İÇE DÖNÜYORUZ

Her seçim sonrası bir itiraz gündemi oluşur.

Şimdi de farklı olan bir şey yok.

Ancak özellikle batılı ülkelerin bu itiraz gündemini fırsat bilerek, bizi yine iç gündeme hapsetmeye çalıştıklarını her halde fark ediyorsunuzdur.

İsrail, Filistin’i kan gölüne çevirdi batıdan ses yok.

Ama bizi, içeri hapsetmek için her kanaldan ses çıkartmaya başladılar.

Seçilenlere, geçersiz sayılan oylara yapılan itiraza, hiçbir sözümüz olamaz.

Demokrasi neyi gerektiriyorsa, hukuk neyi emrediyorsa o olacaktır. Olmalıdır.

Hangi siyasi partiden olursa olsun seçilenlere düşmanca yazılar yazmak, olmayacak işleri ‘hadi yap’ demek huzuru bozmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Bu düşünceler, işbirlikçilerin değirmenine de su taşıyacaktır.

Biz içeri dönersek Suriye yeniden kan gölüne dönecek, PKK katliamlarına kaldığı yerden devam edecektir.

Bütün bunları hikaye mi zannediyorsunuz?

Tarihte acı gerçeğini yaşadık.

İsterseniz o günlerin gazisi Parti Pehlivan’ın anlattıklarından 24 Mayıs 1919 da sadece Akhisar çevresinde yaşananlara bir göz atalım.

Şafak Vakti Albay Bekir Sami Bey ile beraberindeki Albay Kazım Özalp ve Yüzbaşı Selahattin beyler Bandırma’dan gelerek Akhisar istasyonunda trenden inerler. Orada Vasıf Çınar beyle de buluşarak istasyonu şehir merkezine bağlayan ağaçlı yol üzerinde ilerlemeye başlarken, Bekir Sami bey köstekli saatini çıkararak “Ezan vaktidir ama ezan sesi yoktur” diye seslenir.

Ezanlar neden sustu diye birbirlerine sorarken, her taraftan birden sabah çanları patlar.

Biraz yürürler her taraf Yunan bayrakları ile donatılmış, sokak başları da zafer taklarıyla süslenmiştir. Sabah, sabah,”Zito Venizelos” naraları da eksik değildir.

Gördükleri bu olaylar karşısında komutanların gözleri yaşarır, derin üzüntülerle geri dönerler. Sonra, telgraf merkezine gelirler. Telgraf merkezinde makine başına geçerek durumu öğrenirler.

Düşman Manisa’yı sarmış. Akhisar’a bir saat mesafededir. Ama Manisa henüz işgal edilmemiştir. Öyleyse Akhisar da şimdiden nedir bu çanlar, bayraklar, ‘Zito Venizelos’ naraları?

Albay Bekir Sami bey Bergama, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Aydın, Ödemiş gibi merkezlere talimatlar geçer. Manisa ile de muhabere kurar. Lakin oradaki silahları kurtarmakta geç kalınmıştır.

25 Mayıs 1919 Manisa işgal edilir.

26 Mayıs’ta Albay Kazıl Özalp durumu umutsuz görerek İstanbul’a döner. Bu kez Bekir Sami bey ve arkadaşları Akhisar da daha yalnızdırlar.

Kentin ileri gelenleri yanlarına yaklaşamazlar. Otelden atılırlar, başkaları da kabul etmez...

25 Mayıs ta Milli Mücadeleye katılma kararı alan Çerkez Ethem ve arkadaşları yıldırım hızıyla 26 Mayıs akşamı 15 atlıyla Akhisar a yetişmiştir.

Yunan bayraklarını asan birkaç kişiyi bulurlar ve evlerinin önünde vururlar.

Kaymakam ve memurlara kendi elleriyle zafer taklarını yıktırır. Az sonra Yunan bayrakları bütün sokaklardan yok olmuştur.

Çerkez Ethem Bekir Sami beyi ve arkadaşlarını Akhisar’dan ayrılmak üzere ilk treni beklerken bulur. Bir birlerine hal hatır sorarken otelci gelir. Korkudan mosmor olmuş vaziyetteki otelci, “Bir yanlışlık olmuş”, falan diyerek onları otele geri davet eder.

27 Mayıs günü Bekir Sami bey, Yüzbaşı Selahattin ve Yüzbaşı Rasim beyler yanlarına yedi er alarak Salihli ye geçerler.

Yunan ordusu Manisa’yı işgal ettikten sonra hemen Manisa’nın ilçelerine doğru yayılmış Akhisar’a 9 km mesafedeki Kayışlar Köyü’ne kadar gelmiş ve bir son hudut karakolu kurarak konuşlanmıştır.

Halit Paşa Manisa’nın yerlisi olan Karaosmanoğlu soyundan gelmektedir ve Manisa’yı çok iyi bilmektedir. Akhisar da 30 bin kişi Türk ve 5 bin kadar Rum vardır.

Rumların az olmasını işgal ihtimaline karşı bir umut sayarak, Salihli cephesine koşarlar.

Bu kahramanlar Salihli cephesinde savaşırken Akhisarlı Rumların yanında eşraftan bir temsil heyeti ile kalabalık bir grup Kayışlar Köyü Yunan karakoluna giderek Yunan komutanına iyi niyetlerine ve davetlerini bildirirler.

Karakol komutanı İstanbul- Pendik köyü Rumlarındandır. Türkçe konuşur.

“Bana beyaz bir at bulun Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’ a girdiği gibi olsun.” Beyaz bir at bulunur. Yunan Karakol komutanı 5 Haziran 1919 günü yanında yalnız 120 asker olduğu halde kilise çanlarının durmadan çaldığı bir ortamda ilerleyerek hükümet konağına çıkar ve göndere Yunan bayrağı çekilir.

Bu gelişme üzerine bazı Akhisarlılar korkudan Sındırgı köyüne sığınırlar. Rum halkı ise bayramlardaki gibi yeni elbiselerini giyerek sokaklara dökülmüş, hemen hepsi içkili olarak naralar atmakta, laternalar çalmaktadır.

Kiliseler faal, minareler ıssız Rum halkı çılgınlıklar içinde, Türkler pusmuş bir haldedir.

Şimdi anladınız mı, niye içe dönmeyelim telaşımızı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi