ANTİK EPİGRAFİK MALZEMELER IŞIĞINDA SARAYÖNÜ ÇEVRESİNİN SOSYO KÜLTÜREL DURUMU -1

ANTİK EPİGRAFİK MALZEMELER IŞIĞINDA SARAYÖNÜ ÇEVRESİNİN SOSYO KÜLTÜREL DURUMU -1
Sarayönü ve çevresi Kalkolitik Çağ’dan günümüze kadar kesintisiz iskan edilmiştir.

Bölgede bulunan Zengi Höyük, Konar Höyük, Akdoğan Höyük, İbrahim Dede Höyüğü, Karatepe Höyüğü, Pazar Höyük, Başhöyük Höyüğü, Gamel Höyük, İrmelik Höyük, Dede (Dedenin) Höyük, Ladik Höyük, Ertuğrul Höyük, Çeşmelisebil Höyük, Kuyulusebil Höyük ve Kurşunlu Kale gibi yerleşimler bu iskanı kanıtlamaktadırlar.

Bu yerleşimlere ek olarak Antik Dönem’in önemli kentlerinden Laodikea Combusta’nın Sarayönü’nde bulunması da bölgenin tarihinin aydınlatılmasına önemli faydalar sağlamaktadır.

Doğu Phrygia’da yer alan Laodikeia, Strabon’un Artemidorus’a dayandırdığı Ephesus’tan başlayıp doğuya giden ana ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır ve Lykaonia’dan önce gelmektedir.

Bu özelliğinden dolayı Ladik Roma ve Bizans Dönemlerinde çok önemli bir kent olmuş ve buradan günümüze bir çok Grekçe ve Latince yazıt kalmıştır. Bu yazıtları; Adak Yazıtları, Şeref Yazıtları ve Mezar Yazıtları gibi ana gruplara ayırabiliriz.

Yazıtlarda geçen kişi adları, dini terimler, tanrı-tanrıça adları, imparator adları, görev, unvan ve statüler de Sarayönü’nün Antik Dönem’deki sosyal ve kültürel durumuna ışık tutmaktadır.

Bu çalışmada daha çok MAMA I (Monumenta Asiae Minoris Antiqua), MAMA VII’de ve diğer çalışmalarda yayınlanmış epigrafik malzemelerde geçen adlar ve terimler incelenerek Sarayönü ve çevresinin Antik Dönem’deki sosyokültürel zenginliği anlatılmaya çalışılmıştır.

Eskiçağ’da Doğu Phrygia sınırları içinde yer alan Sarayönü tarih boyunca daima önemli kültürlere ev sahipliği yapmış bir ilçemizdir. Bunun en güzel kanıtı bölgede bulunan höyüklerdir.

Sarayönü ve çevresinin kesintisiz bir biçimde iskân edilmesinde ilçenin stratejik konumu, yer altı kaynaklarının bolluğu ve verimli topraklara sahip olması önemli paylara sahiptir.

Seleukos Hanedanlarından Seleukos Nikator tarafından kurulduğu bilinen beş tane Laodikeia şehrinden birisi olan Laodikeia Kombusta veya Laodikeia Katakekaumene’nin ilçeye bağlı bir yerleşme olması ve bu antik kentin önemini çağlar boyu koruması Sarayönü tarihini aydınlatmada çok faydalı olmuştur.

Laodikeia’yı Ladik’e ilk yerleştirenler Leake ve Hamilton’dur. Eskiçağ’da Laodikeia Kombusta’ya bağlı olan tüm Sarayönü çevresinde çok sayıda azad edilmiş veya edilmemiş köle adının yazıtlarda bulunması burada imparatorluğa bağlı mülklerin ve maden işletmelerinin bulunduğunu göstermektedir.

Bu imparatorluk görevlilerinin varlığı buradaki arazinin ve madenlerin bir zamanlar Anne Zizimene’ye ait olduklarını, daha sonra Roma hâkimiyeti ile bu mülklerin İmparatorluğa geçtiğini ve bunların işletmesinden bu görevlilerin sorumlu olduğunu göstermektedir.

Anne Zizimene’ye ait olan toprakların Romalılara geçmesi hadisesi, Galatya Kralı Amyntas’ın ölümünden sonra Men Askaenos’un topraklarının ve rahiplik kurumunun buraya gönderilen görevliler tarafından ortadan kaldırılması olayı ile de benzerlik göstermektedir.

Laodikeia’daki tapınak arazilerinin İmparatorluk görevlilerinin kontrolüne geçmesi bu çevrede ekonomik anlamda bazı dalgalanmaları da beraberinde getirmiştir.

Çünkü önceden tapınağa ait olan bu arazilerin ve madenlerin geliri bölgede kalmaktaydı. Sonradan meydana gelen tapınak arazilerinin el değiştirmesi hadisesinde ise bu gelirler tamamen Roma’ya gönderilmeye başlanmıştır.

Bu gelişme yöre insanının ekonomik olarak kötüye gitmesine sebebiyet vermiştir. Bu yüzden Sarayönü ve çevresinde Tiberius’tan sonra gelen dönemde yazıtlarda bir azalma olmuştur.

İnsanların refah seviyelerindeki bu düşüş asla Laodikeia’nın önemini yitirdiği şeklinde algılanmamalıdır.

Daha sonraki dönemlerde Laodikeia arazilerini ve madenlerini tekrar elde edince insanların gelir seviyesi arttı ve sıradan insanlar bile yazıt diktirmeye başladılar.

Sarayönü ve ona bağlı olan tüm yerleşimlerdeki eski eser bolluğu bu bölgenin Eskiçağda ne kadar önemli bir yer olduğunu en iyi şekilde göstermektedir.

Eski eser bolluğunun yanı sıra epigrafik malzemeler bu çevredeki medeniyet hakkında daha detaylı bilgiler de sunmaktadır.

İşte bu yüzden bu çalışmada bölgede bulunmuş epigrafik malzemelerde geçen tanrı, tanrıça ve kişi adları incelenmiş, bunlara ek olarak da bazı unvan ve meslekler de değerlendirilerek Sarayönü ve çevresinde yaşamış insanların nasıl bir sosyal ortamda bulundukları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.