YAYCI PAŞANIN UYARISI

Önce İsrail ve Mısır ile anlaşmalar. Sonra Fransa ile askeri uçak alım anlaşmaları. Ardından ABD ile karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması.

Kim yapıyor bunu?

Yunanistan.

Kime karşı?

Hepimiz aklımızı başımıza alalım. Sadece Türkiye ye karşı.

Yani bize karşı.

Hep yazıyorum.

Dikkatli olalım.

İçerde küçük işlerle biz, birbirimizi üzerken Yunanistan çok fazla silahlanıyor.

Anlaşmalar yapıyor.

Yenilenen Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması'nın ardından yapılan açıklamasında ABD’li Blinken, "Bu yenileme, anlaşmanın süresiz olarak yürürlükte kalmasını sağlayacak ve ABD güçlerinin Yunanistan'daki mevcut üslerin dışında ek olarak başka üslerde de eğitim ve faaliyet göstermesine olanak tanıyacak. Bugün savunma iş birliğimizi daha da güçlendiriyoruz." ifadesini kullanmıştı.

Şimdilik mesaj veriyorlar. Sıkışınca da NATO da müttefikiz diye güya oyalama yapıyorlar.

Şimdi Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı Paşa dan uyarı geldi.

Biz millet olarak karşı tarafın saldırmasıyla harekete geçeriz ya; onun için uyarıların çok faydası olacağını sanmıyorum.

Ama yine de hep yazıyorum.

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, Yunanistan'ın Türkiye'nin zayıf bir anında saldırıya geçebileceği konusunda uyarılarda bulundu ve devletimizin ve milletimizin güvenliğini sağlamamız için bölgeden gelen tahrikler ve kışkırtmalar nedeniyle S-400 hava savunma sistemlerinin bir an önce aktive edilmesi gerektiğini belirtti.

Yaycı paşanın uyarısına bir kulak verelim.

Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de sık sık Türkiye ile gerilim yaşayan Yunanistan, bir yandan da envanterdeki uçak, füze ve mühimmat sayısını artırmaya devam ediyor. ABD ve Fransa ile yapılan anlaşmalarla elini güçlendirmek isteyen Yunanistan, Türkiye'nin zayıf bir anında saldırıya geçeceği konusunda çok dikkatli ve uyanık olmalıyız

Bölgeden son dönemde tırmanan tahrik ve kışkırtmalar nedeniyle S-400 hava savunma sistemlerinin bir an önce aktive edilmesi gerekir.

Kimseyle müzakere etmeden S-400'leri aktive etmemiz elzem hale gelmiştir. Bunları aktive ederek, devletimizin ve milletimizin güvenliğini sağlamamız lazımdır. S-400 sistemi bir taarruz sistemi değildir, bir saldırı silahı değildir.

Bu sistem bir savunma silahıdır.

Sizin ülkenize bir uçak girerse işte o zaman onu düşürmek için devreye girer bu sistem. Yoksa siz S-400 sistemiyle Yunanistan'ı bombalayamazsınız. S-400 sistemiyle Şam'ı bombalayamazsınız, öyle bir şey yok. Bu yerden havaya atılan, adı üstünde hava savunma sistemi, hava taarruz sistemi değil. Ama Yunanistan'ın aldıklarının hepsi taarruz sistemi. Kime karşı? İtalya'ya karşı mı? Arnavutluk'a karşı mı? Makedonya'ya karşı mı? Bulgaristan'a karşı mı?

Kime karşı?

Türkiye'ye karşı.

 

"YUNANİSTAN VE FRANSA, NATO'NUN DİBİNİ OYUYOR"

Bir de önemli bir konu var. Fransa ile Yunanistan arasındaki bu savunma işbirliği anlaşması. Olay çok büyük.

Fransa, Yunanistan ve Türkiye, NATO üyesi mi?

NATO üyesi.

Peki Fransa ile Yunanistan arasında imzalanan 'Bana yapılan saldırı sana yapılan saldırıdır' şeklindeki anlaşma NATO'nun içerisinde zaten yok mu?

Var, 5. maddesi.

O zaman neden yapıyorsun?

Türkiye'yi hedef alıyorsan NATO ittifakı içinde bir başka NATO ülkesini hedef alan iki ülke var demektir.

Bu ne demektir?

NATO'nun ruhunu, birlik bütünlüğünü, müttefiklik bağlılığını temelden sarsıyor demektir Yunanistan ile Fransa kendi arasında NATO'nun dibini oyuyorlar demektir.

Onun için Türkiye'nin bunun NATO'daki birlik ve bütünlüğe aykırı olduğunu dillendirmesi gerekir. Ve açıklıkla da şunu istemesi gerekir; siz iki NATO ülkesi olarak, kendinizi bu anlaşmayı neden imzalamak zorunda hissediyorsunuz?

Ve NATO'da bu çatlağın ortaya konulması lazım. Üstü örtülmemesi lazım."

Yunanistan'ın büyük "Megali idea"ları bulunuyor.

Büyük Yunanistan'ı kurma idealine sahipler.

Bu nasıl mı?

Birinci olarak bütün adaları Yunanistan'a bağlamak istiyorlar. Zaten 1913’ten itibaren büyük oranda gerçekleşti mi bu?

Gerçekleşti.

Peki ikincisi ne? Batı Anadolu'nun Yunanistan'a bağlanması. Bunu da 1919'dan 1922 ye kadar denediler mi?

Denediler.

En sonunda Atatürk bunları denize döktü mü?

Döktü.

Ordular telef oldu mu?

Oldu.

Ama buna rağmen adaları aldılar topraklarını genişlettiler. Üçüncüsü, Kıbrıs adasının Yunanistan'a bağlanması. Peki 1950'den 1963'e, 1974'e kadar bunu başarmayı denediler ama başaramadılar.

Yunan Dışişleri Bakanıyla Rum Dışişleri Bakanı beraber toplantı yapıp 'Bizim amacımız Kıbrıs Helenizmi' dediler.

Yani bu ne demek?

Kıbrıs'ın Yunanlaştırılması demektir. Bundan vazgeçiyorlar mı?

Geçmiyorlar.

İstanbul'un ele geçirilmesi ve Vatikan türü bir Patrikhane yapılması. Bu günbegün oluyor zaten. O zaman Yunanistan'ın 'Megali idea'larından vazgeçtiğini söylemek mümkün mü? Değil.

Peki en son çok bariz bir örneğini verelim.

Olympiakos Futbol Kulübü Başkanı ne dedi? İstanbul'u kendi şehirleri olarak ifade ettiler. Bir futbol kulübü başkanının aklında bile 'Megali idea' var.

Millet olarak bunu çok iyi bilmemiz gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi