Geçmişten günümüze "Sarayönü"-70

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-70
BAŞHÜYÜK KASABASINDA YAŞAYAN KARAÇAY TÜRKLERİNİN HALK EDEBİYATISarayönü ilçesinin Başhüyük kasabasında Karaçaylar yaşamaktadır. Karaçay ve Balkarların (Malkarların) kökeni hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmektedir....

BAŞHÜYÜK KASABASINDA YAŞAYAN KARAÇAY TÜRKLERİNİN HALK EDEBİYATI

Sarayönü ilçesinin Başhüyük kasabasında Karaçaylar yaşamaktadır. Karaçay ve Balkarların (Malkarların) kökeni hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Malkarları da ihtiva etmek üzere müşterek bir ad olarak alınan Karaçay’ın, kabilenin efsanevî atası Karaçay ve Karça’dan geldiği hakkındaki yaygın bir rivayete göre bu kabile aslen Anadolu Türkleri’nden olup sultanın gazabına uğrayan reisleri Karça tarafından, önce Kırım’a ve oradan da Kafkasya’ya götürülmüştür. İkinci bir rivayete göre Çerkeslere karşı savaşlarda bozguna uğrayan Kırım askerlerinin, üçüncü bir rivayete göre de, Timur ordusunun Kafkasya dağlarına sığınmış bakiyesinden teşekkül etmişlerdir.

Etnik kökenleri hususunda çeşitli görüşler bulunan Karaçay- Balkarların Kuman- Kıpçak bakiyesi ve eski Hazarlar ile Bulgarların torunları oldukları da söylenmektedir. Karaçay ve Balkarlar, Rusların takip etmiş oldukları siyaset sonucunda farklı toplumlarmış gibi hiçbir geçerli sebep olmaksızın iki ayrı cumhuriyette yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Karaçay Türkleri artık, Karaçay Çerkez Muhtar Cumhuriyetinde, Balkarlar da Kabartay- Balkar Muhtar Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar.

Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti Rusya Federasyonu sınırları içinde yer alan Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinden biridir. Cumhuriyetin yüzölçümü 14100 km, toplam nüfusu 500000’dir. Nüfusun %42’sini Rus ve Ukraynalılar, %33’ünü Karaçaylılar, %10’unu Adigeler, %6’sını Abazalar ve 3’ünü de Nogaylar oluşturmaktadır.

Rusya Federasyonu içinde yer alan Kabardey- Balkar Cumhuriyeti yüzölçümü 12500 km. olan küçük bir cumhuriyettir. Nüfus 730000’dir. Nüfusun %45’ini Adiğe ve Kabardeyler, %37’sini Ruslar ve %8’ini de Balkarlar teşkil etmektedir.

Anadolu’da da; Başhüyük kasabası (Konya/Sarayönü), Arpacı Karaçay köyü (Tokat/Sulusaray), Çilehane köyü (Tokat/Almus), Belpınar köyü (Eskişehir/Çifteler), Yazılıkaya köyü (Eskişehir/Han), Akhisar köyü (Eskişehir/Han), Gökçeyayla (Eskişehir/Han), Ertuğrul/Yakapınar köyü (Eskişehir/Sivrihisar), Doğlat köyü (Afyon/İncehisar), Eğrisöğüt köyü (KayseriPınarbaşı), Yağlıpınar köyü (Ankara/Gölbaşı) ve Emirler köyü (Sivas/Yıldızeli)’nde Karaçaylılar bugün dillerini, gelenek ve göreneklerini Kafkaslar’daki ataları gibi koruyarak/sürdürerek yaşamaktadırlar.

Başhüyük kasabası; Kafkaslar’dan gelen Karaçaylar tarafından kurulmuştur. Karaçay-Malkar (Balkar) Türkleri’ne mensup 1000 civarında hane yıllardır süren yoğun Bolşevik baskıları ve Müslüman bir ülkede yaşama istekleri sonucunda anavatanları olarak gördükleri Türkiye’ye göç etmeye karar verirler. Sultan Abdülhamit’in Anadolu’yu Türkleştirme politikasının da etkili olduğu bu göçlerde İstanbul’da ikâmet eden Karaçaylı âlimlerin büyük etkisi olmuştur. Onların davetiyle göç hareketi başlamış ve Abdülhamit’in rızasıyla yerleşim yeri tespitinden sonra 1905 yılında, bu 1000 hanenin 500’ü bugünkü Başhüyük kasabasına yerleştirilmiştir.

1900’lü yılların başında Rusya’nın Bolşevik baskılarına dayanamayarak ve Müslümanlıklarını rahat bir şekilde yaşamak amacıyla anavatan bildikleri Türkiye’ye göç etmek durumunda kalan 1000 hane civarında Karaçay Türkü bugün ülkemizde sözlü edebiyatlarını, gelenek ve göreneklerini yaşatmayı başarmış kadim Türk boyudur. Türkiye’de Eskişehir, Konya, Yozgat, Tokat, Kayseri, Ankara, Yalova, vb. illerimizde bulunan bu köylerde yapılacak derlemeler son derece büyük önem arz etmektedirler. Özellikle Prof. Dr. Ufuk TAVKUL’un Karaçaylar üzerine yapmış olduğu bilimsel araştırmalar, sosyolojik etütler Kafkasya gerçeğini millet ve ülke olarak asla göz ardı edemeyeceğimizi göstermiştir. Başhüyük kasabasında yaşayan Karaçay Türkleri’nden derlenmiş olan halk edebiyatı ürünleri bu kadim Türk boyunun Kafkaslar’daki atalarını unutmadıklarını, onların destanlarını hafızalarında yaşattıklarını, toplumsal şuuraltlarının koruyucu etkisi altında yaşadıklarını, hâlâ gelenek ve görenekleriyle toplumsal ve ailevi ilişkilerini sürdürdüklerini göstermektedir.

Ülkemizde bulunan 15 civarındaki Karaçay-Malkar köylerinden derlemeler yapılmalı, onların destanları, efsaneleri, şiirleri, şarkıları derlenmeli ve kayıt altına alınmalıdır.

Karaçay Atasözleri

Aç kalan korkak da olsa yiğit olur. (Aç kalgan korkak da bolsa cigitbolur.) Aç kalan kurdu dağdan kovar. (Aç kalganbörünü tavdan kuvar.) Akıl parlak, akılsızlık da karanlıktır. (Akıl carık, akılsızlık da karangıdı.) Ateşi söndürmek için güzel su aranmaz. (Otnu söndürmek için aruvsuv izlenmez) Bir dişi atın hatırına üç yüz dişi at su içer. (Bir baytalnıhatrınaüçyüz batyal suv içer.) Bulan sevinir, kaybeden ağlar. (Tapkankuvanır; tas etgencılar.) Çok gürültü eden gök de, çok gülen kadın da aldatıcı olur. (Köptavuşetgen kök de; köpkülgen katın da aldatuvçubolur.) Deli arkadaştansa akıllı Rus iyidir. (Teli cöngerden ise akıllı Urusigidi.) Dil ödden acı, baldan tatlı, kamadan keskin olur. (Til öten acı, baldan tatlı, kamadan citibolur.) Geveze olan çok konuşur, uyuz olan çok kaşınır. (Geveze bolganköp söyleşir; uyuz bolganköpkiçinir.) Güçlü suyun hesabı güçlü olur. (Karuvsuvnu hesabı karuvlubolur.) Gün günü buldurur. (Künkünnü taptırır.) Harman zamanı çıkan da payını saklar. (Harman zamanı çıkganda ülüşünü asrar.) Her kalpak giyen yiğit olmaz. (Her kalpak kiygencigitbolmaz.) Kalp bakmasa göz görmez. (Cürek karamasa köz körmez.) Kedinin erkeği de sıçan kovar. (Kiştikni caşıda çıçkan kuvar.) Kel keçi boynuz aramaya çıkınca kalanından olur. (Kel eçgi mügüz izlerge çıkganlay kalganından bolur.) Kız kardeşi olmayanın arkasından ağlayanı da olmaz. (Egeçibolmagannı artından cılaganı da bolmaz.) Kirli kişi yüreği temiz olmayandır. (Kirli kişi cüregi temiz bolmagandı.) Koyuna kuyruğu yük olmaz. (Koygakuyrugucükbolmaz.) Kurbağa da yaşadığım suyum derin olsun der. (Maka da caşagansuvum terin bolsun der.) Kurt yediğini derisiyle öder. (Börüaşagannıterisibilatöler.) Ne yapacağını bilmeyen evini yıkar, yeniden yapar. (Ne eteriginibilmegenüvünücıgarcangıdan eter.) Rüyanda ne yesen de doymazsın. (Tüşünde ne aşasan da toymazsa.) Sağlam koyunu üç yüz kuzu emer. (Tınç koyunu üçyüz kozu emer.) Sen yorulsan atın soluklanır. (Sen arısanatıng solur.) Sıcak su da ateşi söndürür. (İssisuv da otnu söndürür.) Sokurgasorgandılar: Adam olan güzel demiş. (Sokurgasorgandıla adam bolganaruvdudegent.) Suyun getirdiğini rüzgâr götürür. (Suvnukeltirgeniniceleltir.) Tilkiden kaçanın önüne ayı çıkarmış. (Tilkiden kaçgannı allına ayuvçigarimiş.) Uyku, uykuyu getirir. (Cukucukunukeltirir.) Yel eksen boran biçersin. (Celekseng boran biçerse.) Yeni ay doğsa eski ay yıldız olur. (Cangı ay tuvsa eski ay cılduzbolur.) Yılan derisini değiştirse de dilini değiştirmez. (Cılanterisini değiştirse de tilini değiştirmez.)

Karaçay Türklerinin eski inançları

Derleyici: Şimdiki İslâm inancından önce neye inanırdınız?

Kaynak Kişi: Bizim atalarımız vaktiyle Kafkasya’da Teberdi diye bir köyde yaşarmışız. Orada da Teberdağ diye yüksekçe bir dağ vardır. O dağın kenarında büyük bir kayın ağacı varmış. O kadar büyük bir ağaçmış ki üç asırlık beş asırlık varmış. Biz Türkiye’ye gelmeden camiyi Kur’an’ı bilmezden evvel atalarımız işte bu kayın ağacına taparlarmış. Aileler iyi yemek yaptıkları zaman sofrayla tepsiyle o kayın ağacına da yemek götürürlermiş. Bu ağacın hakkı vardır, bu da bunu yesin diye götürürlermiş. Yaptıkları yemeklerden o kayın ağacının altına koyarlarmış.

Bir Karaçay efsanesi (adurhay adı hakkında)

Karaçaylılar Orta Asya’dan Kafkasya’ya geldikleri zaman orada KabatayÇerkesleri varmış. KabatayÇerkesleri, bu yeni gelen Karaçaylılar’dan yaylak vergisi olarak hane başına her sene üç yaşında bir tosun isterlermiş. Bu vergiler yıllar yılı devam etmiş. Altıncı sene Karaçaylılar kendi aralarında derler ki:

“Artık, bu vergileri vermeyelim, biz de buraya yerleştik!” derler. Bu şekilde anlaşırlar ve gelen Çerkesleri öldürmeye karar verirler. Her yıl gelen Çerkesler bir gün yatılı olarak kalırlar, ertesi sabah da önlerine kattıkları 40 tane üç yaşında tosunu alıp Kabartı Beyi’ne hediye olarak götürürlermiş. Artık çoğalan Kafkasyalı’lar bu duruma bir son vermek isterler ve bu kırk hane aralarında anlaşarak gelen vergicileri/Çerkesleri öldürmeye karar verirler. “Herkes evine gelen misafiri kesecek!” talimatı verilir. Çerkesler gelir, topluca yerler, içerler ve yatma vakti gelince de herkes bir Karaçaylı’nın evine misafir olurlar. Herkes o gece evine gelen Kabartaylılar’ı keser. Sadece Adurhay diye bilinen bir Karaçaylı korktuğu için misafirini kesemez. Sabah namazı vaktinde camide herkes sorar “Misafirini kestin mi, kestin mi?” diye. Herkes cevap verir, kestim, kestim diye. Adurhay cevap veremez, kesemedim der. Hemen cemaattan 3-5 kişi koşarlar, aman şunu kesin, şunun misafirini ortadan kaldırın diye bir telaş olur. Hemen eve varırlar ve son misafiri de Adurhay’ın evinde keserler. O evin sahibi Adurhay da hemen orada bayılır. Bayılınca da “Kan görünce bayılan adan” anlamında o kişiye Adurhay adını verirler.

Aziz AYVA