Marangozluk sanat olmaktan çıktı

Marangozluk sanat olmaktan çıktı
Esnaf köşemizin bu hafta ki konuğu ilçemizin marangozlarından Gazi Nalçaiyi.  Dede mesleği olan marangozlukla daha ortaokul yıllarında tanışan Nalçaiyi, yıllarca Konya’da çalıştıktan sonra dede mesleğini icra etmek için...

Esnaf köşemizin bu hafta ki konuğu ilçemizin marangozlarından Gazi Nalçaiyi.  Dede mesleği olan marangozlukla daha ortaokul yıllarında tanışan Nalçaiyi, yıllarca Konya’da çalıştıktan sonra dede mesleğini icra etmek için memleketi Sarayönü’ne dönüş yapmış. Marangozluğun artık tek bir tornavida hamlesi ile yapıldığını belirten Gazi Nalçaiyi, hayatını şu sözlerle ifade ediyor.

Liseyi bitirip Konya’ya gittim

1964 yılında Sarayönü’nde dünyaya gelen Gazi Nalçacı, ilkokulu Merkez İlkokulunda okuduktan sonra, ortaokul ve liseye Sarayönü Çok Programlı Anadolu Lisesinde tamamlamış. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitmeyip çalışma hayatına atılan Nalçacı, bir süre farklı işler yaptıktan sonra uzunca bir süre Konya E tipi kapalı cezaevinde İnfaz Memuru olarak görev yaptıktan sonra, 2000 yılında memleketi Sarayönü’ne dönerek kendi iş yerini açtı. Yaklaşık 2 yıl kadar Gözlü Çiftliğinde çalıştıktan sonra , 2005 yılında emekli olan Nalçacı, halen kendi açtığı iş yerinde müşterilerine hizmet vermekte

Tatillerde babam ve dedeme yardım ederdim

Biz küçükken tatil nedir bilmezdik. Akranlarımız okul bitince tatile giderken, ben şu anda Öz Şahin Eczanesinin bulunduğu yerde olan dükkanımıza giderek babama ve dedeme yardım ederdim. Çalışmaktan keyif alırdım. Geçtim yaz tatilini ya da ara tatili, okulda boş derslerimiz olduğu zaman bile koşa koşa dükkana giderdim. Ama o zamanlar aklımda marangoz olma düşüncesi yoktu. Okuyup farklı noktalara gelme düşüncem vardı. Nitekim lise eğitimimi tamamladıktan sonra artık Sarayönü’nden çıkma vaktimin geldiğini düşünüp sınavlara hazırlandım. Girdiğim sınavlar neticesinde İnfaz memuru olarak çalışmaya hak kazandım.

Uzun yıllar bu görevi yaptıktan sonra, bir kısmı dışarıdan prim yatırma şekli ile emekli oldum. Tabi her memur gibi bizim kaderimizde aynı oldu. Aldığımız emekli maaşı yetmedi. Ama şükürler olsun ki küçükken tatil yapmayıp, babamın ve dedemin yanında azimle çalıştığım o iş marangozluk, yeni mesleğim oldu. Babamın ve dedemin sayesinde bir bileziğim daha olmuştu, yıllar sonra bunu anladım.

Emek azaldı tadı kaçtı

Mesleğimizin zorluklarından bir tanesi el emeği olması nedeni ile hem bedenen, hem de zihinsel olarak zor bir iş olması. Marangozlar bir nevi sanatkardır. Ama günümüzde bu el emeği kısmı bir hayli azalmış durumda. Çocukluğumda haftada 1 kamyon “16-17 metreküp” kapı işlerken, şimdi bazen abartmıyorum seneden bu işlemeyi yapamıyorum. Neden mi? Çünkü fabrikasyon ürünlere geçiliyor hızlı bir şekilde. Ahaşapta hazır malzemeye geçilmesinden ötürü bu rakamlar gün geçtiktçe azalacak. Hatta böyle devam ederse 5 seneye kalmaz bu sektörde usta işi biter. Kalifiye elemana gerek duyulmadan hazırlanan ürünler piyasada yerini alabilir.

Geçim sıkıntısı olmasa bırakmayı düşünebilirim

Allah bağışlasın, 3 tane kızım var. Birini geçtiğimiz yıl evlendirdik. Ortanca kızım nişanlı, öğretmen. Küçük kızım ise Necmettin Erbakan Üniversitesinde Uluslar arası İlişkiler okuyor. Emekli maaşım 2600 lira. Konya’da da kirada oturduğumuz bir evimiz var. Kızımın okulu bitesiye kadar kirada kalırız. Anlayacağınız benim emekli maaşım zaten küçük kızımın masraflarına ancak yetiyor. Eşimde çalışıyor Allah’tan. Eşim çalışıyor, emekli maaşım var, dükkanım var ama ona rağmen zor geçiniyoruz. Hayat koşulları gerçekten çok ağırlaştı. Umarım önümüzde ki dönemde hayat pahalılığı biraz azalır da ben de gerçekten emekli olabilirim ( gülerek )

“Gençlere tavsiyeleriniz neler”

Günümüzün gençleri, bizim dönemimize göre çok farklı. Biz o yaşlarda iken mutlaka bir ustanın yanına girip çalışırdık. Okula giden arkadaşlar yaz tatilinde, gitmeyenler ise düzenli olarak çalışırdı. Paraya pula bakmazdık. İşi ehlinden öğrenmeye çalışırdık. Şimdi iş arayan gençler günü kurtarma derdinde. Kaç para kazanacağım derdinde. Örnek veriyorum buraya gelse günde 100 lira kazansa, yarın farklı işletme farklı bir meslek dalı 110 lira önerse orada çalışmaya başlar. Halbuki genç yaşta para ikinci planda olur. Meslek sahibi olmak, bir meslek erbabı olmak, öğrenmek çok daha önemlidir. Şimdi para ve kariyer ön planda. Herkes okumak istiyor. Tamam okusunlar ama kendilerine ve vatana, millete faydalı olabilecek bölümleri okusunlar. Eğer bunları okumuyorlar ise parasına takılmadan gerçek bir ustanın yanında işe girerek, meslek öğrenmeye çalışsınlar. Unutmasınlar ki, sanayide bir okuldur.

Sarayönü’nün gelişmesi lazım

Sarayönü durgun, tarıma dayalı ekonomisi olduğu için, mevsimlik bir iş kolu olduğu için en ufak bir kuraklıkta ya da ürün kaybında geçim sıkıntısı baş gösteriyor. İlçenin çehresinin değişmesi şart. İstihdam sağlanması şart. Yapılması planlanan OSB projesi tamamlanırsa eğer olumlu yönde gelişmeler olur. Mesela o durumda yeni Tokiler yapılabilir. Tokilerden çok fazla usta ekmek yer. Bir de üniversite gelişip gelen öğrenci sayısı artar, öğrencilerin kalabileceği yurtlar inşa edilirse, ekonomiye ciddi anlamda katkı sağlar. Hem dışarıdan gelen öğrenci ilçenin reklamıdır. Yıllarca Sarayönü’ne emek vermiş ustalar ve esnaflar olarak ayrıca seçilmiş yöneticilerimizi daha fazla aramızda görmek istiyoruz. İlçemizin sorunlarını hep birlikte tartışalım, çözüm önerilerimizi sunalım. Ama seçimden seçime görüşürsek bir arpa boyu yol kat edemeyiz.