Çetin bir hayat mücadelesi

Çetin bir hayat mücadelesi
Esnaf köşemizde bu hafta ilçemizde demir, pencere ve kapı işleri ile uğraşan Niyazi Ülker var. Değirmenli köyünde hayata gözlerini açan Ülker, köydeki yaşam şartları ve çok kardeş olması sebebi ile küçük yaşlardan itibaren...

Esnaf köşemizde bu hafta ilçemizde demir, pencere ve kapı işleri ile uğraşan Niyazi Ülker var. Değirmenli köyünde hayata gözlerini açan Ülker, köydeki yaşam şartları ve çok kardeş olması sebebi ile küçük yaşlardan itibaren hep çalışmak zorunda kalmış. Evli ve 2 çocuk babası olan Ülker hayatını şu sözlerle ifade ediyor

 

“Köyde çalışmaktan başka çarem yoktu”

1970 yılında Sarayönü’nün Değirmenli Köyünde hayata gözlerimi açtım. İlkokulu Değirmenli İlkokulunda okudum. Köyümüzün hayat şartları, aile nüfusumuzun kalabalık olması ve babamın da çiftçilikle uğraşması sebebi ile daha ilkokula giderken babamın yanında yaz aylarında çalışmaya başladık. Ailemin maddi durumunun 6 kardeşe bakacak kadar elverişli olmaması nedeni ile ortaokul ve liseyi açıktan bitirdikten sonra, bir akrabamızın aracılığı ile Ankara Yeni Mahalle’de bulunan Gazi Düğün Salonunda garson olarak işe başladım. İşe başladığımda daha 17 yaşındaydım. Düğün salonundan arta kalan zamanlarda, bir demirci ustasının yanında inşaatlarda çalışmaya başladım. Askere gidesiye kadar süreç bu şekilde işledi. 1991 yılında vatani hizmetimi tamamlamak üzere asker ocağına dahil oldum. Askerden döndükten sonra bir süre bir firmada iş bulamadığım için serbest olarak çalıştım. 1995 yılında evlendikten sonra düzenli bir hayatımın olması için firmalara iş başvurusunda bulunmaya başladım. Salih Ülker’in o dönem Belediye Başkanı seçilmesinin ardından, Belediye’de çalışmak üzere başvuruda bulundum. Yalnız Salih Ülker ile aynı soyadını taşımamdan ötürü, torpil yaptı demesinler diye Salih Ülker beni yeni kurulan Kompen’e işe aldırdı. Böylece boş vakitlerimde inşaatlarda çalışarak öğrendiğim demircilik mesleğim oldu. 12 sene aralıksız Kompen’de çalıştıktan sonra nihayet kendi iş yerimi açmak için gereken sermayeyi elde ettim.

“Küçük esnaf bitme noktasına geldi”

Uzun yıllar emek verdikten sonra, işin erbabı olarak kendi iş yerimi açtım. İlk açtığımız dönemlerde, bölgemizde ki usta eksikliğinden dolayı, çok güzel işler yaptık. Maliyetlerde düşük olduğu için gerçekten güzel paralar kazandık. 12 kişiye istihdam sağlıyorduk bu dükkanda. Ama gün geçtikçe enflasyonun yükselmesi, para birimimizin değer kaybetmesi ile birlikte maliyetlerin artması sonucu çalışan sayımız 3’e kadar düştü. Bu maliyetlerle bu mesleği döndürmek gün geçtikçe daha da zor hale geliyor. Sadece bu yıl içerisinde yüzde 50’ye yakın zam geldi malzemelere. Durmadan zam geliyor. Bu işin sonu nereye varacak kestiremiyoruz. Çalışanlarımız ilk açtığımızdan beri bizimle beraber. Allah’a şükür yanımızdan ayrılan kişilere de meslek hakkında bildiklerimi sonuna kadar öğrettim. Şu anda 3 kişiyiz. Çalışanlarımızdan biri yeğenim Lütfi Ülker. 12 yıldır yanımda. Bir taraftan bu bölümü okudu, bir taraftan da çalıştı. Zaten artık işin çoğu yükünü o çekiyor. Ellerinizden öper bir tane de oğlum var. 16 yaşında Mehmet Emine Akdoğan Anadolu Lisesi’nde okuyor. Hayali mühendis olmak. İleri de bu işi yapmak isterse yeğenimle ikisi birlikte yürütecekler. Yapmak istemezse de yeğenim tek başına sürdürmeye devam edecek Allah’ın izniyle.

“Mesleği bilmeyenler bu işi yapmaya çalışıyor”

Pvc bayi açanların çoğu, bu işte iyi para var diyerek işe başlıyorlar. Halbuki bu işin eğitimini almaları gerekiyor. Emek olmadan yemek olmaz. Sonra ne mi oluyor. Bunun zararını hep vatandaşlar çekiyor.Örneğin yaptıkları malzemenin sacının nereye destek vereceğini bilmiyorlar. Bir de piyasayı kırmak için fiyatını düşürüyorlar. Örnek veriyorum 1500 lira tutması gereken malzemeyi 500 liradan satışa sunuyorlar. Bu malzemeyi alan vatandaşlarda o malzemeyi sadece 2-3 yıl kullandıktan sonra atmak zorunda kalıyor. Biz kalitemizden asla ödün vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Çünkü bu işi öğrenmek için uzun yıllar mücadele verdik, ter döktük, gece gündüz demeden çalıştık. Mesleğimiz bu oldu. Sadece para kazanayım düşüncesinde olmadık. Ve çok şükür ufak tefek aksilikler dışında hiçbir müşterimizden memnuniyetsiz bir geri dönüş almadık

Niyazi ustanın gençlere tavsiyesi nedir

Gençlere tavsiyem bol bol okusunlar. Ama okumanın yanında mutlaka bir ustanın yanında çalışsınlar hayatı öğrensinler. Benim içimde okumak ukde kaldı. Maddi yetersizliklerden ötürü hep çalışmak zorunda kaldım. Şimdi okusaydım atıyorum en basit hesabı rahat rahat yapabilirdim. Az kişiyle çalıştığımız için, belki de sadece bölgemizde faaliyet gösterdiğimiz için işimizin patronu da biziz, muhasebecisi de biziz, çaycısı da biziz. Kurumsal olsaydık belki de bunları yaşamazdık. Ama sadece bölgemizde faaliyet göstererek te kurumsal olmak mümkün değil. İnanıyorum, okusaydım vizyonum  farklı olurdu. Oğluma ve yeğenime verdiğim tavsiye bu. Bu işi yapacaksanız bile okuyun, kendinizi geliştirin bakış açınızı değiştirin. İşimizi çok daha ileriye götürebilecek olanlar onlar. Vatanımız gençlerimize emanet, bunu unutmasınlar

 

Öğrenmenin yaşı yoktur

Yaşım 50’yi geçti, emekli de oldum. Ama öğrenmekten vazgeçmiyorum. Mesela işimizi kolaylaştırması için bir bilgisayar programı satın aldık. A’dan Z’ye kadar öğrenmeye uğraşıyorum programı. Teknoloji büyük nimet. Belki de bu program olmasa 3 kişi yetişebildiğimiz işe 20 kişi yetişemeyecektik. Öğrenmenin ve başarmanın yaşı yoktur. Jeff Bazos Amazon’u kurduğunda 50 yaşındaydı. Einstein Nobel ödülünü aldığında 42 yaşındaydı. Biz de yaşımız ilerlemiş olmasına rağmen öğrenmekten, kendimizi geliştirmekten vazgeçmeyeceğiz. Umarım güzel günler bizleri bekliyordur.