Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Zeliha BÜYÜKCENGİZ

EĞİTİM’DE TELAFİ DÖNEMİ-2

Uzak Doğu’da ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) hemen her sektörde aksamalara ve değişimlere neden oldu. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart  2020 tarihinden itibaren ilgili tüm birimler sorumlu oldukları alanlarda çeşitli kararlar alarak uygulamaya koydular. Eğitim sektörünü ilgilendiren önemli karar ise 12 Mart’ta açıklandı. Bu kararda 16 Mart’tan itibaren 30 Mart’a kadar iki hafta süreyle yüz yüze eğitime ara verildi. Daha sonraki günlerde vaka sayısının artmasıyla birlikte 25 Mart’ta okullarda eğitimin 30 Nisan’a kadar yapılmayacağı, bu süreçte eğitimlere dijital olarak devam edileceği açıklandı.

Eğitimin dijitalleşmesinin yanında Öğretmenler’in ve öğrencilerin uzun süre okuldan uzak kalmaları, evde uzun süre vakit geçirilmesinden kaynaklı tüm bireylerde meydana gelecek psikolojik destek ihtiyacı, Öğretmenler’in daha önce tecrübe etmediği bir sistemde Eğitim – Öğretim sürecini yönetiyor olmaları, sosyo-ekonomik durum farklılıklarından kaynaklı öğrencilere sunulan ve öğrencilerin erişebildiği eğitim hizmetleri, velilerin bu süreçte ihtiyaç duyduğu destekler ,koronavirüs salgınıyla birlikte Eğitim camiasının tartışması gereken başlıklar olarak öne çıkmaktadır.[1]

Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı değişimler ve gelişmeler Eğitim alanını önemli ölçüde etkilemiştir. Eğitim sektöründe bu değişiklik ihtiyacını hisseden Eğitim sistemleri ve Eğitim kurumları öğrencilerine sunmuş oldukları hizmetlerini dijital süreçlerle desteklemek için birtakım kararlar almıştır.

Bugüne kadar bilgi edinimi, yaşam ve okulun temel amacı olarak görülmüştür. Bugün ise bilgiye bakış açısı değişmiştir. Bilgi olguları, kavramları, ilkeleri ve süreçleri ezberlemek olarak görülmektedir.

Öğretim programında öğrencilerin bilgi ve becerilerini geliştirici birçok alan belirlenmiştir. Bunlardan biri de bilgi teknolojilerini kullanma becerisidir.

Teknoloji,  öğrenme–öğretme sürecinin vazgeçilmez bir bileşeni olarak kullanılmaktadır.  Teknolojinin eğitimde kullanımı ise teknolojiyi tanıyan ve kullanan nitelikli bireyler yetiştirilmesine olanak tanımaktadır.

Teknoloji destekli bir öğretim ortamı, öğretmenlere öğrenilenleri tekrar etme, problem çözme, alıştırma yapma gibi çalışmaları etkili bir şekilde uygulama fırsatını tanımaktadır. Bir başka deyişle, teknoloji destekli bir öğretim öğrenme-öğretme sürecinin şeklini ve çeşitliğini artırmıştır.[2]

Koronavirüs salgınında özellikle Eğitim yöneticileri ve Öğretmenler bir yandan süreci yönetmeye çalışırken bir yandan da ciddi bir öğrenme sürecinin içerisinde yer almaktadırlar. Son yıllarda yapılan yatırımlar ve uygulamalar sonucunda okulların teknolojik altyapısı güçlendirilmiş, öğretmenlerin teknoloji becerilerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmıştır.

Tüm bu yatırımlara ve uygulamalara rağmen kısa sürede tüm dünyayı saran koronavirüs salgınıyla birlikte bir zorunluluk olarak ortaya çıkan dijital eğitime, sistem içerisindeki öğretmenlerin tam anlamıyla hakim olduğunu söylemek güçtür. Sistemdeki öğretmenlerin dijital eğitim sürecine uyum sağlayarak katkı vermesi, içerik üretmesi ve süreci takip etmeleri uygulanacak dijital eğitimlerin etkisini ve verimini artıracaktır.

Pandemi sürecinde yaş grubu düşünüldüğünde öğrencilerin bu süreçten en çok etkilenen grupların başında geldiği söylenebilir. Öğrenciler bu süreçte okullarda aldıkları eğitimden uzak kalmışlar, okulun sunmuş olduğu imkanlarla akranlarıyla kurdukları iletişimden ve sosyalleşme fırsatlarından yoksun olmuşlardır. Çoğu evlerde kısıtlı hareket sebebiyle durum öğrenciler için bunaltıcı bir hal almıştır. Öğrencilerin bu ihtiyaçlarını kısıtlı da olsa online ortamda gidermeleri sağlanabilir. Bu amaçla öğretmenler ve öğrenci velileri tarafından online sohbet grupları açılarak süreç içerisinde öğrencilerin ihtiyaç duyduğu iletişim ve sosyalleşme ihtiyaçları giderilerek yalnız hissetmelerinin önüne geçilebilir.

UYGULANMASI GEREKENLER NEDİR?

*Her sınıf düzeyi ve her ders özelinde kritik kazanımlar ve becerilerin ne olduğunun tanımlanması,

*Her bir öğrencinin bu kazanımların neresinde olduğunun belirlenebilmesi için gereken ölçme-değerlendirme araçları,

*Öğretim programlarının öncelikli öğrenme standartları üzerinden çerçevesinin çizilmesi,

*Öğretmenlere ölçme-değerlendirme ve telafi programının uygulanması sürecinde yol gösterecek kılavuzların hazırlanması.

* Her bir öğrencinin akademik, sosyal-duygusal ve fiziksel olarak son bir yılda geçirdiği süreçler objektif biçimde değerlendirilmeli.

* Öğrencilerin ailelerinin gelir düzeyi, ebeveyn desteği, evdeki öğrenme ortamı, uzaktan eğitime erişim durumları, öğrenme kaybı, sosyal-duygusal sorunlar, okul terki gibi konularda ayrıntılı bilgileri içeren sınıf risk haritaları oluşturulmalı.

*Uzaktan eğitime erişebilen ve erişemeyen öğrenciler arasındaki farklar kanıta dayalı olarak özenle tespit edilmeli.

* Öğrenme kaybının büyüklüğüne ve öğrencilerin sosyal duygusal iyi olma durumlarına göre telafi için gereken süre hesaplanmalı ve bu ek sürenin oluşturulması için alternatifler planlanmalı.

*Öğrenciler ve öğretmenler salgının neden olduğu kayıplarla baş başa bırakılmamalı, tüm paydaşların görev ve sorumlulukları tanımlanmalı.

*Okul temelli olarak geliştirilecek odaklı telafi programı için okul süresi dışında bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurularak ek zaman oluşturulmalı.[3]

[1]

Mustafa Altunel,(Star, 11 Nisan 2020)

[2] https://www.saraymedya.com/ogretmenlerimiz-ve-ogretim-teknolojileri-40456.html

Zeliha Büyükcengiz, (06.10.2020)

[3] TEDMEM   “Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası” Başlıklı Rapor,Türk Eğitim Derneği,Ankara 29-05-2021

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeliha BÜYÜKCENGİZ Arşivi