BİRİ GÜLERKEN, DİGERLERİ ÜZÜLÜYOR

Bir yılı da geride bırakmak üzereyiz.

Kasımın ikinci haftasına girdik.

Allah ömür verirse Aralık tamam.

Bir gerçek var.

Hepimiz; günler, haftalar, aylar, yıllar ne çabuk geçiyor diye hayıflanıyoruz.

Güngörmüş büyüklerimizle sohbetlerde “Günlerin de, paranın da bereketi kalmadı” konusu hep konuşuluyor.

Başta akaryakıt ürünleri olmak üzere gıda ile mal ve hizmetlere gelen zamları eleştiriyor, emekliler ile çalışanların maaşlarına yeni yılla birlikte gelecek zamlar tartışılıyor.

Asgari ücret dahil çalışanların maaşlarına her yıl zam geliyor.

Ben asgari ücreti ve asgari ücretten ödenen sosyal güvenlik ödemesi sonucu emekli olanların durumlarını biraz açıklayım.

Kamu kurumlarında asgari ücret ödemesi sınırlı bir zaman diliminde olur. Kadro tahsisi ile bu süre sona erer ve maaş farkı da önemli oranda artar.

Özel sektörde çok önemli personelin dışında çok uzun yıllarda çalışsan asgari ücret dışında maaşın olmaz.

Hatta tazminat hakkı olmasın diye de her yıl sonunda yeni sözleşme yapanları duyarsınız.

Eşi ve çocukları dahil lüks otomobillerini yenilemede, pahalı tatillerle dolu yaşamlarından taviz vermeyen patron beyefendilerin çalışanlarına kamu gibi değer verdiklerini duyan olmamıştır.

Bu ölçülere uymayanlarda var mıdır?

Evet vardır.

Kurbanını alan, Ramazan Bayramı’nda ikramiye veren, maaşını her yıl zamlı verenlerin sayısı da az değil.

Konumuzu taşırmayım.

Yeni yıl zamları konuşuluyor dedim ya.

Asgari ücretle ödenen sosyal güvenlik primleri ile emekli olan vatandaşla, kamuda aldığı yüksek ücrete göre ödenen primle emekli olanların maaşları çok farklı.

Ne oluyor?

Sektöründe çalışırken az maaş alan vatandaş, aynı işi yapmasına rağmen hatta daha rahat olmasına rağmen kamu sayesinde yüksek maaş alanla emekli olunca da aradaki farkı kapatamıyor.

Yüzde oranlı gelen zam.

Yüksek maaş alana yüksek oranda, az maaş alana da düşük oranda yansıyor.

Cebe girende adaletsizlik oluyor.

Bunların sayısı da az değil.

Hayat pahalı diyenler, cebinde adaletsizliği yaşayanlar.

Gelen zamlar bu insanların derdine derman olmuyor. Ama devletin kasasından çıkan öyle büyük bir rakam oluyor ki; insanın “İnsaf” diyesi geliyor.

Rakamı büyütenler; çalışırken de, emekli olunca da kamu veya patronluğu sayesinde yüksek maaş alanlar.

Dengesizlik var.

Aynı şartlarda yaşıyorsun. Tüketim harcamaların değişmiyor. Ama dengesizlik gelirde uçurum oluşturuyor.

Çalışırken de, emekli olunca da karnını doyurmaktan başka çaresi olmayanlara yüzdelik zamlar derman olmuyor.

Biri gülerken, diğerleri hep üzülüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi