BAYRAM DÖNÜŞÜ

Kurban Bayramı’nı 9 günlük tatilin verdiği rahatlıkla dola doya yaşadık.

Gurbetten gelenler, izinli gelenler aileleri ve sevenleriyle buluştu.

Bayramın Anadolu da hasat sezonuna denk gelmesi nedeniyle Kurban’ı kesenler tarlaya koştu.

Tatile gidenler, çalışmaya gidenler, kurban etini paylaşanlar; işte hayat bu dedirtti.

Sohbetlerde zaman, zaman şakalar, espriler de havada uçuştu.

Üstadım" dedim, "Bayrama ne keseyim?" Önce; "Gıybeti kes, Kul hakkı yemeyi kes, Yalan söylemeyi kes, Haram yemeyi kes, Adam kayırmayı kes, İsrafı kes, Kötülükten irtibatını kes... Bunları kesmezsen, Ne kesersen beyhude gibi paylaşımlarla Sosyal medya da buna kucak açtı.

Kurban bizim inancımızda ibadettir.

Ramazan Bayramı bitişi ile birlikte kurban olacak büyükbaş ve küçükbaş hayvan temin etme telaşı başlar.

Üç kişi, beş kişi, 7 kişi bir araya gelerek kurban ortaklığı oluştururlar.

Bu ortaklıkta sevgi var, saygı var, güven var, hoşgörü var, ikram var, karşılıksız paylaşma var.

Aracısız ticaret var.

Özlenen ve istenen ne varsa hepsi var.

Kurban kesenle, kesemeyen arasında menfaatsiz iletişim var.

Gönül köprüsü var.

Ama bunu çekemeyenler de var.

Algı oluşturmaya çalışanlarda var.

Kaynaşmayı baltalamayı kendilerine görev addedenlerde var.

Ecdadımızın nasihatında ise bunlara karşı uyanık olmak ve dikkat etmekte var.

Mesaimiz başladı.

Öz güvenle çalışmak, üretmek ve insanlara faydalı olmak için inancımızın emri de var.

Muammer abi paylaşalım diye alıntı olduğunu belirtiği bir yazı göndermiş.

Tam da Kurban Bayramı’nda yaşadığımız menfaatsiz iyiliği anlatıyor.

MUTLULUK İYİLİKTEN GEÇER

Blil Gates'e: "Bu dünyada senden daha zengini var mı?" diye sorarlar..

Gates :"Evet benden daha zengini var.." der. Ona: "Peki kim bu?" diye sorarlar.

Gates: "Eğitimi tamamlayıp Microsoft şirketini kurmaya karar aşamasında bir uçuş öncesinde Newyork Havaalanı’ndaydım..

Birden gözüme gazete satıcısı ilişti...

Elindeki gazetelerinin birindeki başlık ilgilimi çekti..

Elimi cebime attım ama hiç bozuk param yoktu..

Oradan uzaklaşmak üzere ayrılıyordum ki.. genç delikanlı birden atılarak:

"beyefendi buyurun gazete benden size hediyem olsun.." dedi. Ben de ona: "elimde bozuk param yok " dedim.

O da: "Sana ben onu hediye ediyorum" dedi.

Bu olaydan 3 ay sonra yolcuğum aynı hava alanına denk geldi.. Gözüm bir gazeteye ilişti.

Elimi cebime attım ama yine de bozuk param yoktu. Aynı çocuk geldi :"gazeteyi al" dedi.

Ben de ona: "oğlum geçen gün aynı durum yaşandı. Sen bu durumla her karşılaştığında insanlara gazeteyi hediyemi ediyorsun?" dedim..

Dedi ki: "Tabi ki.. Ben verdiğimde, tüm kalbimle veriyorum. Bu beni mutlu edip rahatlatıyor...

Bil Gates diyor ki:

"Bu cümle benim aklımı o kadar kurcaladı ki daima acaba çocuk hangi mantık esasına ve hangi hissiyata göre böyle söylüyordu.."

19 yıl aradan sonra...

Ekonomik gücümün doruğuna ulaşıp, dünyanın en zengin adamı olduğumda..

Bu genç delikanlının iyiliğinin karşılığını verebilmek için onu arayıp bulmaları için bir grup oluşturdum..

Onlara falan havaalanına gidin ve bana gazete satıcı siyahi genç delikanlıyı bulun dedim.

Bir buçuk ay aradan sonra alanın birinde bekçilik yaptığını öğrendim...

Ona bir davetiye gönderip ofisimde ağırladım. Ona "beni tanıyor musun?" diye sordum.

O da: "Tabi ki sen Bil Gates sin herkes seni tanır"

Ona: "Hatırlar mısın sen ufakken gazete satıyordun bende bozuk yoktu ve sen bana gazeteyi hediye etmiştin.

Bunu neden yapmıştın?

O da: "Belli kesin bir neden yok.

Yalnız birine karşılık beklemeden bir şey verdiğim zaman mutluluk duyuyorum ve beni rahat ve huzurlu kılıyor" dedi.

Ona dedim ki:

"Sana iyiliğinin karşılığını vermek istiyorum..Dile benden ne dilersen..!"

Dedi ki: "Nasıl.."

Ona: "Sana istediğin ne ise vereceğim.."

Gülerken bana dedi ki:

"Ne istersem onu mu, bu gerçek mi?"

Ona: "Evet. Ne istersen vereceğim.."

O da: "Size teşekkür ediyorum beyefendi. Fakat hiç bir şeye ihtiyacım yok..." dedi.

Ona: "Bir şey istemen lazım senin iyiliğinin karşılığını telafi etmek istiyorum.." diye ısrar ettim...

O da: "Sayın Bil Gates her şeyi yapacak gücün var ama benim iyiliğimi telafi edemezsin.."

Ona: "Ne demek istiyorsun ve nasıl olur da telafi edemem"

O da:" Seninle benim aramızdaki fark ben sana yoksulluğumun doruğunda verdim, ama sen zenginliğinin doruğunda bana veriyorsun buda durumu telafi etmez...

Ama senin yaptığın (karşılık vermeye çalışman) bu güzellik beni çok mutlu etti..

Teşekkür ederim"

Bil Gates anlatıyor :

"İşte o sözü kendisinin benden daha zengin olduğunu hissetmeme neden oldu...

Çünkü en makbul verme çeşidi, senin ihtiyacın var iken vermen..

Çocuğun bana yaptığı da budur...

En iyi iyilik, hiç bir karşılık beklemeden yapılan iyiliktir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi