Ladikli Ahmet Ağa ile ilgili kültürel çeşitlenme (1)

Ladikli Ahmet Ağa ile ilgili kültürel çeşitlenme (1)
Milletleri kuşatan, onların yaşam biçimlerinde üstlendikleri rollerle zenginleşen adet, gelenek ve görenekler, zaman içerisinde çeşitlilik kazanarak zenginleşir ve geleceğe taşınırlar.

Burada insan hayatını bütünüyle kuşatan, yani kültürel, ekonomik, dini vb. hususlarla örülmüş ve zenginleşmiş uygulamalar zamanla farklı görünse de aslında görünen, zamanın bünyesine kattığı zenginliklerdir.

Anadolu’da anma, hatırlama, yad etme, vefa gösterme, ruhunu şad etme, hafızalarda yaşamasına katkıda bulunma, unutulmasını önleme, vb. sebeplerle icra edilen insana yönelik bazı törenler geçmişten günümüze düzenlenerek varlığını korumuştur.

Toplum hayatına renk katan, aslında Türk eğlence kültürü içerisinde ele alınan bu törenler, ritüelden gerçeğe ve günümüze uzanan çizgide dini ve kutsal yönünü hiçbir zaman kaybetmemiştir.

Burada, daha çok yaşamış ‘büyüğü’ anma ön planda tutulurken, onun aziz hatırasına saygı duyma görünen yüzüyle kendini hissettiren tarafıdır. Geçmişten günümüze Türk kültüründe büyüğe, ataya saygı her zaman var ola gelmiştir.

Bugün Türkiye’de hayatın tüm alanlarında öne çıkmış üstatlar, yaşamış ya da yaşayan insan hazineleri çeşitli biçimlerde anma toplantıları, sempozyumlar, geceler, dini sohbetler, vb. biçimlerle anılmaktadır. Türk eğlence kültürüne zenginlik katan bu uygulamalar, gelecek kuşaklar açısından geçmişi tanıma, anılan büyüğe saygı duyma ve örnek alma bakımından son derece önemlidir.

Bu bağlamda, Nebi Özdemir Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü adlı eserinde Resmî Günler ve Bayramlarla ilgili Eğlenceler başlığı altında resmi nitelik taşıyan ulusal bayramlar, yerel nitelikteki kurtuluş, şehitleri anma, fetih ve zafer günleri, Atatürk’ün gezileri/ziyaretleri/sıfatları ile ilgili kutlamalar ve bazı önemli şahsiyetler hakkındaki yerel anma günlerini dahil etmiştir.

Türk kültüründe ‘ata’ya gösterilen saygının temeline bakıldığında, atalar kültüyle karşılaşılacaktır. Ailenin, akrabaların, sülalenin, aşiretin, boy, vb. toplumsal birliğin saygı duyduğu büyüğü yaşarken önemlidir; ancak onun ölümüyle birlikte bu önem kaybolmamış, yerini ölümüyle birlikte farklı bir saygı biçimine terk etmiş ve o doğrultuda uygulama biçimleri ortaya çıkmıştır.

Zamanla bu uygulamalar kült’e dönüşerek, ataya gösterilen saygı, kutsallık da katılarak ‘ata’ ve ‘kült’ kavramlarının anlam alanıyla birlikte atalar kültünü oluşturmuştur. “Hemen hemen bütün Kuzey ve Orta Asya kavimlerinde bulunduğu görülen ve ataerkil aile yapısının bir sonucu olarak yorumlanan atalar kültü, tarihi nisbeten iyi bilinen en eski Türk topluluklarından Hunlar zamanında tesbit edilmektedir.

Hunlar’da yılda bir kere umûmî bir merâsim düzenlenerek ataların ruhlarına kurban kesiliyordu… Orhun kitâbelerinde, bilhassa Bilge Kağan kitâbesinin sonunda atalar kültünü ihsas eden satırların bulunması, bunun Göktürkler’de de varlığını gösteriyor.

X. yüzyılda Orta Asya’daki çeşitli Türk zümreleri arasında dolaşan Ebû Dülef, Kimekler’de bu kültün olduğunu açıklayan ifadeler kullanır. O, sadece öldükten sonra değil, ölmeden önce de ihtiyarların tâzim edildiğini yazıyor.

Aslında ölmüş atalara duyulan dinî saygı, onların hâtıralarının ve eşyâlarının bile takdisine yol açmış, bu yüzden Türkler ölülerini her türlü eşyâsıyla birlikte gömmüşlerdir.”

ladikli-ahmet-aga-ile-ilgili-kulturel-cesitlenme-2.jpg

Bu açıdan bugün toplum yaşamına göz atıldığında atalar kültünün izleri çok rahat görülebilir. Örneğin, sözlü kültür ürünlerinin başında atasözleri gelir ki, adlandırılması bile büyükleri, ataları vurgular niteliktedir.

Bugün kullanılan öyle atasözleri vardır ki ataya gösterilen saygıyı açık bir şekilde ifade eder. Onların, sözlerinin önemini ifade eden; “Ataların sözü Kuran’a girmez amma yanınca yürür” veya “Atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar” sözleri atanın sözüne gösterilen önemi açıkça ortaya koymaktadır.

Yine, “Ata dostu oğla mirastır”, “Atanın sanatı oğla mirastır” “Atasını tanımayan Allah’ını tanımaz ve “Baba himmet, oğul hizmet” gibi sözler atanın kıymetini geçmişten geleceğe, yeni nesillere taşıyan önemli ipuçlarıdır.

Edebiyatımızın en önemli eserlerinden biri hiç şüphesiz Dede Korkut hikâyeleridir. Orada karşımıza çıkan Dede Korkut, bir diğer ifadeyle Korkut Ata da Oğuzların yol göstericisi ve danışılan büyüğüdür.

Yine hikâyelerin girişinde bulunan atasözlerinden; Ata adını yorıtmayan hoyrad oğul, ata bilinden eninçe inmese yig, ana rahmine düşinçe toğmasa yig, ata adın yorıdanda devletlü oğul yig., gibi sözler atanın önemini geçmişten günümüze ortaya koyması bakımından önemlidir.

Bugün devletimizin kurucu Mustafa Kemal’e Atatürk soyadının verilmesi, Ataya, şehit ve gaziler adına saygı duruşlarının yapılması, vb. örnekler geçmişten getirilen ata kavramı etrafında değerlendirilmelidir.

Ayrıca bugün büyüklerin elinin öpülmesi, bayramlarda büyüklerin ziyaret edilmesi, mezar ziyaretleri, bir vefatın ardından, mevlit okutulması, 7, 40, 52. gece, ilk bayram gibi anmaların yapılması bize bir kere daha gösteriyor ki büyüğe, ataya saygı zamanla kaybolacak değerlerden uzak durmaktadır.

Buradan hareketle, Lâdikli Ahmet Ağa olarak bilinen Ahmet Elma etrafında bugün oluşan uygulamalar bildiride konu olarak ele alınacaktır.

***

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ YAYINLARI: 8

TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) BİLDİRİ KİTABI

Sinan GÖNEN *

*Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi/Türk Halk Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı, [email protected].

Kaynak:HABER MERKEZİ