TARİHİN DERİNLİKLERİ

Ağustos ve Eylül ayı bizi tarihin derinliklerine götürür.

Öyle götürür ki; Milli Mücadele döneminde yaşananları dinledikçe hepimizi hüzünlendirir.

Vatanı düşmandan kurtarmak için ayaklarındaki çarıkla, üzerlerindeki çarşafla yaşadıkları o günleri okudukça ciğerimiz yanıyor.

Düşmanın denize dökülürken bıraktıkları torunları da şimdi yeniden fırsat kolluyor.

Çarşafa camiye saldırıyorlar.

Zemin yokluyorlar.

Mehmet Özdayı hocam paylaşmış.

Mohaç Meydan Muharebesi'nde cephe hattı yaklaşık 900 metre idi. Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan cephe hattının 100 km lik genişliği bize ne anlatır, özetleyeyim:

  1. Emperyalist şımarıklık
  2. Yunan kibri
  3. Yunanın arkasında büyük emperyalist güçler
  4. Türk kurmay zekası için harika bir fırsatı gösterir!
  5. yılın da Sakarya Meydan Muharebesi; Nerede olmuştu?

Ne kadar geniş alanda oldu?

Ankara’nın 60-80 km. Güneybatısında, Polatlı ve Haymana ilçelerinde kabaca; 100 km genişliğinde; 30 km derinliğinde bir sahada cereyan etti.

Bu paylaşıma İbrahim Altay hocam da şöyle bir katkıda bulunuyor.

“Büyük taarruz öncesi köylere duyuru yapmışlar. Sarayönü ilçesinden Polatlı ya mühimmat taşınacak, arabası olanlar verilen günde o ilçeye gelsinler diye. Köylerde genç ve iş yapacak adam yok, hepsi ya cephede savaşta, ya da şehit olmuş. Köyün yaşlılarının yanına çocuk olan babamı da ailenin kağnısı ile mühimmat taşımaya göndermişler. Babası, benim de dedem şehit olmuş zaten.

Bu ülke hangi şartları yaşadı.

Hangi badirelerden sonra bu hale geldi. Bunlar nesillere icap şekli ile aktarılmalı..

Sultan Beyazıd Han arifler meclisine girmeyi murad etmiş. Kapıyı tıklamış. İçeriden ağzına kadar su dolu bir bardak göndermişler.

Anlamış ki mecliste yer yok.

Bahçeden bir gül yaprağını bardaktaki suyun üstüne bırakıp göndermiş.

Birazdan kapı açılmış.

İnsana saygının merkezi benim ecdadım.

Şimdi yeni, yeni hainlikler ortaya çıkmaya başladı.

Diyanete saldıranlar, camiye ve imama hakaret edenler gündemi meşgul etmeye başladı.

Bilende, bilmeyen de bunların paylaşımını yaparak değirmenlerine su taşıyorlar.

Hainlerin derdi kendilerini anlatmak.

Hainliklerine taraftar toplamak.

Dikkatli olmak lazım.

Hem de her zamankinden daha çok.

Güzel bir ilçemizde yapılan düşmandan kurtuluş törenindeki çapsız bir hareketi gördünüz.

Düşmanın Milli Mücadele yıllarında Müslüman Türk kadınına yapamadıklarını devşirmelerine yaptırıyorlar.

Ama bizde kadının değerini ve anne olduğunu unutuyorlar.

Bizim anneye verdiğimiz değeri ve saygıyı hayal edemiyorlar.

Kinlerinden duyuları kapanmış.

Şu elinde iki tane elması olan çocuğun hikayesi bile onlara ders vermemiş.

Hani annesi çocuğa: elmalarından bir tanesini bana verir misin?  deyince çocuk elindeki elmaların önce birini, sonra diğerini ısırıp ikisinin de tadına baktıktan sonra ısırdığı elmalardan birini annesine uzatarak “Al anne! bu daha tatlı” demiş ya;

Unutmuşlar her halde tecavüzü hayal ettikleri Müslüman Türk kadının çarşaflarını mühimmatların üzerine örterek düşmanı denize döktüğünü.

Biz sizi tanıyoruz.

Ama reklamınızı yapmak istemiyoruz.

Lütfen sizlerde sosyal medya paylaşımlarınızda din ve devlet düşmanlarının reklamını yapmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi