İNGİLİZLERİN VERDİĞİ HUZURSUZLUK

Çanakkale deniz ve kara savaşında İngilizlerin Osmanlıya karşı savaştırmak için Anzaklar dahil Afrika’dan getirdikleri askerlere üs olarak kullandırdıkları Mısır, Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusunun 1798 tarihindeyaptığı işgalden sonra hep karışıklıklar yaşayan bir ülke.

Tarihte; Napolyon Bonapart’ın  Osmanlı Ordusundan aldığı yenilgi sonucu gemilerle kaçarken çok sayıda mısırlı genci de beraberinde götürdüğü, bu gençleri eğittikten sonra karışıklık çıkarmaları için tekrar Mısır’a gönderdiği yazar. Bu gençlerin sonraki yıllarda bölge ile yakından ilgilenen İngiltere tarafından da çok desteklendiği bilinen bir gerçektir.

Ülke 2012 yılında halk devriminin ardından demokratik yolla seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak göreve gelen Muhammed Mursi’nin darbe ile iktidardan uzaklaştırıldığı kısa süre içerisinde huzura kavuşmuştu.

Ama içerde İngiliz beslemeleri çok olduğu için huzur kısa sürede kargaşaya dönüştürüldü. Tahrir Meydanı ateşe verildi. Başta ABD olmak üzere sözde demokrasiyi savunan batılı ülkelerin desteğiyle 3 Temmuz 2013 günü seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi askeri darbeyle görevinden uzaklaştırıldı.

Üzerine atılı uyduruk suçlarla uzun süre Mısır Mahkemesinde yargılanan 67 yaşındaki Muhammed Mursi, 17 Haziran 2019 günü yine savunması için getirildiği mahkeme salonunda şehit oldu.

Muhammed Mursi’nin zehirlenerek öldürüldüğü iddia ediliyor.

Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı ile birlikte Mısır’ın tarihinde ilk defa Türkiye ve bölge ülkeleriyle dostluk ilişkilerini geliştirmeye başlaması başta İsrail işgali altındaki Filistin’e umut olmaya başlamıştı.

Ama huzur çok kısa sürdü.

Şimdi Mısır yine karıştı. Halk meydanlarda gözaltına alınıp hayatını kaybederken darbeci diktatör Sisi ise BM toplantısı için gittiği Amerika’da övgü üstüne övgü alıyor.

Çünkü Mısır da halkın değil, onların isteğini yapıyor.

Ama yaşanan gelişmelere bakılırsa görevini tamamlamış, ya da siyonistlerin yeni istekleri ile karşı karşıya olduğu görülüyor.

Yakın tarihe baktığımız da cennet mekan Abdülhamit Han’ın Osmanlı tahtına oturmasından sonra da İngiltere Mısır da isyanlar çıkarmayı başarmıştı.

O günlerde İslam düşmanları ile her cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Sultanı Abdülhamit Han, İngilizlerle ilgili “İngiltere en tehlikeli Avrupalı kuvvettir. Çıkarlarına uygun gördüklerinde ülkeleri parçalamakta bir dakika bile tereddüt etmeyeceklerdir. İngiltere Halifeliği İslam aleminde kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için Cidde veya Mısır gibi bir yere aktarmayı planlamaktadır” tespiti yapmıştır.

Fransızların, İngilizlerin girdiği Mısır dahil o bölge,İsrail destekli Amerikalılarında gelmesiyle o gündür bu gündür hiç huzur bulmamıştır.

Müslüman olduğumuz için İslam ülkelerinde yaşanan bu olaylara içimiz yanarak bakıyoruz. Çare nedir mi diyorsunuz?

Bağdat’ı yakıp yıkan Hülagü Han ile görüşen Kadıhan’ın sözleri çarenin adresidir.

Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal mülk peşine düştük, zevke sefaya daldık. Cenab-ı Hak da verdiği bu nimeti almak üzere seni gönderdi.

Hülagü Han ikinci sorusunu sorar:

-Peki beni buradan kim gönderebilir?

-O da bize bağlı, benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, nimetin kıymetini bilir, zevk sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen burada duramazsın!

Allah’ım yar ve yardımcımız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi