Uğur Öztürk "kriz yok, tembellik var"

Uğur Öztürk "kriz yok, tembellik var"
Gazetemizin esnaf köşesinde bu hafta market işletmecisi Uğur Öztürk bulunuyor. İnli mahallesinde ihaleyle aldığı belediye parkı ve marketini işleten Uğur Öztürk, hayata kasap olarak başlasa da daha sonradan market sektörüne...

Gazetemizin esnaf köşesinde bu hafta market işletmecisi Uğur Öztürk bulunuyor. İnli mahallesinde ihaleyle aldığı belediye parkı ve marketini işleten Uğur Öztürk, hayata kasap olarak başlasa da daha sonradan market sektörüne yönelmiş. 1993'ten beri market sektöründe çalışan Öztürk, işlerinin iyi olduğunu anlatıyor. Ülkede kriz olmadığını, insanların tembelleştiğini ama lüks yaşantıdan da ödün vermediğini savunan Öztürk, röportajında şunları anlattı:

Asıl mesleğim kasaplık

1974 Sarayönü doğumluyum. İlkokulu Gazi ilkokulunda okudum. İlkokuldan sonra birazda Kur'an kursuna gidip hayata atıldım. 1988-1989'da kasaplık mesleğiyle tanıştık. Kasapların yanında iş buldum. Hamza Okan'ın yanına çırak olarak girdim. 2-3 sene Hamza Okan'ın yanında çalıştım. Sonra Hamza Okan dükkanı Rmazan Kiraz ve Mustafa Kiraz'a sattı. Ortak aldıkları dükkanda onların yanında çalışmaya devam ettim. İki dükkan vardı. Biri kasap biri sucuk dükkanıydı. Okan sucukları o zaman çok namlıydı. Pastırma da yapıyorduk. Hamza Okan burayı sattıktan sonra Konya'ya yer açtı. Bende tekrar burayı bırakıp onun yanına gittim. Orda çalışmaya devam ettim. O zaman Konet'in sucuk fabrikası yoktu. Konet'in sucuklarını da biz basardık. Orda usta olarak çalışıyordum. Konet fabrika açtıktan sonra beni çok istediler ama gitmedim.

İddia uğruna dükkan açtım

Hamza Okan'ın ekmeğini yiyoruz diye gitmek istemedim. 1993'te şirket batınca bende bırakıp Sarayönü geldim. Kendi çapımda ufak bir dükkan açtım. Aslında Konet'te çalışmaya devam edecektim. İşimi çok seviyordum ama bir iddia uğruna kızgınlıkla mesleğimi bıraktım mahalleye gelip dükkan açtım. İlk açtığım dükkanı 18 yıl çalıştırdım. Dükkanımı o zaman 20 liraya açmıştım. Şimdi 20 lira bir paket sigara parası. Benim dükkanın yanında eskiden Kur'an kursu olan virane binalar vardı. Belediye 2010 yılında bu viraneleri yıkıp yerine park ve dükkan yaptı. Kamelyalar, çocuk parkı yapıldı. Sonra belediye buranın işletmesi için 2012 yılında ihaleye çıktı. Yabancı biri gelip almasın diye ihaleye girip parkın işletmeciliğini ben aldım. O zamandan beri parkı işletiyorum.

Loto'nun hastası çok

Belediyenin yaptığı oyun gruplarının yanına bizde eklemeler yaptık. Elimizden geldiği kadar güzelleştirdik. Mahallenin çocuğunu burada avutuyoruz. Şükür işlerimiz de çok güzel. Bizim mahallede çocuk çok. Sabah 7'den gece 12'ye kadar buradayız. Düğüne, cenazeye bile gidemiyoruz. En yoğun saatlerimiz sabah ve akşamüstü oluyor. Bende bir de sayısal loto bayiliği var. İlçede bir tek bende var. 2003'ten beri yapıyorum. Aslında bunun bayiliğini Mega market alacaktı ama şirket oldukları için onlara vermediler. Dünür olduğumuz için bizim almamıza vesile oldular. Bütün köylerin hepsi gelip burada oynar. Cihanbeyli'nin köyünden gelen bile var. Hastası çok bu oyunun.

İşlerimiz çok güzel

Bayramda tatil yok. Hafta sonu yok. Düğün, cenaze yok. Sürekli burayı açık tutmak zorundayız. Yolumuz çok işlek. Çeşmelisebil, Kadıoğlu, Özkenten ve daha birçok köyün, Gözlü çiftliğinin yolu üzerinde olunca hem yola hem de mahalleye hizmet veriyoruz. Bizim burası beşinci aydan onuncu aya kadar çok hareketli oluyor. Çiftçisi, köylüsü, kentlisi herkes gelip geçerken uğrayıp ihtiyacını alıyor. Bizim burası çarşıdan hareketli. Ladik yolu gibi çalışıyor aynı. Akşamları aileler oturmaya geliyor. Bu park mahalleye gerçekten güzel bir hizmet oldu. Gençlerin yıkıntılarda ne yaptıkları belli değildi. Hem o sıkıntıdan kurtulduk hem de mahalleye bir heyecan geldi.

Eskiden burası da çarşıydı

Eskiden birinci çarşı merkez, ikinci çarşı bizim mahalleydi. Üç tane kahve vardı. Hasan Hüseyin Demircan, Karani Meriç ve Ramazan Küçükkara kahve işletirlerdi. Üç tane bakkal vardı. Bilal Demircan, Mehmet Bastırmacı, Hasan Hüseyin Dermican bakkal işletirlerdi. Kazım Akmaz'ın ayakkabıcı dükkanı vardı. Muharrem Boza'nın berber dükkanı vardı. Burası çok hareketliydi. Kahvelere adam sığmazdı. Çok adam vardı. Şimdi bu saydığım yerlerin hepsi kapandı gitti. Adamlarda kayboldu. Bu kadar adam nerede bilmiyorum. Eskiden millet çarşıdan buraya gelirdi. Evlenen, okul kazanan, iş arayan durmadı gitti buradan. Kimse kalmadı. Camokonun Ahmet perşembe günleri mahalleye gelir sebze tezgahı açardı. O kadar hareketliydi. Şimdi kimse kalmadı.

Çalışana ekmek çok

Veresiye bizim ilçenin bir gerçeği. Yazmasan müşteri gelmiyor. Kimi ödüyor, kimi kaçıyor. Bir şekilde olup gidiyor. Vatandaş şimdi dört dörtlük yaşıyor. Herkes modelli arabaya biniyor, ev alıyor, bir telefonu varken bir tane daha alıyor. İnsanlar yok diyor ama lüks yaşantısından da ödün vermiyor. Ekonomisi bozuk olan millet bu şekilde yaşamaz. Ben ortada kriz falan göremiyorum. Kriz yok ama tembellik çok fazla arttı. İnsanlar artık çalışmıyor. Çalışana ekmek çok. Herkes masa başı iş istiyor. Bizde un, su, şeker var ama helva yapacak adam yok. Gençler geziyim tozuyum derdinde. Ben bugünlere mücadele ederek çalışarak geldim. Kahve yolu bilmem.

Çarşıda park sorunu var

Ben bilmez miyim gezip tozmayı. 20 lira sermayeyle kurduğum işi bugünlere kadar getirdim. Burası bir çiftçi memleketi. Ben bu zamana kadar hiçbir çiftçinin şükür iyi çıktı dediğini görmedim. Borçlu olmayan çiftçinin keyfi iyi ama bankalara borçlu olan çiftçi, parası olmadığı halde daha iyi traktör almaya kalkan çiftçi ağlıyor. Bizim ilçenin bir sıkıntısı var. O da çarşıdaki park problemi. Benim bankada işim var önünde yer bulamıyorum. Markete gidiyorum önünde yer bulamıyorum. Eczaneye gidiyorum önünde yer bulamıyorum. Çarşıda arabadan bol bir şey yok. Bu çarşıdaki park sorununun çözülmesi gerekiyor. Çarşının içi perişan. Çarşıya iniyorum, mahalleye geri zor kaçıyorum.