Eğitim-İş’ten proje okullarına sert tepki: Bu bir tasfiye operasyonudur
Eğitim-iş Konya Şube Başkanı Bahattin Ertuğrul, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hayata geçirdiği proje okullarına sert tepki gösterdi. Ertuğrul, “Proje okullarında öğretmen görevlendirme sürecinde yapılan haksızlıklarla yapılan şey eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir” diye konuştu.
MEB’in uyguladığı proje okullarında yapılan atama ve görev değişikliği nedeniyle pek çok öğretmenin yeri değiştirilirken bazı öğretmenler de kadro dışı bırakıldı. 30’dan fazla proje okulunda yapılan atama kararlarına öğrenciler ve eğitimcilerin tepkisi ülke genelinde devam ederken bir tepki de Eğitim-İş Sendikası Konya Şubesi’nden geldi.
Konya Lisesi önünde sendika yönetim kurulu ve üyeleri ile CHP, TKP İl yöneticileri, Nakliyat-İş, ADD temsilcilerinin katılımıyla konuya ilişkin basın açıklaması yapan Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Ertuğrul, MEB’in proje okullarındaki öğretmen görevlendirilmelerinde haksızlık yaptığını vurguladı.
“ÖĞRETMENLER KIYIMA UĞRUYOR”
Bakanlığın proje okullarıyla anayasayı açıkça reddettiğini ifade eden Ertuğrul şunları söyledi:
“Bugün geldiğimiz noktada, kamusal eğitim ideali yerle bir edilmiş, Millî Eğitim Bakanlığı anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlama görevini açıkça reddeder hâle gelmiştir. Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise proje okulları adı altında sürdürülen politikadır.
Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir. Bu sürecin mimarı, bugünün Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’dir. Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan iklimi darmadağın ediliyor.
Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur. Bu itiraf, aslında bütün bu sürecin siyasi ve ideolojik bir projenin ürünü olduğunu göstermektedir.
Proje okulları uygulaması ile bakan, 80 bine yakın öğretmeni doğrudan kendisi seçme ve atama yetkisini elinde toplamaktadır. Yani artık öğretmenlerin bilgi birikimi, başarı belgesi, akademik unvanı ya da hizmet puanı değil; bakanın onayı belirleyicidir. Bu da açıkça, mülakat düzeninin öğretmen atamalarındaki yeni biçimidir.”
“BU BİR OKUL GELİŞTİRME DEĞİL, İKTİDARIN KENDİ MEMURUNU YARATMA PROJESİDİR”
Ertuğrul, iktidarın öğretmenlerin halkın vicdanı olduğunu unuttuğuna dikkat çekerek, “Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir. Cumhuriyet değerleriyle özdeşleşmiş köklü kurumlarda, bir gecede 60 öğretmen görevden alınmıştır.
Norm kadro fazlası bahanesiyle, on yıllardır emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir. Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz. Proje okulu adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir.
Köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler bir bir tasfiye ediliyor. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesidir. Biliyorlar ki Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir. Ama unuttukları bir şey var: O öğretmenler yalnızca bir meslek grubunun değil, bir halkın vicdanıdır.
Buradan hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem siyasi iktidara sesleniyoruz: Tüm öğretmenler için eşit ve adil atama sistemi istiyoruz! Tüm öğrenciler için eşit ve nitelikli eğitim hakkı istiyoruz! Öğretmenlerin sürgünle terbiye edilmediği, eğitimde liyakat ve hukuk ilkesinin esas alındığı bir sistem istiyoruz. Eğitim-İş olarak biz, hiçbir öğretmenimizin yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatıyor, bu hukuksuz atamalara karşı her türlü yasal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.
Öğretmenlerine yapılan haksız görevlendirme karşısında gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz. Proje değil, adalet istiyoruz” diye konuştu.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.