İŞBİRLİKÇİLER

Çanakkale Zaferimizin yıldönümünü kutladık.

Dün şanlı tarihimizin altın sayfasında yer alan Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüydü.

Millet olarak bu tarihi günlerimizi ne kadar hatırlıyor, ne kadar ruhumuzda canlı tutuyoruz.

Ülkemizin bazı yerlerinde elimizde mikrofonla sokağa çıkıp, ‘18 Mart 1915 tarihi size neyi hatırlatıyor’ diye sorsak, inanın hayal kırıklığı yaşarız.

Ecdadımızın bu toprakları bize vatan olarak bırakmak için neler yaşadığını araştırmak ve tartışmak yerine işin kolayına kaçarak içimizden birilerini suçlamayı tercih ederiz.

Boş, boş konuşur. Boş boş tartışırız.

Bir birimizin kalbini kırar, bir birimizi aşağılamayı marifet sayarız.

Dün bizi yok etmek isteyenler bugün yine aynı kararlılıkta duruyorlar.

Yaşadığımız savaş yılları batı ile Yunanistan ve Ermenistan lehine çabuk unutturuldu.

İstiklal Savaşı’nda yapılan kongreleri, savaş meydanlarını ve cepheleri öğrendik ama içimizdeki işbirlikçilerin kimler olduğunu bir türlü öğrenemedik.

O yüzden bunlar ellerini kollarını sallayarak içimizde cirit atıyorlar.

Hatta bazen hepimize meydan okuyorlar.

Dün Ermeni tetikçisine ‘Şanlı avcı’ diye methiyeler düzenlerin zaman içerisinde ‘Büyük Türk Şairi’ sıfatı ile kitaplarda yer alması hangi milletlerde olur acaba?

İşte o büyük şairlerin, yazarların aydınlığında yetişenlerin 18 Mart’ı bilmeleri hatırlamaları mümkün mü?

Ecdadımın Anadolu ya geçmelerine izin vermeyerek Çanakkale de denize döktüklerinin artıkları bugün ezanımızı ıslıklıyor, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye bize meydan okuyor.

Onlarca insanımızın yakılarak, konsoloslarımız ve ataşelerimizin kalleşçe katledildiği Almanya da, İngiltere de, Fransa da, Ermenistan da, Yunanistan da ülkelerinde yapılan vahşete karşı ‘Hepimiz Türk’üz’ diye bağıran bir yabancı grubu gördünüz mü?

Oralar çok demokrat ya!

Bir bağırsınlar bakalım. Kendi ülkelerinde başlarına neler geliyor?

Öyle bizim gibi alkışlamazlar. Çarmıha gererler, çarmıha.

Ezanımızın sesi kime ne rahatsızlık veriyor anlamış değilim.

Kaldı ki, binlerce ecnebi ezan sesinden aldığı feyzle Müslüman olduğunu itiraf ederken; bu işbirlikçiler neyin peşinde koşuyor?

Çanakkale de sadece üzüm hoşafı ile ‘Bayrak inmeyecek, ezan sesi dinmeyecek’ diye vatanımızı işgal etmek isteyenlere karşı aylarca savaşan benim ecdadımın kemiklerini sızlatan bu işbirlikçiler, İstiklal Savaşı’nda yedikleri tokadı ne çabuk unuttular.

18 Mart 1915 tarihi Çanakkale’yi geçerek Anadolu’yu işgal etmek isteyen İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale de denize gömüldüğü tarihtir.

Çanakkale deniz ve kara savaşları Osmanlıyı yok etmek, Türkleri vatansız bırakmak için 1914 yılında planlanan 1. Dünya Savaşı’nın bizim topraklarımızda yaşanan bir parçasıdır.

28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan 1. Dünya Savaşı, 1918 tarihinde sona erdi.

Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı'nın başlamasından sonra 1915- 1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadasında Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.

Çanakkale savaşı, Birinci Dünya Savaşı içindeki, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Ama Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır.

Ülke olarak bu günlerimizi öyle bir kutlamalıyız ki; değil ezanımızın sesini ıslıklamak, sokağımızda yürürken Yavuz Sultan Selim Han’ın kılıcının parlaklığı akıllarından çıkmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi