Taban fiyat kısmen olumlu karşılandı

Taban fiyat kısmen olumlu karşılandı
Toprak Mahsulleri Ofisinin 2022 hasat döneminde yapacağı buğday ile arpa alım fiyatları ve teşvik rakamları, kimi üreticiler taban fiyatının fiyatın dengeli oluğunu belirtip memnuniyetle karşılarken bazı çiftçiler ise üretimin...

Toprak Mahsulleri Ofisinin 2022 hasat döneminde yapacağı buğday ile arpa alım fiyatları ve teşvik rakamları, kimi üreticiler taban fiyatının fiyatın dengeli oluğunu belirtip memnuniyetle karşılarken bazı çiftçiler ise üretimin maliyetlerinin yüksekliğinden yakınıyor.

Buğday piyasa fiyatlarındaki yükselişe dikkat çeken Sarayönü Ziraat Odası Başkanı Engin Çelik, “Borsa fiyatları ton başına 7 bin liranın üzerinde. Üretici tüccarlara yönelebilir” uyarısında bulundu.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan açıklamada sert ekmeklik buğdayın fiyatının ton başına 6 bin 50, 1000 lira da prim olmak üzere 7 bin 50 lira Arpa için ise, 5 bin 500 lira alım ve 500 lira pirim bedeli olmak üzere toplamda 6 bin lira ödeme yapacağı açıklandı. Açıklanan fiyatlara farklı tepkiler geldi.

Bazı çiftçiler taban fiyatı dengeli bulurken kimileri de üretim maliyetlerinin yüksekliğinden yakınıyor.

Sarayönü Ziraat Odası Başkanı Engin Çelik buğday alım fiyatı ile ilgili yaptığı açıklamada; “Borsa fiyatları zaten 7 bin liranın üzerinde. Üretici tüccarlara yönelebilir. Üretici tüccarlara yöneldiği takdirde bu durum TMO depolarının boş kalması ve ekmek fiyatlarının da kontrol edilememesi anlamına gelir.

Taban fiyatın en az 7 bin liranın üzerinde olması gerektiğini belirtmiştik, hatta bu fiyatın da kurtarmayacağını arttırılması gerektiğini düşünürken, açıklanan 6 bin 500 liralık rakam üreticileri kesinlikle memnun etmemiştir.

Dünya piyasalarında ise buğdayın nakliye hariç ton fiyatı 7 bin 800 lira. Türkiye borsalarında da buğday fiyatı 7 liranın üzerinde seyrediyor.

Tüccarda fiyat 7 liranın üzerine çıkarsa, çiftçiler TMO’ya ürün satmayı tercih etmeyecek. Prim desteklerinin geç yatması da, borçla ürün yetiştirmeye çalışan üreticiyi, buğdayını TMO’ya satmaktan uzaklaştırıyor.

Buğdayın TMO’da olması piyasanın kontrolü açısından da önemli. TMO’daki buğdayın az olması ise ekmek fiyatlarını otomatik olarak arttırır ve fiyat artışı kontrol edilebilir bir düzeyde kalmaz.” Dedi.

Sarayönü’nde tarla kiralama yöntemiyle üretim yapan üreticiler bu sene bu fiyatlarla zarar edeceğini vurgulayan Çelik; “Çünkü bölgede yaşanan zirai don ve bahar yağışlarının yetersizliği ciddi oranda verimi etkiledi. Geç yetişen buğdayın rekoltesinde de düşüş var. 700 kg kadar verim beklenirken 500 kiloya kadar düştü.

Bazı üreticiler tüccardan borçlanarak üretim yapıyor. Bu durumda üretici borçlu olduğu tüccara, hasat döneminde daha düşük fiyata buğdayını satıyor. Böylece üreticinin zararı da katlanmış oluyor.

Geçen senelerde çiftçi buğdayını tüccara dahi verse prim desteği alabiliyordu. Bu sene sadece TMO’ya ve lisanslı depolara verilen ürünler prim kapsamında. TMO’ya verilen buğdayın prim hariç net ödemesi 10 gün sonra, Lisanlı depolarda ise 1 gün sonra üreticiye yatırılıyor. Ayrıca bu yıl üreticinin, TMO’ya ve lisanslı depolara, çiftçi kayıt sisteminde ektiği alanın 2 katı kadar ürün dökme şansı olacak. Devletimizin acil olarak açıkladığı rakamları yeniden revize etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu

Rakamlar bizleri memnun etti

İlçede üretim yapan çiftçilerden Ahmet Turan açıklanan rakamların oldukça iyi olduğunu ve devletin her türlü çiftçinin yanında olduğunu belirtti. Turan açıklamasında “Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu buğday taban alım fiyatı oldukça güzel. Ancak arazide ki kuraklıktan doğan şartlarda eğer dönümde ortalama 500-600 kilo ürün alınırsa, çiftçi gayet memnun olur. Dönümde ortalama masraf 350 kilo civarında. Kalan 250 kilo ise kar olarak çiftçinin cebine girecek. Ama bizim çiftçimizi memnun etmek kolay değil.

Eğer çiftçilerimiz devletin vermiş olduğu en son gübre desteğini atmış olsaydı, tarla yerine başka bir iş için kullanmamış olsaydı, oldukça karlı bir sezonu geride bırakacaktı. Ama bizim çiftçimiz ne yapıyor. Verilen destekleri hep sağda solda olmadık işlerde harcıyor. IPARD’dan destek alıyor, kredi çekiyor, hayvanlarını tüberküloz var diyerek kesime gönderiyor, parasını cebine atıyor. Devamında ise kesime gönderdiği hayvanlarının yerine yenisini eklemiyor. Kredi borcunu da nasıl olsa devlet af çıkaracak diye ödemiyor. Sonra devlet suçlu oluyor. Çiftçi önce kendine baksın ve gerçek anlamda işini yapmaya uğraşsın” ifadelerini kullandı.

“Çiftçinin mutlaka desteklenmesi şart”

Başhüyüklü çiftçilerden Osman Altıncaba hububat taban fiyatından daha önemlisinin maliyetlerin düşürülmesi olduğunu belirterek; “Mazot ve gübre çiftçinin en fazla para harcadığı tarımsal girdiler. Çiftçimiz yıllık giderlerinin büyük bir kısmını bu kalemler oluşturuyor.

Çiftçi ürün yetiştirmek için en az 7 defa tarlaya gidiyor. Bu ba büyük bir maliyet. Son yapılan zam ile mazotun litresine 30 Tl’ye dayandı. Üstelik bu zamlar çiftçinin mazotu en fazla harcadığı dönemde yapıldı. Yani hububat alım fiyatına yapılan artış mazot zammı ile fazlasıyla geri alındı. Tonu 15 bin lirayı bulan gübre fiyatları nedeniyle çoğu çiftçi yeterince gübre de atamadı. İlaç desen ha keza öyle. Zaten açıklanan hububat fiyatı şu anda piyasanın altında altında.

Diğer taraftan taban fiyatının artması un ve ekmek fiyatlarının da artması anlamına geliyor. Dolayısıyla burada devlete büyük iş düşüyor.

Çiftçinin desteklemesi ve üretimin arttırılması gerekiyor. Özellikle mazot ve gübre fiyatları mutlaka düşürülmeli. Aksi halde önümüzde zor bir dönemin ve hayat pahallılığının olduğu ortada.” diye konuştu.