Tokgöz, “Hedef Türkiye”

Saadet Partisi Sarayönü İlçe Başkanı Ziya Tokgöz, hükümet tarafından son 17 yılda izlenen yanlış dış politikalar neticesinde Türkiye’nin hedef haline getirildiğini söyledi.

Bugün orta çıkan tabloyu merhum Necmettin Erbakan’ın yıllar önce gerekli uyarılarda bulunarak ortaya koyduğunu belirten Tokgöz, “Suriye hadiseleri ve İdlib’te yaşanan süreçle alakalı yıllardır sesimizi duyurmaya, derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu hadiseler bugünün meseleleri değil, rahmetli Erbakan Hocamız bununla alakalı uyarılarını yıllar evvel yapmıştı. Bugün Sn. Erdoğan’da dâhil herkesin ağzında Erbakan Hocamızın yıllar evvel söylediği “Suriye’den sonra hedef Türkiye’dir” sözü var. Şu hususa dikkatinizi çekmek istiyorum; Erbakan Hocamızın sözlerini söylüyorlar ama hocamızı tam olarak anlamıyorlar. Bu söz Mevcut iktidarının destek verdiği Irak ile başlayan işgallerin Suriye'ye ardından Türkiye ve İran’a kadar geleceği uyarısıdır. Sonuçta Irak ve Suriye tarumar edildi.” dedi.

Yarım asırdır Müslüman coğrafyasında kirli emelleri bulunan mihrakların planlarına dikkat çekmeye çalıştıklarını ifade eden Tokgöz, “Merhum Erbakan Hoca Suriye’den sonra hedef Türkiye’dir derken bir hususu daha vurguluyordu. O husus Siyonizm’in Türkiye ile İran’ı savaştırmak, karşı karşıya getirmek istemesidir. İran Irak savaşına bakalım. Savaş tam 8 yıl sürdü. Savaşı ne Irak kazanabildi ne İran, bu savaşın tek kazananı küresel silah tüccarları ve Siyonizm oldu. Savaşın bilançosu karşılıklı 1 milyon insanın hayatını kaybetmesi ve ekonomik olarak 150 milyar dolarlık bir zarar oldu.” şeklinde konuştu.

Tokgöz, sözlerini şöyle devam ettirdi: “Bu nedenle Suriye’deki sorunun, çatışmaların daha da büyümeden durdurulması adına Moskova görüşmesini önemli buluyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz bir şey var; Türkiye, herkesle konuşabilmeyi başarmalıdır. Lakin Bu bölgedeki sorunların kalıcı çözümü ABD ve Rusya dan değil yine bu bölgede yaşayan müslümanların bir araya gelip aklı selimle hareket etmesi sonucu mümkün olabilir. Bu minvalde yakın zaman içinde geçici bir güvenli bölge ihdasının olmazsa olmaz olduğuna da inanıyoruz.”