleri o yapmaya başladı. İşyeri açmamda beni eşim çok teşvik etti. Çalışarak çocuklarımı daha rahat yaşatıp onlara iyi bir gelecek hazırlamak istedim. Çalışmanın kadınlara özgürlük kazandırdığını veya kazandırması gerektiğini düşünmüyorum. Burada özgürlükten kastım başkaldırmak ve aile huzurunu sarsacak aykırı düşünce ve tutumlar. Para kazandığın için ben istediğimi yaparım havasında olmadım hiçbir zaman. Bir şey yapmadan önce yine eşimin fikrini alıyorum. Benim çalışmaya yüklediğim anlam ev ekonomisine katkıda bulunmak ve en çok da çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlamak.

Evime, memleketime katkı sağlıyorum

Kadın için çalışmak zor. Çalışıyorum diye yemeği, ütüyü, temizliği yapmam diyemiyorsun. Çalışsan da çalışmasan da bunlar senin görevin. Bu belki de bizim geleneklerimizden, yetiştirilme tarzımızdan kaynaklanan bir durum. Duyuyorum mesela bazı kadınlar para kazanıyorum, özgürüm diye birçok şeyden kaçınıp karşı çıkabiliyor. Benim için böyle bir şey yok. Kadın yerine göre çalışmalı. Çalışmak çok şey kazandırıyor ama çok şeyde götürüyor. Bomboş yatmakla hayat bitmez. Kadın, çalışarak evine çok büyük bir katkı sağlayabiliyor. Ayrıca yanımda çalışanlara da bir katkımın dokunması, onlara sebep olmam benim için çok güzel bir duygu. Ülkeme, memleketime bir katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Bir değer üretiyorum. İstihdam sağlıyorum.

İnsanları tanıdım

Perde işi santimlik hayatı kaldırmayan bir iş. Bir santim eksik veya bir santim yüksek olması demek onu bozup yeniden yapmamız demek. Çünkü bu iş hatayı kaldırmaz ve kusuru hemen gösterir. TOKİ'nin teslim olacağından ve düğün sezonu olmasından dolayı işlerimiz iyi. Ben hiç bir zaman iş sıkıntısı çekmedim. Kışın ağırlıyor ama benim elim hiç boş kalmıyor. Esnaflığın bana kazandırdığı en büyük şey insanları tanımak oldu. Paradan puldan ziyade artık insanları çok iyi analiz edebiliyorum. İyi niyetlimi, kötü niyetlimi anlayabiliyorum.

Esnafların durumu sıkıntılı

Esnafların genelinde sıkıntı çok büyük. İlçemizde işsizlik hat safhada. İstihdam olmayınca nüfus da olmuyor. İnsanlar kazanırsa harcar. Bir de şu var. Ben kazandığım halde harcamaya korkuyorum. Çünkü önümü göremiyorum. Toptancıdan mal alıyorum ama alırken de açıkça, sıkıntıya düşer ödeyemezsem gelip malınızı alın diyorum. Esnaf gerçekten büyük bir dar boğazda. Konya'nın yakınlığı esnafa direk vuruyor. Parası olan Konya'ya gidiyor. Bende 50 lira olan perdeyi gidip Konya'dan 70 liraya peşin alanları biliyorum.

Marka işi bitti artık

Şu anda Türkiye'de üretilen her tür perdeyi temin etmemiz mümkün. Şehirde aramaya hiç gerek yok. Perdede marka işi de bitti artık. Marka işi geçmişte kaldı. Markası bilinen perdelerden çok daha kaliteli perdeler üretiliyor. 15 liradan 150 liraya kadar perde var. Çeşit çok fazla. Perde deyince her çeşidin işyerinde olmasına gerek yok. Karteladan beğenilip yapılıyoruz artık. Ben yurt dışına dahi ürün gönderiyorum. Amerika'ya, Avrupa'ya çok perde gönderdik. Yurtdışında bizdeki gibi bir perde kültürü olmadığı için gurbetçilerimiz istedikleri gibi perde bulamıyorlar. O yüzden tatile geldiklerinde buradan yaptırıp götürüyorlar.

Tatil beldesi gibiyiz

Sarayönü'nde potansiyel yok. Genç nüfus sürekli azalıyor. Yaşlılar cennetine döndü burası. Tatil beldesi gibi olduk artık. İnsanlar burada yaşayan büyüklerinin yanına yaz tatilinde bir müddet gelip geri dönüyorlar. Biz amire, memura hitap etmiyoruz. Çiftçiye, emekliye hitap ediyoruz. Zaten amir memurda burada oturmuyor. Buradan alışveriş yapmıyorlar. Memurlar eskiden kaloriferli ev yok diye bahane gösterirlerdi. Şimdi iki bin tane var ama yine oturmuyorlar.