Tarım ve Ekonomi Üzerine -2

Fazla azotla yetişen ve bunu özellikle potasyumla baskılayıp bitkinin büyüme enerjisini daldan yapraktan alıp taneye yeterince vermezseniz ürün kaliteniz zayıflayacak. Raf ömrü diyebileceğimiz dayanıklılığı azalacak.

Sağlıklı ve dengeli yetiştirilen güzel ürün yerine, daha çabuk çürümeye başlayan ürünlere dönmüş olacaksınız. Size başka bir maliyet daha. Çünkü alıcı bu kaliteyi görünce size 3 yerine 2 lira teklif edecek. Amaç kazanmaktı.

O yüzden bastık azotu ama rüyalarımız beklediğimiz gibi olması yerine ilaç masrafında artış, kalitede azalış, düşük fiyat teklifleriyle bize geri dönecek.

Sohbeti fazla bilgiye boğmadan söylemek gerekirse tüm besinler fazla kullanıldığında  kısa yada uzun vadede olumsuz geri dönüşümler verecek. Hepsi için değil açıkcası.

Mesela toprağınızın genetik yapısında yani ana yapısında  sıkıntı varsa  o toprağı iyileştirmesi yıllar alır ve o şartlarda düzenli olarak bazı şeyleri atmak kaçınılmazdır. Özel durumları saymayın.

Ama faydası olur zararı olmaz diyerek attığınız her gübre, her ilaç, ilave ve gereksiz maliyetin dışında toprağınıza olan ciddi bir kimyasal yüktür. Toprak o dengeyi zaman içinde korumakta zorlanır.  Yapısı değişmeye başlar.

Sağlıklı işleyişinde olumsuz değişmeler olmaya başlar. Toprakta ölür. Klasik ve çoğumuzun bildiği taban taşı konusu. O taban taşı sadece traktörle geze geze, zamanla toprağı sıkıştırmakla olmaz.

Atılan ve sulama ya da yağmurla  ile yani yıkanma etkisiyle tabana sızıp belli bir seviyede biriken gübreler de etkilidir. Ve o taban taşı bir süre sonra toprağın genetiği dediğimiz ana kısmıyla bizim üretim yaptığımız yüzey kısmı arasındaki bağlantıyı keser ya da zayıflatır.

Kendi asıl genetik yapısıyla yani toprağın ana kısmıyla, üretim yaptığımız yüzey kısmı arasındaki bağlantının kopması bir nevi komaya sokar toprağı.

Artık komaya girmiş bir insanın oksijen tüpleriyle, serumlarla yaşatılmaya çalışılması gibi bizde sürekli gübrelere, ilaçlara sarılırız. Yılı ya da sezonu kurtarırız ama uzun vadeli tarım yapma imkanımızı kendimiz yok etmeye başlarız.

Ekonomik olarak yatırım yaptığımızı sandıkça seneye, öbür seneye yani uzun vadeye  sürekli zarar yazmaya başlarız aslında. Demiştik ya daha önce, doğa sürekli dengede kalmak ister. Dengeyi bozmamaya çalışır. Ve bunun  dışında canlı cansız her şeyin bir enerji kapasitesi vardır.

İnsandan bitkiye, topraktan traktöre kadar her şeyin kendince bir enerji kapasitesi. Bırakalım şimdi işin felsefik boyutunu.

Kendimizden yola çıkalım. Hepimizin bir gücü, enerjisi kapasitesi vardır. Bunu zorlarsak yoruluruz hatta hastalanırız. Sürekli bedenen ya da zor şartlarda psikolojik olarak ağır işlerde çalışsak. Bir gün bize diyecekleri “erken yaşlanmışsın” olacaktır.

Çünkü potansiyel enerjimizi yani var olan gücümüzü, kapasitemizi gereğinden fazla kullanmışızdır.

Denge ve kapasite. Bunları zorladığımızda kazanacağımız şey aslında kayıplarımızdır. Çok para kazanmak için çok risk alan ya da aşırı çalışan ya da aşırı risk alan birinin kazandığı koca koca paraları yaşlandığında yine kocaman miktarlarda, hastanelerde doktorlarda tüketmesi gibi düşünün demek istediklerimi.

Artık devir değişti. Bilgiye ulaşmak zor değil. En kötüsü youtube da bile sayısız ve gerçekten doğru bilgi veren videolar var. Eğer okumaktan sıkılıyorsanız, vakit geçirmek için izleyeceğiniz şeylerin arasına bir iki de bu videolardan sıkıştırın mesela.

Tarım danışmanları gibi bilgi sahibi kişiler var artık. Toprak analizleri gibi teknik seviye de konular. Ve aslında önemseyin toprak analizlerini.

Sizin doktora gittiğinizde yapılan tahlillerden, çekilen filmlerden, Mr lerden farkı yoktur o analizlerin. Toprak analizini ciddiye alın.

Ekonomi derken başta kast ettiğim buydu. Kazandığımızı sanırken ya da kazanacağımızı sanırken aslında hep kaybedecek işler yapmak.

Değilse buraya tarım tekniği, tarım ekonomisi anlamında birçok formül yazıp, konuyu bilmeyen insanları hemen ikna edecek tonlarca teknik söz üretip, evet sen şunu alacaksın, şu formülle şunu satacaksın demek değil derim. Bunu danışmanlara, odalara ve işini hakkıyla yapan insanlara bırakmak gerekir.

Doğanın denge isteğini, toprağın, bitkinin kapasitesini darmadağın edersek hep kaybeden oluruz. O açığı kapatıp daha çok kazanmak istedikçe belki bu sezon belki bu yıl değil ama zaman içinde yitip giden biz oluruz.

Tarlayı tarla, bağı bahçeyi bağ bahçe gibi kullanarak işimizde başarılı olalım. Tarlanın, bağın,  bahçenin canına okuyup saksıda ki toprak gibi anlamsız bir yığına çevirmeden kazanalım.

Başarılı, sağlıklı ve sürekli olan hayırlı kazançlarınız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Saim AÇIL Arşivi