SANAL EVREN

Metaverse ya da sanal evren, insanların hiçbir fiziksel çaba harcamaksızın artırılmış sanal gerçeklik cihazları sayesinde tamamen zihinsel olarak kendilerini hissettikleri algısal evrene denir.

Teknolojiyi herşeyin en iyisini yapmak için kullanmak şahane ama, insan olmanın temel gereği olan sosyalleşmeyi dijital üzerinden kurguladıkça yalnızlaşma süreçleri artıyor. Teknolojinin ilerlemesiyle, internet adeta elimiz ayağımız oldu.

Ekonomik krizin tam ortasındayız. Zamların yıkıcı etkisi hemen her ailenin lokmasını küçültüyor.

Pandemi, hayat pahalılığı, gelecek kaygısı, soğuk havanın etkisi bizi zorluyor. Haberleri izlemeye tahammülümüz yok. Başımıza ne gelirse gelsin, bir yolunu bulup oradan çıkmalı.

Yanlış kararlar versek te, bir şekilde bunları tamir etme gücüne sahip olmalıyız. Çocuklar, arkadaşları ile iletişim kurmak için, cep telefonu sosyal medyayı kullanıyorlar.

SANAL ortamlarda kişinin kendini olduğundan farklı göstermesi, oldukça yaygın.

SANAL dünya, gerçek hayatta istediği gibi olamayan kişiler için, yeni bir kimlik yaratma olabiliyor. Sorun yaşayan çocuklar için, bir güç ve cesaret gösterisi imkanı veriyor. Bu yüzden kurulan ilişkiler, saldırganlık, taciz, zorbalık gibi tehditlere daha açık hale gelebilir. Duygusal dünyamızda şüpheci ve kuruntulu hissedebilir, kaygılarla boğulabiliriz.

Sakin kalmalı, kanma kaldırılma güven konularına karşı temkinli olmalı. Akıl karışıklıklarına, dalgınlıklara karşı dikkatli olmalı, gerçekçi yaklaşmalı. Odaklanma sorunları olabilir. Temkinli riskler alırsak, başarılı sonuçlar elde ederiz.

Bizi yanlış yönlendirecek kişilere ve durumlara karşı uyanık olmalıyız. Akıl da bizim, gönül de.

(Gel ey deli gönlüm, çelme benim şu aklımı. Aşikâr etme âleme gizlimi saklımı. Mehmet Cıngır. Akıl ve Gönül Tutulması şiirinden)

Aklımız başka, gönlümüz başka şey söyleyebilir. Yanlış yargılarla hatalı davranışlarda bulunarak kayıp getirebilecek işlere sebep olabiliriz. Doğru ve adil davranarak, dinamik enerjileri de dengeli kullanmalı. Plan yapmalı.

Sosyal bilinçle yetişen çocuklar, toplumsal problem konusunda daha duyarlı bireyler oluyor. Okullar bunun en güzel uygulama alanı. Okullarda yapılan sosyal sorumluluk projeleri öğrencilere sorumluluk duygusu aşılaması, hem de toplumsal duyarlılık açısından büyük öneme sahip.

Çocuklarımızın sanal ortamda yaptığı ilişkilere baskı yapınca, yalan söylemesine ilişkilere daha da sarılmasına yol açarız.

Eleştiri ve yargılamadan arkadaş ilişkilerini desteklemeli. Sosyalleşmesi, arkadaşlarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmesi önemli. İlgilendiği bir sporu yapmasını, bir sanat dalıyla uğraşmasını teşvik etmeli.

SANAT insanoğluna bahşedilmiş kıymetli bir miras. Yetenek ise, çok değerli bir hediye.

SANATIN yıllarca çekilen acılar, sıkıntılar ve yapılan fedakârlıklar üzerinden bir yaratıcılık kullanılarak estetik duygularla ortaya çıktığını unutmamak lâzım.

Sorumluluk almak, gerçeklerle yüzleşmek, disiplinli hareket etmek, sınırları kabul etmek, geçmişe ait konuları tamamlamak, yeni hedefler belirlemek ve onlara ulaşmaya çalışmak gerekir. Adaletli, insan haklarına saygılı, demokrasiden toplumsal barıştan yana bir Türkiye'yi çocuklarımıza yaşatmalıyız. Ebeveyn olarak iletişimi güçlü tutmalı.

İstediği zaman bizlerin kendisini dinleyecek olduğumuzu bilmeleri çocuğumuza güven verir. Anlaşılmak isterler. Her zaman anlamak istediğimizi gösteren davranışlar sergilemeliyiz. Biyolojik ve duygusal değişikliklerin olacağı bu dönem üstüne, bir de yeni uyarıcılar eklenince, gençler için başedilmesi zor bir dönem haline geliyor. Bu geçici süreçte ne kadar destek olacağımız çok önemli.

Bebekken ilk adım attığında, yere düştü diye kızmadık. Şimdi bize öfkeleniyor diye de kızmamalı. Çünkü bu gelişimin sağlıklı bir evresi. Her evrede olduğu gibi desteğimize ihtiyaçları olacaktır.

Ebeveynler, farkındalığı yüksek bir şekilde çocuklarını yetiştirmeli. Gerçekçi olunca kişinin yüreğine dokunabiliyoruz.

Küçükken korkuyorum yanımdan gitme diyen çocuğumuz, şimdi beni yalnız bırak diyebilir. Odasında yalnız kalmak isteyebilir. Arkadaşları çok önemlidir. Alışverişe onlarla gitmek ister. Bu dönemler çocuğumuzun bize en çok ihtiyaç duyduğu ama, bize bunu açıkça söyleyemeyeceği bir dönemdir. Konuşma alanı sağlamak için beklemek aile içindeki iletişim damarlarını güçlendirir. (Ceyda Yanar Psikolog)

Çocuklar, yetişkinlerin kontrolünde olan bir dünyaya doğarlar. O dünyanın içinde öğrenir, o dünyanın kurallarına göre seçim yaparlar. Bu yüzden en özgür olduklarında bile belli sınırların içinde kaldıklarını bilirler. Bu sınırlar çocuklara hareket izni verdiği takdirde, iyi ve faydalıdır. Bir küvetin içinde kulaç atamayız.

Ancak, bir havuzun içinde kulaç atmak kolaydır. Çocuklar, nerede duracaklarını bilmeye ihtiyaç duydukları havuzları ararlar. Yürümeye başladı, tuvaletini haber verdi, okula başladı zor zamanları atlattık artık büyüdü dediğimiz anda, aslında bize en çok ihtiyaç duyacağı ama, bize açık söyleyemeyeceği dönemi başlar.

Çocukları anlamak, onlara ulaşmak, istediğimizde sakin olup ne anlattıklarını anlamaya çalışmak için, harcadığımız zaman hem uzun, hem de kısa vadede iki tarafı da kazançlı sağlar. Bir süreliğine kayıp gibi görülen durgunluk, artılarla bize geri döner.

Zorlandığı zamanlarda yanında olduğumuzu hissettirmek harikadır. Bu sayede bize olan inançları artar. Birlikte büyümeye devam ederiz.

SAYGILARIMLA

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mebruke BİCAN Arşivi

SEVGİ

28 Şubat 2024 Çarşamba 22:17