Tutkunu olduğu model uçaklarına gözü gibi bakıyor

Tutkunu olduğu model uçaklarına gözü gibi bakıyor
Sarayönü’nün Ladik mahallesinden uçaklara olan tutkusu nedeniyle evinin bir odasını atölyeye çeviren 73 yaşında Hasan Hüseyin Çırak, "hastalığım" dediği model uçaklarına gözü gibi bakıyor.Fakir bir ailenin çocuğu olarak...

Sarayönü’nün Ladik mahallesinden uçaklara olan tutkusu nedeniyle evinin bir odasını atölyeye çeviren 73 yaşında Hasan Hüseyin Çırak, "hastalığım" dediği model uçaklarına gözü gibi bakıyor.

Fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Çırak, maddi yetersizliklerden çocukluğunda heves ettiği her şeyi kendisi yapmaya çalıştı. El becerisinin iyi olduğunu fark eden Çırak, çocukluğundan itibaren elektronik ve mekaniğe merak saldı.

Çırak'ın gökyüzü sevdası ise her çocuk gibi uçurtmayla başladı. Ortaokul yıllarında okul bahçesinde Türk Hava Kurumu'nun lastik motorlu uçaklarından uçuran yetişkinleri gören Çırak, evdeki imkanlarıyla gördüğü şekliyle ilk uçağını yaptı.

Derslerini aksatacaksın diye kızan babasından gizli, evin bodrumunda uçaklarını yapmaya başlayan Çırak, babasının fark ederek uçaklarını kırmasıyla bir süre tutkusundan uzak kaldı.

Askerliğini yaptığı İzmir'deki Amerikan pazarında tel kontrollü bir model uçak gören Çırak'ın ilgisi tekrar canlandı.

Kasetçalar makaralarından, saat dişlilerinden kumanda, motorlu testereden uçak motoru yapan Çırak, 1987'de ilaçlama motoru kullanarak kanat açıklığı 2,5 metre, alüminyum iskeletli bir insansız hava aracı da yaptı.

Elektronik mühendisliği isteyen ancak puanı yetmediğinden ailesinin ısrarıyla ziraat mühendisi olan Hasan Hüseyin Çırak, kitap, dergi ve makalelerle kendisini elektronik ve mekanikte geliştirdiğini söyledi.

Edindiği mühendislik bilgileriyle model uçaklarını yaptığını belirten Çırak, bunun yanında patentini almadığı onlarca icat geliştirdiğini de dile getirdi.

"İlk uçağımı Almanya'dan getirdim"

Uçaklarından ayrı kalamadığını, ayrıldığında ise özlem duyduğunu ifade eden Çırak, "Bu benim için bir hastalık. Köyden Konya’ya gelince hemen uçaklarıma bir bakarım. Yani bu bizde bir tutku oldu. Bağlılığımız var." dedi.

Çırak, yakıt motorlu ve kumandalı uçağa sahip olma tutkusunun iş sahibi olduktan sonra kendisini yurt dışına kadar sürüklediğine dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Para kazanmaya başladığımız ilk zamanlar yurt dışına otobüsle bir turistik seyahat düzenliyorlardı. Yurt dışına gidip oradan uçağı alıp geleceğim diye kafama koydum. O dönem yurt dışına gitmek de kolay değil. Ayda 10 lira taksitle para biriktirdim. Bir yıl sonra sıra bana geldi. Neticede Almanya'dan ilk uçağımızı getirdik. Sonra tüm uçaklarımı kendim yaptım."

"Bende uçağı sevme hastalığı var"

Çırak, sokağa çıkma kısıtlamaları ve kış koşulları nedeniyle uçaklarını uçuramasa da bakımlarını aksatmadığını ifade etti.

Uçaklarının her birini çok sevdiğine değinen Çırak, "On yedi tane uçağım var. Her uçağın bende bir macerası var. Hepsinin bir planı var. Bunlar normal kafadan yapılan şeyler değil. Belirli bir plana göre yapılır." diye konuştu.

Yaşlanmasına rağmen tutkusunun ve heyecanının ilk günkü gibi devam ettiğini vurgulayan Çırak, şöyle devam etti:

"Bana 'şöyle bir uçak modeli var, şöyle bir özelliği var' deseler ya da bir yerde görsem, acaba bende yapsam mı diye hemen düşünmeye başlarım. Bende uçağı sevme hastalığı var. Bizim çocuklara kalsa bunları sat gitsin diyorlar. Ben de köyle bir müze yapıyım orada hatıra olarak kalsın diye düşünüyorum. Atölyemi köyde büyük bir salon gibi bir yer yapıp taşımak istiyorum. Bunlar benim evlatlarım gibi olduğu için hiç birini satmaya kıyamam."