Geçmişten günümüze "Sarayönü"-48

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-48
SARAYÖNÜ ÇEVRESİ HİTİT DAĞ VE SU KÜLTÜ KUTSAL MEKANLARIM. Ö. II. binyıldan itibaren Anadolu’ya geldikleri bilinen Hititler, zaman içerisinde sınırlarını genişletip Anadolu’nun bilinen ilk merkezi krallığını kurmuşlardır....

SARAYÖNÜ ÇEVRESİ HİTİT DAĞ VE SU KÜLTÜ KUTSAL MEKANLARI

M. Ö. II. binyıldan itibaren Anadolu’ya geldikleri bilinen Hititler, zaman içerisinde sınırlarını genişletip Anadolu’nun bilinen ilk merkezi krallığını kurmuşlardır. Hititler, yazılı belgelerinde Maraššantiya olarak geçen Kızılırmak’ı doğal bir sınır olarak görmüşlerdir. Bu doğrultuda Kızılırmak nehrinin yukarı kısmını içine alan bölgeye, Yukarı Ülke anlamına gelen KUR. URU. UGUTİ; aşağı kısmını içen alan bölgeye ise Aşağı Ülke anlamında KUR. URU. ŠAPLITI adını vermişlerdir.

Günümüzde Konya ili sınırları içerisinde yer alan Sarayönü, M. Ö. II. Binyılın ikinci yarısından itibaren Hitit Krallığı’nın sınırları içerisinde, KUR. URU. ŠAPLITI adı verilen Aşağı Ülke topraklarında yer almıştır. M. Ö. XIII. yy’ın ikinci yarısından sonra ise siyasi olarak Tarhuntašša’nın sınırları içinde olmuştur. Sarayönü bölgesinin bu dönemde, Tuz gölü ve çevresi kültürü ile bağlantılı olup, bu kültürün batıya doğru son temsilcisi durumunda olduğu düşünülmektedir. Sarayönü’nden sonra batıya doğru olan ilçelerden Ilgın ve Doğanhisar gibi yerleşmelerin M.Ö. II. bin yılın ikinci yarısında, Hatti Ülkesi ve Batı Anadolu siyasi oluşumlarının arasında ya da Aşağı Ülkenin en kuzeybatı bölgeleri olduğu sanılmaktadır.

Arkeolojik ve yazılı belgelerden öğrenildiği üzere Hititler çok tanrılı bir dini inanca sahip olmuşlardır. Tanrılarına karşı yerine getirmekle görevli oldukları kült işlemlerini genellikle tapınaklarda yapmışlardır. Ancak bu kült işlemleri tapınakların yanı sıra, dağlarda ve özellikle yerleşim yerlerinden uzakta, NA4ZI.KINHI.A veya NA4Huwaši taşları dikilerek oluşturulan1 kutsal yerlerde de yapılmıştır. Ayrıca temiz su kaynakları ile tarım için önemli olan akarsular da tanrı olarak kabul görmüş ve buralarda kutsal mekanlar oluşturularak ritüellerini gerçekleştirmişlerdir.

Genel Hatlarıyla Hititlerde Dağ ve Su Kültü

Eskiçağda yaşayan toplumların hemen hemen hepsi, tanrıların gökyüzünde olduklarını düşünmüşlerdir. Dağların gökyüzüne olan yakınlığı göz önüne alındığı zaman, tanrısal varlıkların dağlarda bulunabileceği, dolayısıyla dağların, tanrıların ikamet ettikleri mekanlar olabileceği belirtilmiştir. Hititlerin dağların kutsiyeti ile ilgili olan düşüncelerinin Anadolu’nun güneydoğusunda yaşayan Hurri toplumu aracılığı ile Mezopotamya kültüründen aldıkları bilinmektedir. Yazılı ve arkeolojik kaynaklardan öğrenildiği üzere Hititler de kendilerinden önceki ve çağdaşları toplumlar gibi tanrıların gökyüzünde bulunduklarını düşünmüşlerdir.

Hititler dini hayatlarında dağlara büyük bir kutsiyet atfetmişlerdir. Bu doğrultuda dağları tanrı veya tanrıların yaşadıkları kutsal mekanlar olarak kabul etmişlerdir. Yapmış oldukları siyasi antlaşmalarda dağ tanrılarını, antlaşmaların yemin bölümlerinde şahit olarak göstererek antlaşmayı tanrısal güvence altına almışlardır. Ayrıca Hitit dini inancında kral öldükten sonra tanrı olduğu ve ölen kralın ruhunun dağlarda yani yükseklerde yaşadığı da düşünülmüştür.

Eskiçağ toplumlarının birçoğunda olduğu gibi Hititlerde de su kutsal bir obje olarak görülmüştür. Bu anlamda temiz su kaynakları ve akarsuları kutsallaştırarak Mezopotamya toplumlarında olduğu gibi tanrılaştırmışlar ve önemli davalarda nehir/ırmak tanrılarının karar verebilme yetkisine sahip olduklarını düşünmüşlerdir. Bu doğrultuda bazı dini ritüeller su kaynakları ve ırmakların bulunduğu bölgede veya yakınlarında yapılmıştır. Tanrılaştırdıkları dağlarda olduğu gibi tanrı statüsünde bulunan nehir/ırmaklarda siyasi antlaşmalarda yemin tanrıları arasında gösterilmiştir. Ayrıca kutsal olarak kabul edilen temiz su kaynaklarından elde edilen suları arınma ritüellerinde de kullandıkları yazılı belgelerden öğrenilmektedir. Sarayönü çevresinde bulunan Hitit dağ ve su kültü ile ilişkili mekanlar;

Elmaağaç Tepesi, Sultandağları, Yalburt Havuzu, Kaletepe Havuzu ve Köylütolu Barajı olmuştur.

Elmaağaç Tepesi

Elmaağaç mevkii olarak bilinen yer Konya ilinin Selçuklu ilçesine bağlı Tatköy sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bölgede bulunan Elmaağaç Tepesi Kutsal Alanı, Elmaağaç Tepesi’nin 300-350 m. doğusunda yer almaktadır. Burada yapılan incelemelerde ana kayanın düzeltilerek mekanın elde edildiği, nişli ana kaya ve mimari yapıların bulunduğu belirtilmiştir. Elmaağaç Tepesi Kutsal Alanı olarak adlandırılan mekanda bulunan ana kayanın düzleştirilerek mekan elde edilmesi, bu alanın çeşitli ritüeller için kullanıldığı konusunda ipucu olabilir. Ana kaya üzerine yapılan nişlerin, ritüellerde sunu koyma veya aydınlanma araçlarını koyabilmek için hazırlandığını akla getirebilir. Bu ipuçlarından hareketle bu mekanın, Hitit dağ kültü ile ilişkili bir alan olduğu ve bu mekanın kutsal olma özelliğini sonraki dönemlerde de sürdürmüş olabileceği düşünülebilir.

Huwatnuwanda Dağı

Huwatnuwanda Dağı’nın lokalizasyonu günümüzde tam olarak yapılamamıştır. Bu dağın lokalizasyonu için Erciyes Dağı, Bozdağ, Sultan Dağları düşünceleri teklif edilmiştir. Bu dağ, II. Muwattali’nin dualarında Aşağı Ülkenin Huwatnuwanda Dağı ve Hulaia Nehri Ülkesinin tanrı-tanrıçaları ile birlikte yer almaktadır. Bu durum, Huwatnuwanda Dağı’nın Hititler tarafından kutsal bir dağ olarak görülmüş olabileceği konusunda ipucu sağlamaktadır. Bu dağ hakkında yapılan lokalizasyon önerilerinden birisi Konya ile Afyon arasında bulunan Sultan Dağları olmuştur. Bu teklif bazı araştırmacılar tarafından da kabul görmektedir.

Huwatnuwanda Dağı’nın Hitit metinlerinde tanrısal varlıklarla birlikte yer alması, bu dağın bölgenin dini hayatında önemli bir rol alabileceğini düşündürmektedir. Bu yüzden, bu dağın, Hititler tarafından kutsal bir dağ olarak görüldüğü ve bu dağda çeşitli dini ritüellerin gerçekleştirilmiş olabileceği düşünülebilir.

Hulana Irmağı

Günümüzde lokalizasyonu tam olarak yapılamayan bu ırmağın, Çarşamba Çayı, Zamantı Su, Kebirmir Suyu, Yeşilırmak, Göksu, Tarsus Irmağı olabileceği teklifleri yapılmıştır19. KUB 58.15 numaralı metinde Huwatnuwanda Dağı’ndan çıktığı bilinen Hulana Irmağı vadisine gidilerek bu ırmağın kenarında Kuššara Kralı’nın elbisesinin bir yerlere bağlanarak ritüel gerçekleştirildiği konusunda bilgiler bulunmaktadır. Huwatnuwanda Dağı için yapılan lokalizasyon önerilerinden birisi Konya’nın batısında Akşehir yakınlarında bulunan Sultandağları olmuştur. Bu eşitliği göz önünde bulundurursak, kesinliği bulunmasa da, Hulana Irmağı’nın, Sultan Dağları’ndan kaynağını alan bir akarsu olabileceği ve burasının ritüellerin gerçekleştirildiği kutsal bir alan olabileceği düşünülebilir.

Araştırma: Murat TURGUT