Çelik, “Tarım iflasa sürükleniyor”

Çelik, “Tarım iflasa sürükleniyor”
Sarayönü Ziraat Odası Başkanı Engin Çelik, açıklanan hububat fiyatlarının dünya piyasalarının altında olduğuna dikkati çekerek, bu fiyat politikasıyla çiftçinin serbest piyasanın kucağına itildiğini söyledi. Verim kaybının...

Sarayönü Ziraat Odası Başkanı Engin Çelik, açıklanan hububat fiyatlarının dünya piyasalarının altında olduğuna dikkati çekerek, bu fiyat politikasıyla çiftçinin serbest piyasanın kucağına itildiğini söyledi. Verim kaybının afaki boyutlarda olacağını ve birçok tarla biçer giremeyeceğine değinen Çelik, mazot zammıyla birlikte çiftçinin ipinin çekildiğini ifade etti.

Sarayönü Ziraat Odası Başkanı Engin Çelik, açıklanan buğday alım fiyatlarının, girdi maliyetlerinin ve dünya piyasalarının altında olduğunu belirterek, çiftçinin mağdur olmaması için, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) fiyatları arttırması gerektiğini söyledi. Çelik, mazota gelen zamla hububat alım fiyatındaki artışın da geri alındığını belirtti.

Başkan Engin Çelik, açıklanan hububat alım fiyatlarını değerlendirirken, “TMO tarafından tonu 2 bin 250 liraya alınacak olan buğdayın, lojistik masrafları hariç, ABD ve AB ülkelerinde tonu 294 dolar, Rusya’da ise 265 dolardır.

Alım fiyatı açıklandığı gün itibariyle 270 dolar olan fiyat görüldüğü gibi dünya piyasalarının altındadır. Ülkemizde yaşanan kuraklık nedeniyle buğdayda rekolte düşüşü olacak bu da fiyatları yükseltecektir. Üreticinin serbest piyasa dışında bir seçeneği olması için TMO’nun üreticiyi koruyacak şekilde alım fiyatını revize etmesi gerekir. Buğday fiyatı geçen yıla göre dolar bazında yüzde 15 arttırılmıştır. Arpa fiyatı ise dünya piyasalarının çok daha altındadır. Fiyat açıklanmadan önce arpa fiyatları daha yüksekti. Ton başına bin 750 lira olarak açıklanan alım fiyatı, yurt içindeki fiyatları da düşürmüştür” dedi.

Rekolte kaybı yüzde 70-90’ı buluyor

Bölgemizde yaşanan kuraklık sebebiyle incelemelerde bulunan Çelik, gözlemlerini şöyle aktardı:

“Buğday ve arpa tarlalarında kuraklığın afet boyutunda olduğunu gözlemledik. Bölgemizdeki rekolte kayıplarının yüzde 50 ile yüzde 80 arasında olduğunu gördük. Ancak, hububat ekim alanlarının büyük çoğunluğu yüzde 70 ile yüzde 90 arasında zarar görmüş. Sulu tarım yapma şansı olan üreticiler de yüksek su ve elektrik fiyatları nedeniyle ürünlerini gerekli miktarda sulayamadıkları için ciddi oranda verim kaybıyla karşılaşmışlar. Sigortalı olsun olmasın, verim kaybı yaşayan üreticinin, kaybettiği ürün bedeli kadar çiftçiye destek verilmesi gerekir. Yoksa zaten borç batağında olan çiftçi büyük bir yıkım yaşar.”

Açıklanan fiyatların sanayiciyi memnun ettiğini ifade eden Çelik, “Tarım sektörü bir bütün olarak gözetlenmeli. Çiftçinin kazanmadığı bir ortamda zamanla sanayici de zarar eder. Kısa süreçte sanayici kazandığını zanneder, hükümet enflasyonu baskıladığını düşünür, ancak çiftçi üretimden çıkarsa ithalata bağımlı oluruz. Bu da daha pahalıya ürün almamız anlamına gelir. Nitekim geçen yıl Rusya ürün ve gümrük fiyatlarını yükseltti. Çiftçimizden esirgediğimiz paraların daha fazlasını Rusya’ya ödemek zorunda kaldık” diye konuştu.

 

Destekleme politikası değişmeli

Uygulanan tarımsal destekleme politikasının yanlışlığına da dikkat çeken Çelik, “Hububat üreticisine uygulanan sertifikalı tohum kullanım desteği, mazot, gübre ve prim desteklerinin bölgesel farklılıklara göre yeniden düzenlenmeli. Son iki yıldır aşırı şekilde hissedilen yağış düşüklüğü özellikle kuru tarım yapan bölgelerde, Türkiye ortalamasının altında ürün alınan yerlerde üretim yapan çiftçilerin, verilecek desteklerle kayıpları karşılanmalı. Şartları eşit olmayan çiftçilerin kazançları arasındaki farkını desteklerle kapatmak gerekir” dedi.