EBVA KÖYÜNDE ÖKSÜZ KALMASI

Medine'de akrabaları vardı Amine'nin,

Çocukla birlikte, yolunu tuttu Medine'nin.

Yüzünü görmek nasip olmadığı babasını,

Ziyaret etmekti maksat, orada mazarını.

Küçük Muhammed o zamanda altı yaşındaydı,

Ümmü Eymen de bu yolculukta yanlarındaydı.

Körpe çocuğun dimağında, intiba uyandı,

Babasının mezarı başında, masum kalakaldı.

Hayatında ilk defa, bir şeyin eksik olduğunu,

Babasından yetim kaldığını hissediyordu.

Bu ziyaretin derin izleri hatırasında,

Silinmiyor yaşıyor, devamlı anılarında.

Medine'de bir ay kadar misafirlik yaptılar,

Annesi ile bu ziyareti tamamladılar.

Nihayet bu misafirlik bitmiş, sona ermişti,

Artık Mekke'ye geri dönme zamanı gelmişti.

Anneyi, yetim çocuğu, bir de Ümmü Eymen'i,

Taşıyan küçük kafile, aştı kızgın çölleri.

Güneşin batmasına yakın, bir akşam üzeri,

Ebva köyüne geldi, Amine'nin kafilesi.

Bu köyde bir gece kaldılar, misafir oldular,

Anne Amine, fena bir hastalığa tutuldular.

Son anını yaşadığını, sezer gibi oldu,

Baba öksüzü yavrusunu yanına oturttu.

Şefkat dolu gözle, O'nu baştan aşağı süzdü,

Bu bakışla yüzünü, gözünü koklayıp öptü.

Parçalanan bağrına bastı, oğlu Muhammed'i,

Bütün hararet ve şefkatiyle okşayıverdi.

Anne, yavrusuna kalbinin bütün sevgisini,

Vermek istiyordu, ruhunun hassasiyetini.

Annesinin içinden, neler neler geçiyordu,

Zavallının ruhunda fırtınalar esiyordu.

Anne karnında, babasını kaybeden yavrucak,

Şimdi de annesinden mi öksüz, mahrum kalacak.

Zavallı anne bu acıyı sezer gibi oldu,

Yavrusunun yüzüne tekrar, baktı baktı durdu.

Bir daha göremeyeceği biricik oğlunu,

Yüzüne baka baka, anne gözlerini yumdu.

Daha doğmadan babasından yetim kalan çocuk,

Şimdi altıncı yaş, anneden de öksüz bu yavrucuk.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi