Kaos...

Saat sabaha karşı dört civarlarında ve ben klavye başındayım.

Düşünüyorum…

İlçemizin an itibari ile en önemli gündemi nedir? Zihnimi farklı konulara odaklamaya çalışsam da başarılı olamadım.  Evet; ilçemizin an itibari ile gündemdeki konusu LADİK.

Ladik içten içe kaynamakta. Ladik sancılı, Ladik sıkıntılı

Ladik’in içinde bulunduğu duruma uygun bir sözcük ararken, aradığım kelimenin  “KAOS“ olduğunun farkına varıyorum.

Kaos, bir toplumun kendi alışkanlıklarının, rutininin dışına çıkması, iç dengelerinin bozulması halidir.

Kaos, duman gibidir. Alacağı şekil birçok etkene bağlıdır. Nasıl ki, bacadan çıkan dumanın nasıl bir şekil alacağı, yakıtın cinsine, hava basıncına, rüzgarın yönü ve şiddetine bağlı ve bacadan çıkan dumanın hangi şekli alacağı önceden kestirilemez ise, toplumda baş gösteren “kaos” un hangi neticeleri doğuracağını da kestiremeyiz. Bazen de koşullar, dumanın bacadan çıkmasını engeller ve en istenmeyen durum ortaya çıkar ve duman içerde yaşayanları zehirlemeye başlar.

Geçtiğimiz günlerde Ladik’te, “Ladik ilçe olmak istiyor“ temalı bir eylem düzenlendi.

Yapılan çalışma, harcanan emek, özü itibari ile kişisel görüşüm olarak takdire şayandır.

Konu, bir sosyal medya sloganı olarak ortaya atılmışken, zamanla eyleme dönüşerek bir topluluk hareketi halini aldı. Eylemden sonuç alınıp alınamayacağı konusuna şimdilik değinmek ve fikir beyan etmek istemiyorum. Neticesi, şu an itibari ile öngörülemez bir durumdadır.

Asıl mevzu bundan sonra yaşananlar.

Eyleme katılmayanların suçlanması ve hatta isimler zikredilerek insanların Ladik sevgilerinin sorgulanması, şeref denmesi onur denmesi, ardından “sandık boykotu” na teşvik edilmesi, yıllardır birlikte yaşadığımız, dostluk ve akrabalık bağı ile göbekten bağlı olduğumuz İlçe merkezi ahalisi ile Ladik halkı arasında bir gerilim yaratılıp bunun tırmandırılması vs.

Eyleme katılmayanların suçlanması ne kadar yanlış ise, katılanların da kahraman ilan edilmesi o kadar yanlıştır. Bir topluluğu temsilen ortaya çıktıklarını beyan edenlerin; temsil ettiklerini iddia ettikleri toplumun bir kısmını ötekileştirmeye hakları yoktur.  Ne demiştik? Bacadan çıkan dumanın hangi şekli alacağını henüz kimse bilmiyor, öngöremiyor.

An itibari ile bilinen tek şey, Ladik’te “ilçelik olma yolunda“  atıldığı söylenen tohumların arasına   “ayrık otu tohumlarının”  karıştığı gerçeğidir.

Peki Ladik’te iş niye bu hale gelmiştir?

Ladik’in, önümüzdeki seçimlerde kilit rolü oynaması ve birilerinin Ladik’e bu rolünün farkına vardırmama çabası mı?

Yoksa, geçtiğimiz yıllarda, idarecilerin çalışmalarını biraz daha dikkatli  yapmamış olmaları mı ?

Ve ya Ladik’te birilerinin, “yapılması gerekenler“ ile “yapmak istediklerini“   karıştırmış olmasından mı?

Hatta hepsi mi?

Sebep her ne olursa olsun, Ladik ‘teki  “Kaos“un sivri ucunun artık birilerine dokunması gerekmektedir.

Bu arada ,  “sandığa gitmemek”, satranç oyununda vezirini kaptıran oyuncunun “bana ne ben oynamıyorum“ demesine benzer.

Hâlbuki oyun bitmemiştir ve satranç oyununda her piyonun vezir olma potansiyeli vardır.

Yeter ki, oyunda hamleleri zamanında yapasın ve kuralına göre oynayasın.

Kural ise; akıldır, kardeşliktir, adalettir, ahlaktır, edep ve hayâdır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi