GELDİĞİMİZ NOKTA

Elektrik dağıtım şirketleri acilen kontrol altına alınmalı.

Çünkü iki ay içerisinde konut ve iş yerlerine gelen tüketim faturaları herkesi isyan ettirdi.

Böylece hem ekonominin, hem de siyasetin gündemini Marketler ve elektrik faturaları işgal etmeye başladı.

Rakamsal olarak baktığımızda Türkiye'de toplam 45.968.466 adet elektrik abonesi var. Elektrik abonesi sıralamasında konutlar ilk sırada, ticarethaneler 2. sırada ve tarımsal sulama 3. sırada yer alıyor.

Üretimi ise daha çok barajlardaki su, doğalgaz ve kömürlü çevrim santrallerinden sağlanıyor.

Rüzgar ve güneş enerjisinden üretim de var.

Barajlar dahil birçok üretim tesisi özel sektörde.

Dağıtım hatları da özel sektörde.

Toplam üretimde kamunun payı ancak yüzde 6 kadar.

Elektrik enerjisinde geldiğimiz nokta konusunda Konya da uzun yıllar Elektrik Mühendisleri Odası Başkanlığı yapan Ali Kemal Başaran ile görüştük.

Elektrik dağıtım şirketlerinin enerjiye katkısını sordum.

Önce şöyle bir hikaye anlattı.

Bağırsaklarından rahatsız olan ve çare bulamayan bir köylüye dostları; "İstanbul'a git” tavsiyesinde bulunur; “Varsa çaresi orada vardır" derler.

Köylü amca satmış savmış, parayı toplayıp yola düşmüş.

İstanbul'da büyük bir hastaneye gelmiş.

Doktorunu bulmuş muayenesini olmuş.

Doktor" Amca sana kolonoskopi yapacağım" demiş.

Amca ne bilsin kolonoskopiyi. "Doktor Beğ, nedir ki o dediğin " demiş.

Doktor da " Elektrikli bir alet amca. Vücuda girip içeriye bakacağız "demiş.

Amca uzanmış muayene masasına. Doktor elinde alet, ucunda pırıl pırıl lâmbasıyla gelmiş.

Aletle vücudun içini taramaya başlamış.

Amcada bir kahkaha, bir kahkaha. Doktor şaşırmış.

Canı yanacağına gülen amcaya sormuş. "Amca neden gülüyorsun?"

Amca kahkahadan gözünden yaş gelirken cevap vermiş.

"Oğul, yaş 70. 70 yıldır bizim köye girmeyen elektrik, benim vücuduma girdi.”

Yani kardeşim, elektrik olmazsa olmazımız.

İnsan hayatının vazgeçilmez bir parçası.

Ama elektrik üretim ve dağıtım şirketleri neden özelleştirildi diye sorunuza şöyle cevap vereyim.

Türkiye’nin elektrik ihtiyaçlarını karşılamak için mevcut elektrik santrallerinin yenilenmesi, yeni elektrik santrallerinin kurulması, elektrik iletim ve dağıtım hatlarının yenilenmesi, yeni hatların yapılması için devlet bütçesinden her yıl yaklaşık 4-5 milyar dolar yatırım yapılması ihtiyaç olduğu düşüncesiyle karar verilmişti.

Devletin enerji üretim ve dağıtım hizmetlerinden çekilmesi düşüncesiyle de bu yatırımları tek başına yapmasının mümkün olmayacağı düşünülmüş.

Özel sektör sermayesini devreye sokmak için elektrik enerjisi üretim ve dağıtım şirketlerinin süratle özelleştirilmesine kararı vermişti.

Ancak 10 yıl sonra gelinen noktaya bakalım.

1- Varlıkların verimli işletilmesi, maliyetlerin düşürülmesi,

2- Elektrik enerjisi arz güvenliğinin sağlanması ve arz kalitesinin artırılması,

3- Kayıp/kaçak oranında azaltma sağlanması, bölgesel elektrik tarifesine geçilmesi,

4-Yenileme ve genişleme yatırımlarının özel sektör tarafından yapılması,

5-Rekabet sonucu sağlanan faydaların tüketicilere yansıtılması.

Bugüne bakıldığında sonuç hiçte iç açıcı değil.

Maliyet sebepleri de vardır. Ancak görünen o ki;  dağıtım tesisi yatırımlarının teknik, ekonomik ve fiziki yeterlilikleri denetimden yoksun bırakılmış gibi. Çünkü Isparta’da yaşanan sorun ülkemize gelecek yıllar için ciddi bir tehdit yaratmaktadır.

Periyodik bakım onarım çalışmalarına yeteri kadar önem verilmediği eleştirileri yapılıyor.

Konuyla ilgili dağıtım şirket temsilcilerinden yapılacak açıklamaya da köşemiz açıktır.

Kimseyi suçlama, ya da kamuoyu önünde hedef gösterme anlayışımız yok. Millete hizmet yolunda bilgi paylaşımı yapıyoruz.

Bizim itirazımız “Gölün taşı ile gölün ördeği vurulmasın”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi