Dolar 23,4429
Euro 25,2849
Altın 1.480,09
BİST 5.568,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Konya 25°C
Az Bulutlu
Konya
25°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 24°C

HATIRLI SINIFLAR VE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ

1 Kasım 2021 23:15
A+
A-

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 4 . Maddesi gereğince; ” Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” [1]

Diğer taraftan aynı kanunun 4. Maddesi gereğince, eğitim kurumlarında özel sınıf oluşturmak fırsat eşitsizliği meydana getirdiği için yasaklanmıştır. Çünkü 4. Maddede her Türk çocuğunun dil, ırk, cinsiyet, engellilik ,din, ekonomik sınıf ayırımı gözetilmeksizin kabiliyetleri doğrultusunda eşit bir şekilde yetiştirilmesi amaçlanmıştır.

Özel sınıf oluşturulduğunda yani zeki, anne babası ilgili, ekonomik açıdan yüksek gelirli ailelerin çocukları bir sınıfta toplandığı için ,istenmese de doğal olarak bir fırsat eşitsizliği oluşturacaktır. Bu durumda diğer çocuklar sürükleyici, lider arkadaşlara sahip olmadıkları için rekabet duygusundan yoksun yetişecekler, yeteneklerini, becerilerini, istidat ve kabiliyetlerini yeterince gerçekleştiremeyeceklerdir.[2]

Bu kanun maddelerine istinaden Devletin Eğitim, Öğretim Kurumları’nda tüm vatandaşlara eşit eğitim öğretim hakları tanınmak zorundadır. Bazı okullarda bu  kanun maddelerinin  tam aksine uygulamalarda bulunulduğu duyumları alınmaktadır. Şöyle ki:

Çocuğunu okula kaydettirmek isteyen bazı hatırlı velilerin Okul Müdürü ile “ahbap-çavuş” ilişkisi içerisinde olarak, bu ilgili veliler ; “Benim çocuğumu( X Öğretmen’e )vermeni istiyorum” diyor. Yani bu durumda , Okul Müdürü öğrencilere öğretmen atamıyor da ,veliler kendi öğrencilerine öğretmen atıyorlar. Böylece bazı öğretmenlere yeteneği, becerisi, kabiliyeti yüksek öğrencilerden oluşan sınıflar verilirken , bazılarına da bunun tam aksine yeteneği, becerisi, kabiliyeti zayıf öğrencilerden oluşan sınıf verilmektedir. Bu ise hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından bir fırsat eşitsizliği oluşturmaktadır. Böylece veliler tarafından oluşturulan sınıflarda  sürükleyici, yönlendirici, yol gösterici, lider öğrenciler bir araya getirilirken , hatırı olmayan velilerin sınıflarında ise sürükleyici, yönlendirici, yol gösterici, lider öğrenciler bulunmamaktadır. Bu sebeple bu sınıflarda yeterince grup dinamizmi oluşturulamadığı için bu sınıfların öğrencileri, örnek alabilecekleri lider arkadaşlarından yoksun olduklarından dolayı kabiliyet, yetenek ve becerilerini istenilen seviyede gerçekleştiremeyeceklerdir. Bu açık bir fırsat eşitsizliğidir. Bu fırsat eşitsizliği eğitimde akademik başarıyı olumsuz yönde etkilemektedir.

Milli Eğitim Kanun, Tüzük, Yönetmelik ve Genelgeleri’nde velilerin öğretmen seçebileceğine dair hiçbir madde yoktur. Aksine : “Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” maddesi  vardır.

Seçkin öğrencilerden oluşan sınıflarda akademik başarı en üst düzeyde gerçekleşirken , seçkin olmayan öğrencilerden oluşan sınıflarda ise bunun tam aksine akademik başarısızlık ortaya çıkmaktadır. Okulun geneli düşünüldüğünde  bir veya iki sınıfın akademik başarısı yüksek, diğer sınıfların akademik başarısı düşük olduğu için okul, bu seçkin sınıfları oluşturan  müdür davranışları yüzünden niteliksiz ve başarısız olarak kabul edilmektedir.

Çözüm olarak; ilgili, çalışkan öğrenciler sınıflara adil dağıtılırsa , bu çocuklar liderlik görevini yapıp diğer öğrencileri de başarılı kılacaktır. ”Üzüm üzüme baka baka kararır.” atasözü de bunu ispatlar.

Yıllarca süren eğitim-öğretimden sonra alanında uzmanlaşmış öğretmenlerimizi bazı velilerin “İyi Öğretmen” ,”Kötü Öğretmen” sıfatıyla nitelendirmesi  , “Öğretmenler” ve “Öğretmenlik” mesleğine saygısızlıktır.

Bu sebeplere istinaden öğrencilerin hangi öğretmenin öğrencisi olacağı kura çekerek belirlenirse, hem eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak, hem de öğrencilerin öğretmenlere adil bir şekilde dağılımı sağlanacaktır.

 

 

 

[1] 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, Kanun Numarası : 1739 ,Kabul Tarihi:14/6/1973,Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 24/6/1973 Sayı : 14574

Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 12 Sayfa : 2342

[2] A.g.k. Madde 4

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.