Geçmişten günümüze "Sarayönü"-58

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-58
AŞÇI BABA TÜRBESİ ETRAFINDA ŞEKİLLENEN UYGULAMALARDA ESKİ TÜRK İNANÇLARININ İZLERİAnadolu, pek çok âlim ve evliya yurt olmuştur. Bugün her biri farklı bir diyarda metfun bulunmaktadır. Bu bağlamda Konya en zengin şehirlerimizden...

AŞÇI BABA TÜRBESİ ETRAFINDA ŞEKİLLENEN UYGULAMALARDA ESKİ TÜRK İNANÇLARININ İZLERİ

Anadolu, pek çok âlim ve evliya yurt olmuştur. Bugün her biri farklı bir diyarda metfun bulunmaktadır. Bu bağlamda Konya en zengin şehirlerimizden biridir. Bu bildirimize de konu olan Aşçı Baba, halk nezdinde velîliği kabul edilmiş kimselerdendir. Ancak ilçe dışında pek fazla tanınmayan bilinilirliği neredeyse Sarayönü ilçesi ile sınırlı diyebileceğimiz bir noktadadır.

Yatır ve türbe ziyaretleri Anadolu’da yaygın bir kültürdür. Evliyaların gerek hayatta gerekse ölümlerinden sonra kerametleri devam ettiği için halk üzerinde etkileri geniştir. Bu bildirimizde Anadolu’nun farklı yerlerindeki türbelerle ilgili anlatılan ortak rüya motifinin Aşçı Baba için de anlatılmakta olduğu görülmektedir. Buradan hareketle rüya motifi çerçevesi içerisinde bir değerlendirme yapılacaktır. İslamiyet, Allah’tan başkasından bir şey istemeyi şiddetle yasaklar. Türbelere biçilen roller ve halk inanışlarındaki birtakım beklentilerin kökeni Türklerin İslâm öncesi inançlarıyla doğrudan ilgilidir.

Türk halk kültürünün önemli duraklarından biri de türbelerdir. Aslında türbeler, eskiden beri Türk kültürü içinde var olan din büyüğü, devlet adamı, inanç önderi gibi hayatta iken halkın müşkilini halleden, hastalıklarını tedavi eden, halk için duada bulunan, dinî törenleri yöneten ve daha birçok etkinlik yapan kimselerin ölümünden sonra da toplum üzerindeki etkilerinin devam ettiği inancını gösteren halk dindarlığının önemli çekim merkezleridir. Atalar kültünde atanın ruhunun dünyayı terk etmediği geride kalanları koruduğu veya cezayı hak edenlerin cezalandırıldığı inancı hâkimdir. Eski Türk inançlarında şamanlardan istekte bulunmak ya da şaman vasıtası ile Tanrı’ya dileklerinin ulaştırılacağı inancı İslâmiyet’le birlikte değişmiştir. Çünkü İslâm, kul ile Allah arasında bir aracı kabul etmemektedir. Buna rağmen büyük çoğunluğu Müslüman olan Anadolu halkı türbelerle olan bağını koparmamıştır. Türlü sebeplerle kapısına gittiği türbelere hiçbir isteği olmasa bile önünden geçerken orada metfun bulunan kişiye bir Fatiha okuyarak duada bulunur. Bunun yanında türbelerde taş yapıştıranlar, bez bağlayanlar, ev-araba resmi çizip atanlar daha pek çok dileği için türbelere gidenler sayıca azımsanacak durumda değildirler.

Orta Asya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlara sayıları net bir şekilde belirlenmiş olmamakla birlikte binlerce türbenin varlığı ve Türk kültüründe yaşamaya devam etmesi Müslüman Türk topluluklarında karşımıza çıkan bir unsurdur. Eren, evliya, ermiş, abit, zahit, âlim, sofu, seyit, gazi, mübarek, pîr, dede, baba, abdal, şehit gibi adlarla anılan kimselerin yattıkları yerler olarak bilinen yatır, türbe, kümbet, tekke, ziyaret, dede mezarı gibi adlarla anılan kutsal mekânlar sahip oldukları manevî güç ve meziyetler sayesinde çok önemli birer çekim merkezi olarak kalmaya ve türlü dilek ve amaçlar ve belli usullerle ziyaretlere konu olmaya devam etmektedirler.

Ziyaret kültürü ile ilgili olarak bu tespitlerde bulunan Prof. Dr. Ünver Günay ayrıca Türk coğrafyasındaki türbelerin bir başka fonksiyonuna da dikkat çeker. Aidiyet duygularını ortaya çıkaran ve bu bilinci canlı tutan türbeler, bu yönü ile Orta Asya Türk topluluklarında birleştirici unsurlardan biri olmuştur. 1881’de Türkmenistan’da Ruslara karşı ayaklanmayı yöneten Nakşî şeyhi Kurban Murad’ın türbesi başta olmak üzere Hoca Yusuf Hemedanî, Hoca Ahmet Yesevî, Bahaüddin Nakşibend, Zengi Baba, Talhatan Baba, Mânâ Baba, Astane Baba, Çoban Ata, Hoca Ahrar önemli ziyaretgâhlardır. Sovyet yönetimi 1958-1960 yıllarında türbe ziyaretini yasaklamak suretiyle Türkleri birbirinden ve geçmişinden koparmak yoluna gitmiştir.

Gerek öteki İslam ülkelerinde gerekse Anadolu’da yazılmış evliya menakıpnamelerinde mevcut motifler dikkatle gözden geçirilirse, yüzlerce yıldan beri kaydedilen yüzlerce ve binlerce menkıbe olmasına rağmen kullanılan motiflerin belli bir sınırı aşmadığı çoğu menkıbelerde aynı motiflerin tekrarlandığı gözden kaçmaz. Bu itibarla tek bir motifin pek çok menkıbede kullanıldığına rastlandığı gibi bazen bir menkıbede birkaç motif bulunabilir. Menkıbe yazarları halk arasında hoşa giden ve dolayısıyla çok tutulan menkıbeleri birden fazla veliye uygulamakta sakınca görmemişlerdir.

İlk defa Pertev Naili Boratav tarafından yapılan Türk menakıpnamelerindeki motiflerin envanter taslağında A, B, C, D ve E olmak üzere beş ana başlık altında otuz beş motif sıralanmıştır. Menakıpname sayısı arttıkça motif sayısının da artacağını belirten Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, incelemiş olduğu on beş menakıpnamede de mevcut pek çok motifin birbirinin tekrarı olduğuna dikkati çeker.

Türkler İslamiyet öncesi inançlarını gittikleri her bölgeye taşımışlardır. Beraberinde götürmüş oldukları sözlü kültür ürünleri, inançları, uygulamaları değişik coğrafyalarda farklı kelimelerle ifade edilseler de muhteva genel olarak aynıdır. Veli kültü İslâmiyet’in Türk dünyasında yaygınlaşmasıyla birlikte gelişip can bulmuştur. Veli kültünün temeli eski Türk inançlarındaki atalar kültüne kadar uzanmaktadır. Eski Türkler ata saygı değer, sözü geçer ulu kimselerdir. Bu kimseler öldükten sonra geride kalanlar atasının ilahi güce sahip olduğu kendisi beden olarak gitse de ruhunun aileden ayrılmadığı düşüncesi hâkimdir. Bu ruhun aileyi koruduğu gibi duruma göre kendilerini cezalandıracaklarına da inanırlardı. Eski Türk inançlarında bundan dolayı insanlar ölen atalarına ziyarette bulunur, kurbanlar sunar onların ruhlarını yüceltirlerdi. Evliya türbeleri, mezar ve makamları etrafında menakıpnameler, efsaneler, menkıbeler, anlatmalar, inanç ve uygulamalar oluşmuştur. Bu menkıbelerde veliler olağanüstü güçlerle donatılmakta, halk tarafından yüceltilmekte hem hayatta hem de ölümlerinden sonra bu özelliklerinin devam ettirildiği anlatmalarda ve menakıpnamelerde görülmektedir.

Konya eren, evliya veli sayısı tam tespit edilmemekle birlikte pek çok evliya bu şehrin topraklarında metfun bulunmaktadır. Bunlardan kimisinin tarihi bilgileri unutulup gitmiş, kimisinin türbeleri bile yıkılıp yok olmuştur. Bu ulu kimseler sayesinde Konya, erenler diyarı olarak anılmaktadır. Halk kültüründe sözlü gelenekte bu velilere ait efsaneler anlatılmakta, inanç ve uygulamalar halk arasında yaşamaya devam etmektedir. Aşçı Baba Türbesi, Konya’nın Sarayönü ilçesinin Yukarı Mahalle olarak

bilinen günümüzde defne kapalı olan adını da muhtemelen içindeki bu ulu kimsenin türbesinin bulunması dolayısı ile verildiği anlaşılan Türbe Mezarlığı’nda bulunmaktadır. Bu mezarlık Sarayönü’nün tarihi camii olan 1200 yılında yaptırılan Pîr Hüseyin Camii’nin yaklaşık 500 metre kuzeyindedir. Türbe hem batısından hem de güneyinden yolla sınırını da çizen mezarlığın güney-batı köşesinde yer almaktadır. Yaygın türbe anlayışından biraz farklı olan bu türbe dikdörtgen şeklinde betonarme yapılı tavanı dam şeklinde bir yapıdır. Türbenin içinde iki tane sanduka vardır. Bunlardan biri Aşçı Baba’ya ait; fakat diğerinin ise kimin olduğu konusunda ne bir bilgi ne de bir rivayet vardır. Aşçı Baba’nın da diğer sandukadan çok fazla farkı yoktur. Elimizde ona ait tek yazılı kaynak türbe duvarında bulunan aşırı derecede tahrif olmuş okunamayan kitabesidir. Bu türbede yatan kimsenin tarihi şahsiyeti hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bunun yanında ise halk arasında XIII. yüzyılda yaşadığına inanılan Aşçı Baba’nın Hz. Mevlanâ’nın aşçısı olduğu anlatılmaktadır.

Türk kültüründe birçok velinin bilinilirliği defnedildiği toprakların sınırlarını çok aşmıştır. (Yunus Emre, Sarı Saltuk, Şeyh Şucaeddin vb.) bu evliyaların farklı yerlerde türbeleri, makamları ve mezarları inşa edilmiştir. Tarihi hayatı ile birlikte efsanevî şahsiyeti de her yeri dolaşmaktadır. Günümüzdeki şöhreti noktasında Aşçı Baba, neredeyse Sarayönü ilçesi ile sınırlı kalmış bir ziyaret yeridir. Buraya nadir de olsa ilçe dışından gelen ziyaretçiler bulunmaktadır. Kaynak şahıslardan edindiğimiz bilgilere göre türbenin çevresi eskiden daha şenlikliymiş, ziyaretçileri daha fazlaymış, çocuklar ramazan ayında teraviden sonra türbe meydanında oyunlar oynar ellerinde mum ile türbe etrafında oyun olsun diye dönerlermiş. İnsanlar eskiden hasta çocuklarını ve hayvanlarını tedavi amaçlı bu türbeye getirir üç veya yedi defa türbenin etrafında döndürürlermiş. Bugün türbede sadece bayram, arife, belirli mübarek günler gibi zamanlarda bu türbeye gelinir ve buradaki evliyanın ruhuna Fatiha bağışlanmaktadır.