İŞLETMECİLERİ DİNLEYİN

Akşamları dışarıda gezmeyi veya kafelerde oturmayı çok tercih etmem.

Niye mi?

Gazetecilik yapıyorsanız, mesaili çalışmıyorsunuz demektir.

Zamanınızın büyük bölümünü haber veya haber kaynakları ile geçirirsiniz. Evinize ve çocuklarınıza ayırdığınız zaman çok azdır.

Ramazan ayında da durum değişmez.

İftar programları sizi ailenizle birlikte evinizde iftar açmaya müsaade etmez.

Ama bazen dostlarınızın daveti ile mecburen dışarı çıkıp bir kafede oturmanız icap ediyor.

Şimdi virüs tedbirleri var.

Bu da ayrı bir konu.

Ama işletmeciler açısından en önemli konu.

Akşam saat 10.00 da bu tür işletmeler kapanıyor.

Baktığınız zaman içerisi tıklım, tıklım.

Bir de yeni gelenler var. Çalışanların bu insanlara izahı ayrı bir mesai.

O esnada işletmeci size gelip dert yanıyor.

Kira var, vergi var, çalışanların maaşı var, elektrik, su, doğalgaz ödemesi var. Tüm bunlarla birlikte evin ve çocukların gideri var.

Çık işin içinden çıkabilirsen.

Bu arada saat 10.00 da kapanan işletmelerin Emniyet Müdüründen ricası var.

Kapanış saatinde görevlilerinin uyarıda kullandıkları söylem tarzından rahatsızlar. Psikolojik olarak olumsuz etkilendiklerini ifade ediyorlar.

Bir işletmecinin ifadesi aynen şöyle: Biz vergisini veren, istihdam sağlayan işletmeciyiz. Kapanış uygulaması bizi suçlu şekline getiriyor.

Virüs var. İnsanlar tedbir almadıkları için çok hızlı yayılıyor.

Sorumsuz insanların cezasını sağlık çalışanları ile birlikte esnafta çekiyor.

Devletimiz ekonomik kayıp yaşıyor.

Hep birlikte virüs riskini iyi yönettik diyemeyiz.

Ortada bir başarı yok.

Okulları kapattık, işletmeleri kapattık. Ama virüsün yayılma hızı durmadı.

Lise dahil ilkokullar, Üniversiteler ikili öğretime geçebilirdi.

Burada maske ve mesafe uygulaması rahatlıkla yapılırdı. Bütün derslerde az da olsa virüs ve tedbiri konusu işlenebilirdi.

Öğrenciler yüz yüze eğitimden uzaklaşmaz, aldıkları virüs eğitiminden dolayı hem ailelerini, hem de toplumu çok iyi organize ederken, hızla virüse karşı korunma yollarında bilinçli bir topluluk oluşurdu.

Tedbire katkı için kafe ve lokanta gibi işletmelerde masalar ve oturma düzenleri mesafeye göre ayarlanırdı.

Şimdi saat 10.00’a kadar insanlar bir arada oturup, sonra mecburen dağılıyorlar.

Başarılı bir uygulama olduğu söylenmedi.

Devlet tedbir almaz ise eksiklik olur. Ancak insanlar tedbire dahil edilmeli.

Çünkü açıklamalarla, toplantılarla bu olmuyor.

Sahaya çıkıp işletmecileri dinlerseniz sizin de kanaatiniz değişir.

Bize soran olursa bildiklerimizi, duyduklarımızı söyleriz.

Yurt işletmecileri de dertli.

O konuyu da köşemizde paylaşırız inşallah.

Allah’a emanet olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi