Geçmişten günümüze "Sarayönü"-87

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-87
TANZİMAT'TAN CUMHURİYET'E SARAYÖNÜ HAVALİSİNDE NÜFUS HAREKETLERİ -3Nüfus Hareketleri1584 yılında var olan 20 kadar köyden sadece ikisinin XIX. yüzyıla ulaştığı düşünülürse, XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Sarayönü...

TANZİMAT'TAN CUMHURİYET'E SARAYÖNÜ HAVALİSİNDE NÜFUS HAREKETLERİ -3

Nüfus Hareketleri

1584 yılında var olan 20 kadar köyden sadece ikisinin XIX. yüzyıla ulaştığı düşünülürse, XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Sarayönü havalisi sürekli olarak dışarıya göç vermiştir. Yine Konya havalisine ait nüfus defterlerinde çok rastlanılan Adanalı, Erzurumlu, Boşnak, Rişvan veya Tekelioğlu gibi lakap veya kayıtların olmamasından anlaşıldığına göre, bu göç hareketi yüzyıllarca tek taraflı olarak seyretmiştir. Gidenlerin yerine, dışarıdan pek fazla gelen olmamıştır.

1820'lerden itibaren Esbkeşan havalisinin tekrar şenlendirilebilmesi için, Rişvan aşiretine bağlı cemaatler bugünkü Cihanbeyli Platosu'nda yerleştirilmeye başlanmıştır45. Keza aynı yıllarda Bozulus Türkmenleri Atlantı ve Turgut civarında iskan edilirken46, öteden beri yaz aylarında bölgeye gelmeyi alışkanlık haline getirmiş olan bazı Yörük cemaatleri de Konya Ovası'nda yerleştirilmişlerdir. Bu aşiretler tarafından âdeta etrafı kuşatılan Sarayönü havalisi, XIX. yüzyıl sonlarına doğru boş arazileri ile dikkat çekmeye başlamıştır. Bu nedenle, 1890'lardan sonra Konya eyaletine sevk edilen muhacirlerden bazıları Sarayönü havalisine gönderilmişlerdir.

Kafkas Muhacirlerinin İskanı

XIX. yüzyılda Batılılar tarafından açık hava diller müzesi olarak tarif edilen Kuzey Kafkasya'da, birçok Müslüman kavim yaşamaktaydı. Bölge çok dağlık olduğundan, zamanla her vadide bir kavim teşekkül etmişti. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile Kuban nehrine kadar inmeyi başaran Ruslar, 1829 Edirne Anlaşması'ndan sonra bu nehrin güneyindeki Çerkes ve Karaçayların yaşadıkları toprakları alarak, Kuzey Kafkasya'nın tamamına sahip olmuşlardı49. 1860 yılında Kuzey Kafkasya'nın doğusunu Terek, batısını da Kuban olmak üzere iki ayrı oblastta ayırmışlardı.

Özellikle Kuban Oblastı'nda yaşayan Çerkesler ve Karaçaylar, XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı topraklarına göç etmeye başlamışlar ve bunlardan bazıları Sarayönü havalisinde iskan olunmuşlardır.

Kuban Çerkeslerinin İskanı

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Rusya'nın Don Kazaklarını yerleştirmek amacıyla, Kuban Oblastı'nda bazı Müslüman topraklarına el koymaya hazırlanması, özellikle Yekaterinodar, Maykop ve Labinsky uyezdlerinde yaşayan Çerkesleri rahatsız etmişti. Bu sırada bölgede bulunan 24 bin Çerkes ailesinden, 9 bin kadarı Osmanlı topraklarına göç etmeye karar vermişti.

22 Ekim 1890 tarihinden itibaren 4 vapurla ve birer hafta ara ile Novorosissky limanından yola çıkan Kuban Çerkeslerinin54 Adana ve Konya vilayetlerinde yerleştirilmeleri uygun görülmüştür. Muhacir taşıyan dört vapurdan üçü, Konya vilayetinde iskan olunmak üzere Antalya iskelesine çıkarılmıştır. Antalya'ya gelen Çerkeslerden her birinin, 20 ila 150 hane arasında bir kabile reisinin idaresinde oldukları görülmüştür57. Muhacirin Komisyonu tarafından sahil boylarında bazı yerler gösterilmişse de, bunlardan çoğu 'biz yüksek yerlere alışık olduğumuzdan, öyle sahil ve sıcak yerlerde yaşayamayız' diyerek kendilerine önerilen yerleri reddetmişlerdir. Muhacirlerin itirazları üzerine, yapılan görüşmelerde varılan sözlü mutabakata göre, içlerinden 520 hanesinin Konya sancağına gönderilmesine karar verilmiştir. Akşehir, Ilgın, Saidili ve Karaman civarından tekrar yer gösterilen Çerkes muhacirleri, daha Antalya'dan yola çıkmadan önce, kendilerine teklif edilen yerlerde kurulacak olan köylerde iskan olunmayı kabul etmişlerdir. Ancak bunlardan nüfusları 50 hanenin altında olan Kanbulat Bey Cemaati için yeni bir köy kurulmayacak ve bu cemaat halkı Ladik köyünde yerli halkın arasında yerleştirilecektir.

Isparta üzerinden daimi iskan bölgelerine ulaşan Çerkes muhacirleri, önce geçici iskana tabi tutulmuşlardır. Daha sonra barış dönemlerinde gelen, Rumeli muhacirleri gibi, kendilerine sadece inşaat malzemeleri verilerek evlerini inşa etmeleri istenmiştir. Ancak bu teklife şiddetle karşı çıkan Çerkesler, bu yolda hiçbir gayret sarf etmemişlerdir61. Muhacirlerin kendi evlerini yapmaya yanaşmamaları üzerine, bunlar için inşa edilecek olan 520 hanenin, çaresiz devlet bütçesinden ihale usulüyle yaptırılması kararlaştırılmıştır.

Çerkes muhacirlerinin bu kadar fazla sorun çıkarmalarının asıl nedeni, daha memleketlerinden yola çıkmadan önce, beklentilerinin çok yüksek olmasıydı. Zira annesi ve eşlerinden bazıları Çerkes olduğu için bir nevi akraba gibi gördükleri II. Abdülhamid'in, hiç bir şekilde kendilerini mağdur etmeyeceğini düşünmekteydiler. Osmanlı topraklarında istedikleri yerlerde iskan olunacaklarına ve Devlet tarafından kendilerine her türlü yardımın yapılacağına inanıyorlardı. Ayrıca işlerini takip etmek üzere bir Rus generalinin İstanbul'a kadar gelmesi nedeniyle, arkalarında Rusya'nın olduğu hissine kapılmışlardı. Bu nedenle Rusların, gerektiğinde hem Osmanlı'ya karşı baskı yapabileceklerine ve hem de istedikleri zaman Kafkasya'ya geri dönmelerine izin vereceklerine inanıyorlardı Konya sancağına gönderilen Kafkas muhacirleri içinde iskanları en zor olanı, Ladik'te yerli ahali arasında yerleştirilmesi kararlaştırılan Kanbulat Bey cemaati olmuştur. Çünkü Ladik'e geldikleri zaman fikir değiştiren bu cemaat, özetle 'biz yerli ahali arasında değil, Kurşunlu köyü sınırları içinde, eğer bu mümkün olmazsa istediğimiz başka bir yerde ve ancak bizim için müstakilen kurulacak olan bir köyde iskan olunmayı kabul edebiliriz' demeye başlamışlardır. Bu itiraz üzerine kendilerine, Sarayini köyünde Selimiye (İnli) mevkiinde bir mahalle kurmaları teklif edilmiştir. Fakat burasını da beğenmemişler ve ısrarla istedikleri bir yerde iskan olunmazlarsa memleketlerine geri döneceklerini söylemeye başlamışlardır. Nihayet meselenin daha fazla sürüncemede kalmasını istemeyen Muhacirin Komisyonu, çaresiz Çerkez muhacirlerinin isteklerine boyun eğmiş ve bunların Kurşunlu köyü hudutları dâhilinde “Çürüksu” mevkiinde iskanlarına karar vermiştir. İhaleyi alan müteahhit tarafından 1892 Kasımı’na doğru inşaatların tamamlanması ile burada 39 hanede 154 nüfusun iskanları tamamlanmıştır. Kuban Çerkeslerinden Canbulat Bey cemaati için kurulan bu köye, vilayet encümenince önce “Sultaniye” adının verilmesi teklif edilmiştir66. Fakat bu isim Şurâ-yı Devlet tarafından da kabul edilmesine rağmen, Saray tarafından reddedilerek, Ertuğrul Gazi’nin adına nisbetle 'Ertuğrul' isminin verilmesi daha uygun görülmüştür Karaçay Muhacirlerinin İskanı Eski Hazarların bakiyelerinden olan Karaçaylar, yüzyıllar önce Kafkasya'ya gelerek yüksek vadilere yerleşen Kıpçak Türklerindendir. Önce Elburuz zirvesinin (5642 m) kuzeyinde Kuban ırmağı vadisinde Hurzuk, Uçkulan ve Kartcurt köylerini kurmuşlar ve zamanla nüfusları artınca Teberdi, Zelencük, Mara ve Cögetey gibi yeni yerleşim yerlerini oluşturmuşlardır. Daha önceleri Osmanlı egemenliğinde bulunan Karaçaylar, 1812 yılında Rus hakimiyetine girmişlerdir. 1845 yılında Ruslara karşı başkaldırarak, Şeyh Şâmil'in Müridizm hareketine katılmışlarsa da, 1859 sonlarına kadar devam eden bu bağımsızlık savaşında çok fazla nüfus kaybetmişlerdir.

1860 yılında Kuban oblastının kurulmasından sonra Battalpaşa uyezdine bağlanan Karaçaylar, Ruslardan gördükleri baskılar üzerine, Osmanlı topraklarına hicret etmeye karar vermişlerdir. Bütün mal ve mülklerini satarak, 1885 yılında yola çıkan ilk Karaçay kafilesi, yaklaşık 500 kilometrelik zahmetli bir kara yolculuğundan sonra Novorosissky iskelesine gelmiştir. Göç için gerekli izin belgelerini göstererek, bu iskele üzerinden bindirildikleri gemiler ile oldukça tehlikeli ve zahmetli bir deniz yolcuğu yaptıktan sonra Osmanlı topraklarına ulaşabilmişlerdir.

Bu ilk göç hareketini takiben Rusların şiddete dayalı baskı politikaları sona ermekle birlikte, bu sefer de asimilasyon politikaları başlamıştır. Özellikle Karaçaylı çocuklar yeni açılan Rus okullarına gitmeye ve Rusça öğrenmeye zorlanmışlardır. Bu durum karşısında bazı Karaçaylı gençler, çareyi İstanbul'daki okullara gitmekte bulmuşlardır. 1903 yılından itibaren Kırım'dan başlayan göç hareketi, Rusya Türkleri arasında yeni bir dalgalanmaya yol açarken, Karaçaylar da bu dalgalanmanın etkisinde kalmışlardır. 1905 sonbaharında meydana gelen ikinci göç dalgası sırasında gelenler, daha çok yeni kurulan Ogarı Teberdi, Töben Teberdi, Taşköpür ve Mara civarından göç etmişlerdir.

1885 göçlerinin aksine, 1905 muhacereti sırasında Konya'ya bir hayli Karaçaylı muhacir gelmiş ve bunların tamamı Sarayönü havalisine yönlendirilmiştir. Başhüyük eşrafından Rifat Mirza’dan dinlediğimiz şu rivayet, bu göç hareketine açıklık getirmektedir.

Araştırma: Mehmet Yılmaz

Kaynak: Sarayönü Sempozyumu Kitabı