
Namık CEYHAN
ZEYTİNLİKLERİMİZİ, TOPRAĞIMIZI VE DOĞAMIZI RAHAT BIRAKIN!
Dünya ve ülke gündeminde sıcak savaş haberleri arasında çok önemli bir yasa teklifi ile karşı karşıyayız.
Yine madencilik faaliyetlerinin, altın aramanın, yeni kömür yatakları açmaya yönelik çalışmaların önünü açmaya yönelik yeni bir yasa teklifi gündemde. 19 Haziran Perşembe günü TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu gündemine gelen yeni torba yasa teklifinin kabul edilmesi halinde birçok zeytinlik alan madencilik faaliyetlerine açılacak. Teklifin yasalaşması halinde büyük bir doğa tahribatı ile karşı karşıya kalacağız.
Basında yer alan bilgilere göre;
Yasa teklifi zeytinlik alanların yanı sıra özel çevre koruma bölgeleri, Milli Parklar Yasası’na göre korunan alanlar, sulak alanlar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları doğrudan etkilenecektir. Kültür ve Tabiat alanları ile SİT alanları gibi bölgelerde yürütülecek maden ve enerji projeleriyle ilgili Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nü (MAPEG) yetkili kılıyor. Buna göre, bu alanlarda yürütülecek madencilik faaliyetlerine ruhsat verilmesi için MAPEG ilgili kurumlardan görüş isteyecek. Çevre Bakanlığı da bu kurumlardan biri olarak sadece görüş verecek. Üstelik 4 ay içinde yanıt alınamazsa, ruhsat izni verilmiş sayılacak. Muhtemelen ilgili kurumlar sessiz kalıp dolaylı olarak projeyi onaylayacaklar.
Ruhsat sahibi şirketlerin, başta çok önemli orman alanları olmak üzere bazı alanlardaki zeytinliklerde madencilik yapabilmesinin önünü açan yasa teklifi aynı zamanda ÇED süreçlerini hızlandırıyor ve şirketlerin ÇED sürecinde diğer izinleri almasına olanak tanıyor.
Teklifin yasalaşması, mevcut zeytinliklerin “enerji ihtiyacı”, “kamu yararı” ve “yeraltı zenginliklerinden yararlanma” hatta “altın arama” “ kömür yataklarını ortaya çıkarma” gerekçeleriyle kesilerek ya da taşınarak zarar görmesi anlamına geliyor. Bu haliyle de, bir istisna olmaktan çıkıp zamanla genel uygulamaya dönüşmesi tehlikesi var.
Yasa teklifi yalnızca zeytinlikleri değil; ormanları, yaban hayatı geliştirme sahalarını, sulak alanları ve özel koruma bölgelerini de etkiliyor. Teklife göre “stratejik ve kritik madenler” ile ön lisans/lisansı bulunan yenilenebilir enerji projeleri için ”acele kamulaştırma kararı” alınabilecek. Bu düzenleme hem doğanın tahribatına hem de yerel halkın geçim kaynaklarının ve yaşam alanlarının kaybına yol açabilecek. Zeytinlik alanlar termik santrallere kömür sağlamak için madenciliğe açılacak ve emsal bir nitelik taşıması nedeniyle Türkiye’deki tüm zeytinlikleri tehdit edecek.
Komisyonda görüşülen yasa teklifinin geri çekilmesi ve kutsal vatan topraklarının yok edilmemesi için Muhalefet partileri ile birlikte, TEMA Vakfından WWF-Türkiye’ye kadar ülkenin ulusal ve uluslararası çevre örgütleri bu konuda ayağa kalkmış durumda; Teklifin yasalaşması halinde uygulamaya Muğla’dan başlanacak olması nedeniyle Muğlalı yerel zeytin üreticileri, yöre halkı ve köylüler isyanlarını Meclis koridorlarına taşımış durumda; Bu sesler dinlenmeli ve çare üretilmelidir.
Bizde toprak dostu, doğa sevdalısı vatandaşlar olarak ekmeğini topraktan kazanan çiftçilerin ve yöre halkının sesine kulak verilmesini bekliyoruz. Sizlerde yüreğinizdeki vatan sevgisinin toprak sevgisinin çevre sevgisinin bir ifadesi olarak doğaya ses verin.
Hemen şimdi sadece muhalefetin değil tüm partilerden milletvekillerinize ulaşın, BU TEKLİFİN GERİ ÇEKİLMESİ İÇİN HAREKETE GEÇİN. Lütfen ülkemin güzelliklerine yazık edilmesin. Bırakın zeytinliklerimiz ve onların bulunduğu ormanlarımız, sulak alanlarımız, doğal güzelliklerimiz ve ekolojik ortamlar yaşasın.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.