Geçmişten günümüze "Sarayönü"-77

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-77
SARAYÖNÜ’NDE ÇAYIR MERA VE YEM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN DURUMU PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ1940 yılında belediye ve 1959 yılında ilçe olan Sarayönü ilçesi; il merkezinin 48 km kuzey batısında, ilçe merkezi...

SARAYÖNÜ’NDE ÇAYIR MERA VE YEM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN DURUMU PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1940 yılında belediye ve 1959 yılında ilçe olan Sarayönü ilçesi; il merkezinin 48 km kuzey batısında, ilçe merkezi Konya-Afyon devlet kara yolunun kuzeyinde 7 km içerdedir.

Belediye olduktan 19 yıl sonra (1 Nisan 1959) Kadınhanı ilçesinden ayrılarak Sarayönü ilçe olmuştur. İlçe oluşu şenlik havası ile kutlanmış ve bu kutlamalara zamanın Tarım Bakanı Sayın Nedim Ökmen’de katılmıştır. Nedim Ökmen 1954 yılı Tarım Bakanlığı bütçesi TBMM’de görüşmelerinde‚ Türkiye’nin et meselesi ot meselesidir‛ diyen bakandır. Sayın Nedim Ökmen’in 1954 yılında söylemiş olduğu bu gerçek üzülerek belirtmeliyiz ki ülkemiz için problem olmaya devam etmekte ve önemini korumaktadır.

Sarayönü İç Anadolu bölgesinde olması nedeniyle karasal iklim kuşağı içindedir. Ancak, Sarayönü’ndeki karasal iklimin özellikleri İç Anadolu’nun karasal iklim tipinden çok, Doğu Anadolu’nun karasal iklim tipi ile benzerlik göstermektedir. Sarayönü ile Konya arasında iklim farklılıkları vardır. Yaz ayları çok sıcak, kış ayları ise sert ve soğuk geçmektedir. Ortalama yıllık sıcaklık 10.9 oC’dir. Kış aylarının büyük bir kısmında don olayı görülür. İlçede yıllık değerlere göre yağış miktarı ise 373,5 mm olup Konya il ortalamasından yüksektir. İlçe, doğal bitki örtüsü bakımından çok fakirdir. İklim koşullarına göre düzlüklerde bozkırlar büyük yer kaplar. Ladik dağları, göl ve akarsuların bulunduğu yerler dışında kalan düzlükler tamamen bozkırlarla kaplıdır. Dere ve göl kıyılarında söğüt, kavak cinsinden ağaçlarla meyve ağaçlarına rastlanır. Ladik dağları bölgesinde şistli yapıya sahip olarak üzerinde çalılıklar görülür. Kalkerli araziler üzerinde bitki örtüsü hiç bulunmamaktadır.

Büyük bölümü Cihanbeyli Platosunda yer alan ilçe topraklarının güney kesimini Bozdağ’ın kuzey uzantıları üzerindedir. Sarayönü; güneyden Batı Torosların bir kolu olan Sultandağı’na bağlı Ladik (Halıcı) dağları ile çevrilmiştir. Batı-doğu doğrultusunda uzanan bu dağlar 1.800-1.900 m yüksekliğe ulaşmakta olup deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 750-850 m arasında değişmektedir. Sarayönü’nde dokumacılık ilçenin geleneksel el sanatlarından olup Ladik halısı meşhurdur. Ancak ünlü olan Ladik halı dokumacılığına ilgi giderek azalmaktadır. İlçenin ekonomisi tarıma dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, şeker pancarı, yulaf, soğan, patates, baklagiller ve bazı meyve (elma, armut ve üzüm gibi) çeşitleridir. Hayvancılık önemli bir gelir kaynağı olup, sığır, koyun ve tavuk yetiştirilmekte, bu veriler aşağılarda geniş şekilde verilmeye çalışılmıştır.

İlçede sulanan arazi miktarı oldukça azdır. Su ihtiyacı ilçenin güneyindeki Beşgöz kaynaklarından sağlayan Konuklar Tarım İşletmesi ve Gözlü Tarım işletmeleri vardır. Bu işletmeler tarla tarımı, hayvancılık ve su ürünleri yetiştiriciliği yapmakta ve yöreye örnek olmaktadırlar. İlçe topraklarında linyit ve cıva içeren maden yatakları vardır. Ladik yakınlarında Kurşunlu’da ki cıva işletme tesisleri kurulmuş, işletilmiş, ancak son yıllarda işletilmemektedir.

Hayvancılık için önemli olan yem ve yem kaynakları hakkında bilgi verelim. Yem Nedir? Çeşitli şekillerde tarif edilebilir. Yem kanununa göre ‚Yem= Hayvanın yaşama ve verim ihtiyacını madde ve enerji bakımından karşılamak amacıyla belli sınır ve şartlarda yedirildiği zaman hayvan sağlığına zararlı olmayan, hayvanlar tarafından faydalanılabilecek durumdaki organik ve inorganik maddeler veya bunların karışımlarıdır. Diğer bir tarif; Pratikteki deneyimlerin gösterdiği sınırlar içinde kalan miktarlarda ve koşullarda hayvanlara yedirildiğinde, hayvanın sağlığına zararlı etkisi olmayan, hayvanların yaşamlarını sürdürmelerini ve verim vermelerini sağlayan, hayvanların yararlanabileceği formlarda organik ve inorganik besin maddeleri içeren ve ağız yoluyla alınan tüm maddelere YEM denir. Yem, hayvan yetiştiriciliğinde önemli bir yer, masraflar içinde de önemli bir pay (%70-75) alır. Hayvanlar diğer canlılar gibi ihtiyaç duydukları besin maddelerini yedikleri yem ve içtikleri sudan karşılarlar. Bazı yemler hayvanların ihtiyaç duydukları besin maddelerinin tamamına yakınını, bazı yemler ise daha az bir kısmını karşılarlar. Yemler içeriklerinde bulundurdukları besin maddelerinin konsantrasyonu derecesinde değer kazanırlar. Birim ağırlıkta yüksek oranda sindirilebilir besin maddesi içeren yemlere “yoğun (kesif) yemler” adı verilir. Birim ağırlıkta düşük oranda sindirilebilir besin maddeleri içeren yemlere ise ‚kaba yemler” adı verilir.

Besin maddesi açısından zengin olan yemler kuru madde içeriği bakımından da zengindir. Ancak kuru madde içeriğinin zengin olması o yemin yoğun yem olduğunu göstermez. Örneğin samanlar kuru maddece zengindirler; ancak sindirilebilirlikleri düşük olduğu için kaba yem olarak değerlendirilirler. Kuru madde içeriğince zengin kaba yemlere ‚kuru kaba yemler” denir. Hayvanların besin maddesi ihtiyaçlarını karşılamak üzere; yaş, kuru, tane veya silaj olarak yedirilen; çayır mera alanlarında kendiliğinden yetişen veya tarım alanlarında özel olarak yetiştirilen bitkilere yem bitkisi adı verilir.

Kaba yem, kesif yem?

  1. Ham selüloz oranları yüksektir (%18 veya daha fazla)
  2. Toplam sindirilebilir besin maddesi oranları tane ve enerji yemlerine göre düşüktür.
  3. Birim ağırlığa düşen net enerji değerleri düşüktür.

- Yoğunlukları düşüktür

- Sindirilmeleri zordur

- Bazı kaba yemler (yaş ot ve silaj gibi) fazla oranda su içerir.

Kaba yemler, taze, kurutulmuş veya silaj formunda hayvan yemi olarak kullanılan büyük çoğunluğu bitkisel kökenli olan, herbivor hayvanların rasyonlarının ana kısmını oluşturan, doğal koşullar altında yetişen, doğal nitelikli ve düşük enerjili yemlerdir.

Kaba yemlerin hayvan besleme açısından önemi;

  1. Kaba yemlerin birim hacimdeki ağırlıkları yani yoğunlukları düşüktür. Bir yemin kaba yem olarak kabul edilmesinde göz önüne alınan en önemli unsurlardan biri budur.
  2. Kaba yemlerin büyük çoğunluğunun ham selüloz içeriği yüksektir. Birçok araştırıcı ve kuruluş kaba yemleri ‘‘%18-20’den fazla ham selüloz içeren yemler’’ olarak tanımlamaktadırlar.
  3. Kaba yemlerin çoğu lignin, selüloz, hemiselüloz, pektin, silis vb. maddeler içeren hücre duvarı içeriği bakımından zengindir. Bu yemlerin özellikle lignin içeriklerinin yüksek olması, sindirilme derecelerini düşürmektedir. Kaba yemler, kolay sindirilebilir karbonhidrat içeriği bakımından fakirdir.
  4. Bir kısım kaba yemlerin kuru madde içeriği çok yüksek olduğu (sap, saman) halde bir kısmının da (yeşil otlar) kaynağına bağlı olarak su içeriği oldukça yüksektir.
  5. Mısır silajı ya da çok taze ve körpe otlar gibi kaba yemlerin sindirilme derecesi yüksek, ham selüloz içerikleri düşüktür. Ancak çok fazla su içermeleri nedeniyle birim ağırlığa düşen enerji değerleri düşük olduğundan kaba yemler grubuna girerler.
  6. Kaba yemlerin protein, mineral maddeler ve vitamin içerikleri kaynağına bağlı olarak oldukça büyük farklılıklar gösterir. Baklagil kaba yemleri %20 düzeyine kadar ham protein içerebildiği halde bu oran samanlarda %3-4 ‘e kadar inmektedir.
  7. Kaba yemler baklagiller başta olmak üzere yoğun yemlerden daha fazla Ca,K ve iz mineralleri içerirler. Buna karşı P orta ve düşük düzeyde bulunur. Ayrıca iz mineral içerikleri bitki türü, toprak özellikleri ve gübrelemeye bağlı olarak farklılıklar gösterir. Kaba yemler baklagiller başta olmak üzere yoğun yemlerden daha fazla Ca,K ve iz mineralleri içerirler. Buna karşı P orta ve düşük düzeyde bulunur. Ayrıca iz mineral içerikleri bitki türü, toprak özellikleri ve gübrelemeye bağlı olarak farklılıklar gösterir.

Yemler esas itibariyle dört ana kaynaktan sağlanır:

1- Bitkisel yemler (Yonca, korunga, ayrık gibi tarla kültürü içerisinde yetiştirilen ve çayır -mera alanlarında tabii olarak yetişen bitkiler)

2- Hayvansal yemler (Orijini hayvan olan yemler: Kemik unu, balık unu...vs.)

3- Sanayi İşletmesi artıkları ve yan ürünler (Kırık buğday, kepek, pancar posası ...vs).

4- Sentetik olarak üretilen yemler (Vitaminler, üre, amonyak tuzları...vs.)