GÜVERCİN SEVDASININ DOSTLUĞU

Bizde güvercin sevdası var.

Yemlenmesi ve uçurup izlenmesi öyle rahatlatırken sizi, zamanın nasıl akıp gittiğini anlamazsınız.

Her gün kuşların yanında olmak, her zaman onlarla ilgilenmek istersiniz.

Size kanatlarda huzuru yaşatır.

Hani derler ya; anlatılmaz yaşanır diye.

İşte aynen öyle.

Sanki bir tutku gibi.

Tiryakisi olursunuz.

Hatta bağımlısınızdır.

Kendiliğinden arkadaşlarınız oluşur.

Sadece köyünüzden, ilçenizden, ilinizden değil. Başka, başka illerden ve başka, başka ülkelerden kuş sevenlerle arkadaş olursunuz.

Ortak noktanız kuş sevgisi olduğu için, yeni tanışmış olsanız da sanki yıllardır tanışıyormuş gibi doyumsuz bir muhabbettesinizdir.

Bu kuşlarda Konya, Mardin, Urfa, Sivas ve Ankara yetiştiricilikte marka gibidir.

Kuşlar iklime göre de sınıflandırılır.

Şebap, Musullu, Arap bunlardan sadece üçü.

Size ait olmayan bir kuşu tuttuğunuzda çok sevinir, kaybettiğinizde de o kadar çok üzülürszünüz.

Sevincin ve üzüntünün ölçüsü yoktur. İki duygu da çok uçtadır.

Hele kaybettiğiniz kuşu bulduğunuz da yaşadığınız mutluluğun tarifi yoktur.

Bu kuş muhabbeti de nerden çıktı diye merak etmişsinizdir.

Sosyal medyadan paylaşımlarla tanıştığımız Mardinli kardeşim Muhammed ziyaretimize geldi. Gelirken kendisinin arkadaşı olan Malatyalı Kadiri de yanında getirmiş.

Kadir’in abisi 1998 yılında terör operasyonlarında şehit olmuş.

Bizi Kadirle Mardinli Muhammed tanıştırdı.

Konya-Mardin- Malatya bir anda buluştu.

Havadan sudan başlayan muhabbet, ortak noktamız kuşlara geldi.

Özelliklerini paylaştık.

Uçuşlarını, kaçışlarını askerlik anısı gibi ballandıra, ballandıra anlattık.

Seferli, yüksek ve orta menzil oyunla hepsini yadettik.

Selçuklu’nun mirası Konya Enseli kuşlarından bahsettik.

Çok merak ettiler.

Benim kümeste enselilerle tanıştırdık.

Şehidimize Hz. Mevlana’nın türbesinden Fatiha gönderdik. Gazilerimize şifa duası yaptık.

Konya tandır kebabı ve etli ekmek ikramıyla yemeklerimizi de tatmış olduk. Mevlana Şekeri ile birer çift yavru hediyesi ile kardeşlerimizi uğurladık.

Bir hafta sonu muhabbetimizi paylaştım.

Şehitlerimizle ilgili Prof.Dr. Mehmet Okka hocamın alıntı olarak belirttiği bin anıyı da paylaşayım.

Okuyunca çok duygulandım.

SOĞANLA GÖNDERİLEN İNCE MESAJ..

Seksenli yıllarda, sanırım 1985 yılıydı. Operasyonda birliğimizden bir yiğidimiz şehit düşmüştü.

Şehit cenazemizi Antalya Manavgat ilçesine bağlı TOROSLARDA bir köye defnedilmek üzere getirdik.

Geri dönmek için vedalaşırken şehidimizin babası bize oğlunun birlik komutanına teslim edilmek üzere bir çuval soğan teslim etti.

Biz soğan üretimi olmayan bu insanların bunu göndermesine bir anlam veremedik. Kısaca 1200 km. uzaklığa ve koskoca birliğe neden bir çuval soğan gönderilir anlamadık.

Velhasıl, bir çuval soğanı aldık ve Bayburt'a geri döndük.

Memlekete ulaşınca bu emaneti o tarihteki garnizon komutanımıza teslim etmek üzere makama çıktık.

Komutanımızla yolculukla ilgili kısa bir sohbetten sonra bir çuval soğanı komutanımıza teslim ettik.

İşte o anda komutanımızın yemekhane komutanını çağırıp verdiği talimattan anladık tüm bunları.

Komutanımız yemekhane subayına "Şehidimizin babası bize acısını göndermiş, götürün ve bu öğlen yemeğinde doğrayıp masalara koyun ve tüm birlik bu acıyı paylaşsın" diye talimatı verdi. Ve bize dönerek teşekkür etti ve acıyı tüm silah arkadaşları olarak paylaşıyoruz dedi. Ardından oradan ayrıldık.

Bu mesaj ne ince bir mesajdı. Gönderen babanın inceliği ve bilgeliği, teslim alan komutanın da bu ince mesajı anlamadaki akıl ve bilge kişiliği bizi kendilerine hayran bırakmıştı.

Orada bir daha anladım bu milletin asil kişiliğini ve de inanılmaz medeniyetini.

Bu vesileyle şehidimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum ve de bu koca yürekli babaya yaşıyorsa uzun ömürler diliyorum.

Aynı duygularla o büyük komutana da yaşıyorsa sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Böyle bir milletin mensubu olduğum için de gurur duyuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi