İLAHİYATÇILARIN ÇAĞRISI

Ben yazdım oldu.

Olmuyor.

Olaylara ve insanlara ortak ses dokunuyor.

Ben bunu üç yıldır köşemde anlatmaya çalışıyorum.

Ve de uyguluyorum.

Okurlarımızdan gelen yazıları alıntı olarak ve de gönderen okurumuzun ismini vererek ortak ses olarak paylaşmaya çalışıyorum.

Paylaştıkça zenginleşiyoruz.

Çok güzel hikayeler anılar ortaya çıkıyor.

Ali hocam ‘İlahiyatçıların çağrısı’ diye bu yazıyı göndermiş. Alıntı diye de belirtmiş.

Hepimizi ilgilendiriyor.

İşte o yazı

Kadınlara dokununca bozulan abdest yetim hakkına dokununca neden bozulmuyor ?

Neden Kur'an-ı Kerim'de tam 292 yerde geçen HAK kelimesini kimse terennüm etmiyor?

Neden Kur'an-ı Kerim'de tam 130 yerde "salat" geçmesine ve 8-10 yerde "nüsuk" olarak tarif edilmesine rağmen tüm mealciler salat kavramını "namaz" olarak çevirmiş?

Neden İslam tarihi Hz. Peygamber'in vefatından sonra neden hep iktidar savaşlarıyla dolu?

Neden cami, Kur'an kursu, dini dar sayısı arttıkça bizim imanımız ve teslimiyetimiz azalıyor?

Neden Sahabe elindeki Kur'an yaprakları ile dünyaya meydan okurken bu din bugün 2 milyar inananı ile gadre uğradı?

Çoğunluğu demokrasi, doğruluk, hak, hukuk sananlar.....

Hz.Lut ve Hz Nuh'un çevresinde kaç kişi vardı? Hz İbrahim neden tek başına idi ?

Çoğunluk neredeydi?

Arı bal yapmam, güneş doğmam, gece kararmam, kış üşütmem, gündüz ışıtmam, koyun süt vermem, inek et vermem diyebilir mi?

Peki her şeyin hizmetine sunulduğu insan ona verilen AKIL nimeti ile Rahman'ın halifeliği görevinden neden kaçar?

İbadet denilince hepsi birbirine karıştırılarak, namaz, oruç, abdest, camiye, kiliseye veya havraya gitmek, günah çıkartmak, yağmur duasına çıkmak vs. akla geliyor.

Neden din denilince akla hak, hukuk, adalet, işgaller, zulümler, tecavüzler, yoksulluk, yolsuzluk, sokak çocukları, özürlüler, açlar, susuzlar, giderek artan boşanmalar, dağılan aileler, işsizler, zam, zulüm, işkence, plansız şehirleşme, trafik, gecekondu, sanat, edebiyat, şiir, felsefe, müzik, sinema, tarih, tabiat, uygarlık vs. vs… gelmiyor.

İslam tek ve HAK din İKEN.

Öyleyse bütün iyilik ve güzellikleri Müslümanların yapması gerekmez mi? Peki; bilim, teknoloji, sağlık, sanat, adalet ve insan haklarındaki güzellikleri niçin biz değil de Yahudi ve Hıristiyanlar yapıyor? Onlar birlik ve barış içinde çalışırken biz niçin sürekli birbirimizle uğraşıyoruz.

Yoksa bizim dinimiz doğru din değil mi?

“Ne demek olur mu bizim dinimiz İslam tabii ki tek din ve doğru din diyorsanız o zaman kendimize sormamız gerekmiyor mu?

Niçin her halimizle dinimizi yalanlıyoruz?

Din "insan için" gönderilmiştir!

Dini darlar ise insan "din için" gönderilmiştir zannediyorlar!

Din "insanı korumak ve mutlu etmek" için gönderilmişken dindarlar NEDEN "dini korumaya ve dini mutlu etmeye" çalışıyorlar!..?

NEDEN ? İslam “gönül kazanma” diniyken “haşlama ve dışlama” dinine dönüştürüldü! “Gönül alması” gereken İslam, korku saldı!

Sevdirme dini “Haddini bildirme ve sindirme” dini oldu!

“Sevgi gösterisi” olması gereken din “Gövde gösterisi” oldu ve din olmakla hiçbir ilgisi kalmadı!..

Tamam kardeş, şeyhinin bir anda bir yerden diğer bir yere uçtuğunu aynı anda birkaç yerde olabileceğini söylüyorsun da; Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) neden Mekke’den Medine’ye giderken mağarada üç gün saklandı bir yere uçamadı! ?

Neden Hz. Musa suda yürüyemedi denizin yarılmasını bekledi ya da Yakup Peygamber neden bir anda oğlu Yusuf’un yanına, kuyuya gidemedi ?

Kur’an denilince dini darların aklına Allah'ın insanlığa mesajı ya da bize sunduğu hayat tarzı değil ölü kitabı, mezar kitabı, mevlit kitabı ya da dua kitabı akla geliyorsa!

Hatta Kur'an denilince akla ahenkli biçimde okunan ve mest olunan bir şiir veya şarkı akla geliyorsa! Kuran'ın ilahi bir mesaj ve yasa kitabı olduğunu bilen ilahiyatçılar ve tarikatlar ise O'nu uygulamaktan çok; O'nun üzerinden bir paye ve konum kazanma yoluna gitmişlerse!

Neticede on dört asırdan beri Kuran'ın ne olduğuna karar verememiş bir Müslümanlık, Yaratan'ı zerre kadar önemsemeyen O'na inanmayan ama inanıyormuş gibi yapan bir gruptan başka bir şey değilse!

NEDEN ve KİMDEN ŞİKAYETÇİYİZ ?

Evliyalar, ermişler vs… için anlatılan kerametlerin Kur’an’da anlatılan peygamber kıssalarının bilmem kaç katı olduğunu düşündünüz mü? Kalabalıklarıyla övünen bir “sürü” taraftarı var diye sevinen cemaatlerin ve tarikatların kan ağlayan İslam coğrafyasına koştuklarını gördünüz mü? Veya onları kurtarmaya gelen evliyaların neden hapishanelerde mahkum edilen ve tecavüze uğrayan Müslümanları kurtarmaya gitmiyorlar?

İslami zihin, bilgi ister, evrensel bakış ister, bağımsız düşünme yeteneği ister ve en önemlisi de biraz da bunları elde ettirecek akıl ister...

Ezberi olan, Bir fikre körü körüne bağlı olan, Geleneksel anlayışından ödün vermeye yanaşmayan, Geleceği yorumlamaktan korkan, Yaşadığı olumsuzlukların nedenini arama zahmetine girmeyen, Kendi öğretisinin dışında bir yorum getirenleri lanetleyen ve aşağılayan, öğretisindeki kusurları örtmek için bin bir bahane uydurmayı adet haline getirenlerin, "Her şeyimiz iyi de biz ve bizim gibi olanlar niye böyleyiz?" sorusunu kendine bir defa bile sormamış olanlar ve bu bağlamda neden-sonuç ilişkisini yaşam tarzı olarak benimseyemeyenler bu davetimizin muhatabı değillerdir.

Açık ve net bir çağrı.

Varsa yorumunuz gönderin onu da yayınlarız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi