“Ateizmi Tepelemek” (2)

Değerli Dostlar,

Geçen hafta başladığım “Ateizm” konulu yazım ile ilgili bazı okurlarım “yazınız güzel ve etkili, fakat bir İslam beldesi olan ülkemize ve çemberi biraz daraltırsak bir evliyalar şehri olan Konya’mız ile pek uyuşmadı…” mealinde mesajlar aldım.

Değerli okurlarım,

Bu fikrinize karşılık birkaç rakam vermek ve akabinde, “ateizmi Tepelemek” başlıklı seri yazımı tamamlamak istiyorum.

Türkiye’de 2021-2022 yılları arasında kısaca TİDAolarak bilinen “Türkiye İnanç ve Dindarlık Araştırması”, IIIT ( International Institute of Islamic Thought ) ve Mahya tarafından saha çalışmaları ile yapılmış ve kapsamlı bir rapor haline getirilmiştir.

Bu kapsamlı raporda kısmen”sekülerizm”ve kısmen “dinin reddi ve inkarı” konusunda yaş guruplarına göre yapılan çalışmada, 65 yaş üzerinde %13, 45-64 yaş arasında %19, 35-44 yaş arasında %22, 25-34 yaş arasında %27 ve 18-24 yaş arasında %34 oranında “inançsız ve inançsızlığa yakın” olduğu tespit edilmiştir. Özellikle ortaöğretim seviyesindeki öğrencileri dikkatli şekilde gözlemlemenizi ve yukarıdaki oranlar ile karşılaştırmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Ülkemiz ve özellikle gençlerimiz “ATEİZM” ve özellikle “DEİZM” eşiğinin başındadır. Kötü olan “farkında olmamak” tır. Hayat elbette herkesin kendisine aittir. Fakat asla istedikleri şekilde hareket etme özgürlüklerinin olmadığına ne şekilde olursa olsun inandırılmaları gerekir.

Niyetim, kendimi kandırmaya çalışmak ve daha da kötüsü okurlarımı yanıltmak asla ve asla değildir. Yazdıklarım beni ve sizleri rahatsız edebilir. Canımızı yakabilir. Hoşnut olmayabilirsiniz. Lakin şunun bilinmesi gerekir ki “Sahte bir memnuniyet verecek olan YALAN yerine, ıstırap veren ve mutlak surette tedavi edilmesi gereken GERÇEK, daima tercih edilmelidir.”

Doğru yolda olduğumu ve gençlerin bir nebze bile olsa geçmekte oldukları yanlış eşikten geri döneceklerine olan inancımdan dolayı, yazıma devam ediyorum.

……………………………………………….

Değerli Gençler,

“Beyin” denilen organımızın nasıl çalıştığı halen tam olarak bilinmemektedir. Yaklaşık yüz milyar nörondan oluşan bu muazzam yapının yaklaşık % 80’i su dan ibarettir. Bilgisayar terimleri ile anlatmaya çalışırsak 10 Terabaytlık bir Hard Diske eşit bir potansiyele sahiptir. Bu ise milyonlarca sayfalık bir kitabı kaydedecek bir büyüklüktür. Bazı bilim adamlarına göre beynimizin %3lik bir kısmını kullanmaktayız. Geride kalan % 97lik kısmın çok az bir bölümü potansiyel bellek olarak kullanılmakta ve büyük kısmı kullanılmamaktadır.

Şimdi “Sayın yazar, bu konuya nereden girdin ?” diyebilirsiniz.

Dostlar,

Öyle düşünüyorum ki ,“ateist”lerin en büyük tezlerinin en önemlisi “bütün kainatı yarattığı iddia edilen Allah’ı kimi yarattığı (!)” konusudur.

İnancımıza göre Allah (CC) “ezeli” ve “ebedi”dir. Yukarıda kısaca bilgi vermeye çalıştığımız “Beyin” öylesine bir “Limit / sınır / kapasite” ile yaratılmıştır ki, cevabı var olan sorulara cevap vermeye kapasitemiz yetmemektedir. İşte yaratılışımızın esası ve temeli burada başlamaktadır. Okumak, tefekkür etmek ve haddimizi bilmek gerekir.

Yunus EMRE ne demişti?

“İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsin,

Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne

Kişi Hak'kı bilmektir,

Çün okudun, bilmezsin,

Ha bir kuru emektir.”

Değerli Dostlar,

Rabbimizin beynimize koymuş olduğu limit, sınır ve kapasiteye birörnek vererek konuyu kapatmak istiyorum.

Genellikle her esnafın veya memurun masasında bulunan bir hesap makinesi düşünün. Bazı hesap makinelerinde iki tane on haneli bir rakamın çarpımını yapmak isteriz ve ekranda “E” ve ya “Error” yazdığını görürüz. Hesap makinesi bize bu çarpımın sonucunu vermez. O zaman “böyle bir sonuç yoktur.” Diyebilir miyiz? Elbette ki diyemeyiz. Çünkü sonsuza dek bütün rakamların çarpımının bir sonucu mutlaka vardır. Fakat önümüzdeki hesap makinesini yapan fabrika, hesap makinesinin işlemcisine bir limit ve kapasite koymuştur.

Hülasa, her sınır ve kapasite dizayn ve üretime bağlıdır. Tıpkı insanın yaratılışında, bilmemesi gereken ve GİZLİ olanlara konulmuş olan SINIR gibi…

“Göklerin ve yerin gizlisi (gaybı) yalnız Allah’a aittir. Her iş O’na döndürülür. Öyleyse O’na kulluk et ve O’na güvenip dayan! Rabbin yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.” Hûd / 123

Allah’a emanet olunuz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kazım TORLAK Arşivi