
Namık CEYHAN
NEŞE DOLABİLİYOR MUYUZ?
Dünya’da çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayram olan “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına” sahip bir ülkenin vatandaşı olarak yıllarca sevinçle gururla idrak edeceğimiz bu bayramın içinde yer aldığı Milli Egemenlik Haftası daha geldi. Bu bayrama özel bir şiir olan: “Bugün 23 Nisan, Hep Neşeyle Doluyor insan” ifadesini içinizde hissederek, neşe dolabiliyor musunuz? Maalesef ben neşe dolamıyorum. Neden mi?
Türkiye Cumhuriyetinin ilk adımlarının atıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının yıl dönümünü geleceğin Türkiye’sinin gerçek sahipleri çocuklara armağan eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve aziz şehitlerimizi layıkıyla en üst düzeyde anamadığımız için neşe dolamıyoruz.
Yıllarca büyük bir coşku ve katılımla kutlanan milli bayramlarımız resmi olarak bir bakanlığın ilgili birim amiri ve formalite protokol ve gündemle kutlanmaya başladığı için; hatta okul ve sınıflara mahkûm edildiği ve yeterince anlatılamadığı için neşe dolamıyoruz,
Geçmişte rahmetli Halit KIVANÇ’ın sunumuyla saatlerce TRT’den takip ettiğimiz ve halen devam eden “Uluslararası Çocuk Şenliğine” katılan dünya çocukları “Dünya’ya Barış” çağrısı yaparken, dünyanın polisliğine soyunan ülkelerin yürüttükleri inadına dünyayı savaş ortamına sokmak üzere Siyonist emellerini gerçekleştirmek için Gazze’de kadın çocuk herkesin katledildiği bir ortamda nasıl neşe dolabilir insan?
Öyle ya; Dünya’nın pek çok yerinde çocuklar mutsuz, Filistin’de, Gazze’de, Ukrayna’da Doğu Türkistan’da yaşamaya çalışan, her gün savaş ortamına gözünü açan, bombaların altında hayata tutunmaya gayret eden çocuklar varken, nasıl neşe dolalım?
Bir tarafta bir dilim ekmeğe, bir bardak temiz suya ulaşmak için saatlerce kuyrukta bekleyen, günlerce aç yatan çocuklar, diğer tarafta yiyecek beğenmeyen, lüks ve şatafat altında yaşayan çocukların gözümüze sokulduğu bir ortamda nasıl neşe dolalım?
Ülkemizde doğan her çocuğun binlerce dolar borç yükü altında olduğu gerçeğini bile bile, anne ve baba olarak gözümüzün bebeği çocuklarımıza güvenli bir gelecek bırakamamanın; okullarına giderken beslenme çantasına yiyecek koyamamanın ezikliği altında nasıl neşe dolalım?
Her gün kadına ve çocuğa şiddet ve istismar olaylarının yaşandığı, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamadığı, çocuk işçisi sayısının arttığı, gözümüzün bebeği çocuklarımızın dini eğitim adı altında tarikat ve cemaatlerin eline bırakıldığı bir ortamda nasıl neşe dolalım?
Zenginin daha zengin, fakirin çok daha fakirleştiği bir ülkede, bir tarafta yurtdışında en lüks otellerde, restoranlarında yedikleri yiyecekleri sergileyen, bir tarafta da ucuz ekmek almak ya da bir kilo et almak için saatlerce kuyruk bekleyen vatandaşlarımızı her gün gözümüze sokan sosyal medya ve televizyonları seyrederken; bu manzaraları çocuklarımıza izah edemedikten sonra nasıl neşe dolalım?
Öte yandan hepimizin ortak geleceği olan çevremizin korunması ve her türlü çevre kirliliği ile mücadele hem devletin hem de vatandaşların yasal görevi olduğu hatta inancımızın gereği kulluk vazifesi olmasına rağmen, plansız kentleşme, sanayileşme, maden arama vb. faaliyetlerle aşırı para kazanma hırsının kurbanı edilen yeşil alanları, kuruyan sulak alanları, yok edilen tarım topraklarını koruyamadıktan sonra, nasıl neşe dolalım?
Ancak çok şükür ki; devleti yönetenlerin yapamadığı coşkuyu gerçekleştiren; ülkesini yürekten seven, bayramın önemini ve değerini bilen duyarlı vatandaşlarımızın, öğretmen ve öğrencilerin; sivil toplum kuruluşlarının tören alanlarına koştuğu; Aziz Atatürk’e olan saygının ifadesi olarak akın akın anıtkabri ziyaret ettikleri görüntülerini izlediğimde biraz olsun umutlandım ve neşe doluyıruz.
Ulu önder ATATÜRK'ün “Küçük hanımlar, küçük beyler. Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı ve bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.” Sözünün muhatabı Türkiye Cumhuriyetinin gerçek sahipleri çocuklarımızın “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlu olsun.
En büyük dileğimiz; bu 23 Nisan’da da ülkemizde misafir edeceğimiz çocukların haykırdıkları “Dünya’da Barış” çağrısının büyükler tarafından karşılık bulması ve Filistin’de, Gazze’de, Ukrayna’da ve Doğu Türkistan’da yapılan insanlık dışı zülüm ve katliamların; bütün savaşların son bulması, çocukların yüzünün gülmesidir. İşte o zaman neşe dolabilecek insan. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.