
Namık CEYHAN
KURBAN VERMEYE MAHKUM MUYUZ?
Ülkemizde ve tüm İslam âleminde bu sene de Kurban Bayramı geldi, yaşandı, geçti ve gitti. Allah (c.c) sağlıkla ve huzur içinde tekrarını nasip etsin inşallah.
Dinî bir terim olarak kurban, sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey" anlamında kullanılıyor. Biz biliyoruz ki; kesilen hayvanların ne eti, ne de kanları Rabbime ulaşır. Burada esas olan Allah’ın rızasını kazanmaktır. Allah’ın rızasını kazanmanın yolu da öncelikle nefsimizi kurban etmek, başkalarının nefislerine kurban vermemektir.
Son yıllarda yaşadığımız hadiseler, bir tarafta KARNI AÇ OLANLAR; diğer tarafta da GÖZÜ AÇ OLANLAR arasındaki olaylara sahne oluyor. Yani karnı açlar ve gözü açlar dün vardı bugünde var yine olacaklar. Önemli olan bunların arasındaki dengeyi kurmak ve korumaktır. Maalesef son yıllarda aradaki uçurum iyice açıldı. Açılmaya da devam ediyor. Gözü açlar her şeyi ve herkesi kendilerine kurban olsun istiyorlar.
Biliyoruz ki; açlıkla mücadele edilebilir. Karnı aç insanların derdine çare bulunabilir. Nitekim Kurban bayramında kesilen hayvanların etleri yurt içinde ve yurt dışında kardeşlerimize destek olmak amacıyla paylaşıldı, hediye edildi, bağışlandı. Bu vesile ile karnı aç olan vatandaşların bir nebze ihtiyacına çare olundu, bundan sonrada yardımlaşma yoluyla olmaya devam edilecektir, inşallah.
Ancak, GÖZÜ AÇLARI DOYURMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. Maalesef ne yaparsak yapalım, yıl boyu verdiğimiz kurbanlarla bu insanları ve bu insanların mensup olduğu ülkeleri doyurmak mümkün değil. Nasıl mı?
Başta dünyanın polisliğine soyunan emperyalist güçlerin ve onların maşası konumundaki Siyonistlerin -katil İsrail’in- aç gözlülüğü nedeniyle mazlum coğrafyalardaki Müslüman kardeşlerimiz ile Uzak diyarlardaki soydaşlarımızı kurban vermeye devam ediliyor.
Yine aynı dış güçler ile içerideki paydaşlarının da yardımıyla destekleri bölücü terör örgütlerinin aç gözlülüğüne karşı mücadele eden, vatan savunması sırasında şehit olan binlerce vatan evladını kurban vermedik mi? Vermeye devam etmiyor muyuz?
Gözü aç insanların nefisleri daha fazla kazanç, daha fazla para kazanma, daha fazla lüks içinde yaşamak üzerine kurulu ve bu konudaki istekleri hiç bitmiyor. Bu insanlar kendi zevkleri ve kendi çıkarları için başkalarının nefisleriyle ve kaderleriyle oynayabiliyorlar. Onlar için insan hakları, kul hakkı, mazlumun hakkı, kamu yararı, çevre hukuku gibi kavramların hiç önemi yoktur. Varsa da hep bana, yoksa da hep bana.
Öte yandan; çılgın projeler kapsamında yapılan ve yapılacak yatırımlarda- verilen garantilerle- ülkemiz insanı doğuştan itibaren hep borçlandırılıyor; bu suretle gelecek nesillerimiz ağır yük altında kurban olmaya mahkûm edilmiyor mu?
Plansız kentleşme, sanayileşme, imara açma, enerji santralleri inşa etme, maden arama ve işletme gibi kalkınma yatırımları adı altında güzelim tarım topraklarını feda edebiliyoruz. Orman alanlarımız, yeşil alanlarımız, doğal güzelliklerimiz, zeytinlikler, üzüm bağları, buğday tarlaları, sulak alanlarımız kısacası çevremiz her geçen gün daha fazla kurban edilmiyor mu?
Deprem, yangın, sel ve fırtına gibi afetlerde; malzemeden çalan müteahhitlerin yaptıkları çürük yapılarda, dere yatağına yapılan evlerde, kaçak işletilen turistik otellerde vatandaşımızı kurban vermedik mi?
Üstüne üstlük yapılan bu kurban hareketleri yasalara ve mevzuata uydurulmak suretiyle kimsenin itiraz edememesi sağlanıyor. Hukuk mücadelesi veren, sesi çıkan, kadın erkek, genç yaşlı kim varsa muhtemel suçlu gösterilerek, adeta kurbanlık koyunlar gibi adalet önüne çıkarılmıyor mu?
Ülkemiz insanının mayasında var kurban olmak. Daha küçük yaşlarda annelerimiz “ KURBAN OLURUM SANA YAVRUM SEN ÜZÜLME!” diye seslenirken zihinlerimize kurban olmanın bir sevgi gösterisi olduğunu işlemediler mi? Hâlbuki SEVMEK, KURBAN OLMAK DEĞİL, YAŞAMAK VE YAŞATMAKTIR.
Bizler kurban olmaya mahkûm değiliz. Kurban geldi geçti, nasipse yine gelecek. Ancak her gün yaşanan kurbanlıklara göz yummayalım; yalnızca kendi nefsimizi kurban edelim, sonra da başkalarının-aç gözlülerin- nefsine kurban olmamak ve kurban vermemek için çaba harcayalım inşallah. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.