ÜRETME GÜCÜ

İnsanoğlunun sınır tanımayan düşünme ve üretme gücü, uygun koşullar ve ortamlarla baş döndüren bir hızla gelişmiş bugünün dünyasına vazgeçilmez olanaklar sunmuştur.

Ülkemiz bu olanaklardan payına düşeni, hatta daha fazlasını almak, kalkınmakta olan diğer uluslarla rekabet etmek, uluslararası arenada yerini bulmak ve korumak gerekliliğini duymuştur.

Doğal kaynakların hiç tükenmeyeceği, gelişen teknolojinin olumsuz etkiler yaratmayacağı, ekolojik dengenin bozulmayacak zannedilerek yanılgıya da düşülmüştür. Felâketler kapımızı çalınca telâfi edilemeyecek zararlara üzülmek faydasızdır.

Yapılacak iş, ciddi çalışmalarla soruna etkili ve kalıcı çözümler getirilmelidir. Uygar insan doğaya karşı değil, doğa ile uyumlu insandır.

İNSAN Yontma Taş Devrinin sonunda üretken bir canlı olmuştur. İhtiyaçlarını dışarıdan değil, kendisi üretmeye başlamıştır. Tarımla üretken olan insan, tekerleği bulmuş, yeni av aletleri yapmış, ihtiyaçlarını gidermek için hep üretmiştir.

Her son yeni bir başlangıçtır. Kolay bir kış bizi beklemiyor. Ekonomik anlamda iyi planlamalıyız. Üretmeli çoğaltmalı ve çalışmalıyız. Kendi topraklarımızın üretimine bereketine konsantre olmalı.

Herşeyin yetiştiği ülkemizde topraklarımızın avantajını, zenginliğini, doğal olanın sağlığa pozitif etkisini halkımız sonuna kadar yaşamalı. Üretime yoğunlaşmak ve ciddi bir tarım reformu oluşturmak gerekir.

Tarımı, üretimi desteklemeli, dışarıdan bir kurtarıcı beklemektense, herkes kendinin kurtarıcısı olmalı. Toprağımıza sahip çıkmalıyız. İnsanın üretme yetiştirme isteği arttıkça toplumdaki değeri de artar.

Pisagor, İbn-i Sina, Einstein'nin (vb. ) bilime faydaları, insanları bilgilendirmeleri sonsuza kadar onların isimlerini yaşatır. Gelecek kuşaklara bırakılacak dünyanın yaşanabilir olmasının yolu, sorumluluğunu bilen, bilinçli kişiler yetiştirmekten geçer. Gençlerimizin bu konuya özenle eğilmiş olduklarını görmek, umut vericidir. Uygarlık, insanın doğayla uyum içerisinde yaşamasıdır.

Plansız endüstrileşme, sağlıksız kentleşme, verimi artırmak amacıyla kullanılan tarım ilâçları, kimyasal maddeler, hayatı ve dünyamızı tehdit eder boyutlara ulaştı. Dünya nüfusu hızla artıyor.

Kaynakların verimli kullanılması gerekir. Kirletmeden, tahrip etmeden, üretmek ve tüketmek gerekir. Yükümüzü taşıyan dünyamıza karşı ihanetin bedeli büyüktür. Tükenen kaynaklar, değişen iklimler, bozulan dengelerden endişeliyiz. Kalkınma ve rahat bir hayat herkesin hakkı.

Problemleri en aza indirmek, kişisel sorumluluklarımızın bilincinde olmalıyız. Her çaba ve ulaşılan her başarı, ulusal kıvancımızdır. Teknolojiyi hepimiz seviyoruz nimetlerinden yararlanıyoruz. Ama, beraberinde getirdiği zararları önlemede zayıf kalıyoruz. Gelecek nesillerin sağlığını da tehdit ediyor.

Ağaçlanmaya önem verilse, çarpık kentleşme önlense, evini ve kapının önünü temiz tut sözü yaşama geçirilebilse, sorunlar giderilebilse ne mutlu. Üretirken ve tüketirken israf çok fazla. Hele çöpe atılan ekmekleri gördükçe kahroluyoruz. Bunun giderilmesinin tek yolu eğitimdir.

Çocuklarımız gelişme çağlarında, yetişkinlerle birlikte hava kirliliği, trafik, gürültü, yeşil alan eksikliği ve en büyük sorunları betonlaşma ile evlerde dört duvar arasında çaresiz bir şekilde bekleyişleri üzüyor.

Bugünün emanetçileri, yarının sahipleri çocuklarımıza yeşil ormanlar, mavi denizler, temiz bir gökyüzü bırakmak temennisi ile...

Yeniden üretkenlik içinde olmamızı sağlayabilecek gücü geri kazanmak ümidiyle, bunun için gereken sorumluluğu ve disiplini sağlamamız koşuluyla...

SAYGILARIMLA...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mebruke BİCAN Arşivi

SEVGİ

28 Şubat 2024 Çarşamba 22:17