Geçmişten günümüze "Sarayönü"-76

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-76
SARAYÖNÜ GÖZLÜ DEVLET ÜRETME ÇİFTLİĞİGözlü ÇiftliğiSavaş yıllarında ihtiyaç duyulan hububat ürünlerinin üretilmesi içi Devlet tarafından ziraatın yapılacak olmasının askeri ve sosyal sebeplerin önemli olduğunu belirtmiştik....

SARAYÖNÜ GÖZLÜ DEVLET ÜRETME ÇİFTLİĞİ

Gözlü Çiftliği

Savaş yıllarında ihtiyaç duyulan hububat ürünlerinin üretilmesi içi Devlet tarafından ziraatın yapılacak olmasının askeri ve sosyal sebeplerin önemli olduğunu belirtmiştik. Çiftliğin kuruluşundaki önemli sebeplerden birisi de hiç şüphesiz iç piyasada zirai ürünlerin üretimini arttırarak zirai ürünlerin vatandaşa fahiş fiyata satılmasının önüne geçmekti. Temel ihtiyaç maddesi olarak görülen zirai ürünlerin üretilmesi için bu bölgenin seçilmesindeki nedenlerin başında ise burasının çok eski dönemlerden itibaren zirai ürünlerin yetiştirilmesi için uygun olduğunun bilinmesi geliyordu. Ayrıca bu çevrenin olası bir dış saldırıdan en az etkilenecek yerlerden olması ve İstanbul ve İzmir gibi iki büyük liman kentlerine demiryolu ile bağlantılı olması de tercih sebepleri arasında yer alıyordu.

Konya ili Sarayönü İlçe sınırları içerisinde faaliyet gösteren Gözlü Ziraat Kombinası, Konya'ya 78, Sarayönü'ne 28 km uzaklıkta ve 1020 rakımda bulunmaktadır. Bu rakım orta Anadolu'nun bu bölgedeki ortalama yükseltisidir. Yalnız doğuda bulunan Kırkarsın tepe ( 1308 m. ) ve Dikmen tepe (1159 m.) yükselerek bu monoton manzarayı bozmaktadır. En alçak nokta 980 metre yükseltide olup batıda Karasu vadisinde yer almaktadır. Karasu çayı güneyden kuzeye akar ve her mevsimde bir kaç yüz litre debisi vardır. Diğer rakımı düşük olan bölge Gözlü Çiftliğinin güneyinde bulunmaktadır. Bu bölge kuzey doğudan güney batıya ve Gözlü köyü ile Zengân köyü arasında uzanan kapalı bir havzadır. Bu havzanın dibinin rakımı 980 ile 990 metre arasında değişmektedir.

1951 senesinde Hükümetin emri ile bu mıntıkaların iskânı için hidrojeolojik etütlere başlanmış ve bu etütler esnasında Gözlü Çiftliğinin su bakımından sıkıntı içerisinde olduğu öğrenilmişti. 1946 yılında çiftliği ziyaret eden Ahmet Hamdı Başar bu çevrede yapılan ziraat için fazla suya ihtiyaç duyulmadığını ancak orada çalışan insanlar, hayvanlar ve ağaçlar için suya ihtiyaç olduğunu belirtir. O dönem için suyun uzak sayılabilecek bir pınardan variller ve tankerlerle getirildiğini ancak boruların döşenmeye başlanmış olduğunu ve yakın bir zamanda suyun çiftliğe getirileceğini yazar.

Çiftlik kuruş sürecini kısa zamanda tamamlayarak üretime geçirildi. Çiftlikte ilk yıllarda Amerikan menşeli 50'nın üzerinde traktör bulunmaktaydı. Bunların her türlü bakım ve onarımı için bir makine atölyesi de kurulmuştu. Atölyede her türlü tamiratın yanı sıra ziraatta kullanılan küçük çaplı aletlerde üretilebiliyordu.

Çiftlik idaresi tarafından işletilmekte olan arazı oldukça büyüktü. Yüzölçümü 290 dekarı bulmaktaydı. Bunun 275, 531 dekarı kültür arazisiydi. Arazinin büyük bir kısmı taşlık olmasına karşılık umumiyetle ve kâfi derecede verimlidir. Senelik ekilen kısım 100 km, kareyi (100 bin dekar – dönümü) geçmektedir. Bir traktörün günlük ekebildiği alan ise 75 dekardır. Senelik hububat istihsali havaların iyi gittiği dönemlerde dekar başına 180 kilo, havaların kurak olduğu dönemlerde ise 90 kilodur. Çiftlik iki yıl gibi kısa bir surede kuruluş maliyetini karşıladıktan sonra yıllık ortalama beş milyon lira civarında kar elde etmeye başlamıştı. Ahmet Hamdi Başar, Gözlü seyahati sırasında görevli memurdan çiftliğin üretimi ve elde ettiği gelirlerle ilgili bilgiyi şöyle aktarmaktadır.

''Görevli memur durmadan bize çiftlikle ilgili izahat veriyordu. Bir ara 'bu seneki karımız beş milyonu geçecektir' dedi. Hayretle haykırdım! Ne! beş milyon kar mı? Bu çölde, bu çorak yerden? İzahat veren memur devam etti. Evet, beş milyon. Zaten bütün kombinalar iki senede masraflarını çıkarırlar''. Başar bu cevabın ardında memura aldığı maaşı sorar. Memur, kendisinin aylık 25 lira, müdürünün da 35 liralık aslı maaşının olduğunu ikramiyelerle birlikte kendisinin 120, müdürünün de 240 lira civarında bir paranın ellerine geçtiğini söyler. Çiftlikte 1947'den itibaren tarıma ilave olarak hayvancılık da yapılmaya başlandı. Kısa süre içinde sığır sayısı 82'ye, koyun sayısı da 2960'a ulaştı.

 

Sonuç

İkinci Dünya Savaşı yıllarında kurulan Gözlü ve diğer çiftlikler yaptıkları üretimle ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunmuş, buğday ve arpa sıkıntısının yaşanmaması ve fiyatların aşırı derecede yükselmemesinde önemli bir görevi üstlenmişlerdi. Savaşın bitmesi ve liberalleşme politikasının ön plana çıktığı İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ise çitlikler yeni bir düzene kavuşturulmak istendi. Bu doğrultuda Gözlü Çiftliği de diğer çiftliklerle birlikte 1Mart 1950 yılında yürürlüğe giren 5433 Sayılı Kanunla kurulan Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğüne bağlanarak 'Gözlü Devlet Üretme Çiftliği' adını aldı. Bu dönemde arazisinin önemli sayılabilecek bir kismi Konya Valiliğinin 24 Haziran 1953 tarihli yazılı talebi doğrultusunda Başbakanlık Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü tarafından Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın onayı ile çevresindeki köylerde yaşayan topraksız köylülere dağıtılmak üzere tahsis edildi. Cezaevi yapılması için yapılan arazi talebi ise uygun bulunmadı. Arazisinin önemli bir kısmı ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasına rağmen kendisine benzer çiftliklerin çoğu zarar ederken Gözlü çiftliği 1965 yılına kadar hiç zarar etmedi. Türkiye'de darbe sonrası dönemde ekonominin kötü gittiği dönemde bile 1963 yılında 3 milyon liranın üzerinde kar etti. Gözlü Tarım İşletmesi, 1984 yılında Haralar ve İnekhanelerin Devlet Üretme Çiftlikleriyle birleştirilmesi ile birlikte Kamu İktisadi Teşebbüsü olarak kurulan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Müdürlüğe dönüştürüldü.

Araştırma: Yaşar Semiz

Kaynak: Sarayönü Sempozyumu Kitabı