ÇEŞMELİSEBİL YÖRÜKLERİNDE DOKUMA GELENEĞİ (SON)

ÇEŞMELİSEBİL YÖRÜKLERİNDE DOKUMA GELENEĞİ (SON)
Geçmişten günümüze "Sarayönü"Çeşmelisebil yöresi yörüklerinde dokuma örnekleri

Balıklı Pıtraklı Yastık:

Sarayönü Çeşmelisebil, Ilgın Çobankaya, Çumra Kuzucu köylerinde zili teknikli yastıklar dokunur. Yastıkların zemininde boyuna hat üzerine yerleştirilen pıtrak ve zikzak biçimlerinin atlamalı tekrarlar halinde düzenlenmesi ile oluşturulan Çeşmelisebil yöresinde balıklı pıtraklı yanış adı verilen motifler yer alır.

Yastığın uzun kenarında Çeşmelisebil yöresinde boynuzlu karnıyarık motifli ince su yer alır15. Çeşmelisebil’de zili-cicim tekniğine ve bu teknikle dokunan yaygılara atkılı adı verilir. Bu nedenle bu örneklere atkılı yastık da denir.

Cicim teknikli yastıkların hepsi motif ve desen özelliği dikkate alınmadan tırıl yastıkolarak da bilinir. Kahverengi veya beyaz zemin üzerine sarı, yeşil, kırmızı, lacivert, mor, beyaz, siyah, mavi, turuncu renklerde 54X90 cm. 50X120 cm. 43X80 cm. 43X89 cm. ölçülerinde yün malzeme ile dokunur.

cesmeli-hali-17.jpg

sarayonu-sempozyum-206.jpg

Değerlendirme ve sonuç

Günümüzde Sarayönü Çeşmelisebil yöresinde yaşayan yörüklerle yine Sarayönü Kuyulusebil ve Konya’nın Çumra, Ereğli, Ilgın, Akşehir, Çeltik, Yunak, Kadınhanı gibi yörelerinde yaşayan yörüklerin benzer dokuma geleneklerine ve kültürüne sahip oldukları söylenebilir.

Özellikle atkılı, çalma gibi isimlerle bilinen cicim teknikli örnekler benzer renk, boyut, ve çeşit özellikleriyle dikkat çekicidir. Sarayönü Çeşmelisebil yörüklerinde iliksiz kilim, cicim ve zili teknikli dokumalar daha çok görülür. Bu tür dokumalar Anadolu’da yakın zamanlara kadar konar-göçer yaşam sürdüren yörüklerde yaygındı.

Genellikle dokumalarda enine kuşaklar üzerinde geometrik motiflerin bulunduğu yaygılar görülürdü. Bu dokumalara çul-çırpı-palaz-kilim-tırıl gibi isimler verilir. Yaygılar bazen üzerinde barındırdığı motif isimleriyle adlandırılır.

Pıtraklı, koçboynuzlu, taraklı gibi. Çeşmelisebil yörükleri halı teknikli dokumaları bu bölgeye yerleştikten sonra kendi ihtiyaçları için dokuduklarını belirtmişlerdir. Bunun yanında Konya’daki tüccarlara sipariş usulü halılarda dokumuşlardır.

Genellikle kızların çeyizine verilmek üzere halı yastık dokumuşlardır. Çeyizlerinde son 60-70 yılda Konya bölgesi’nde çok tanınan ve evlerin tefrişlerinde tercih edilen Sille halılarıda satın alınarak kullanılmıştır. Bölgede küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinden dolayı dokumalarda yün malzeme kullanılmıştır.

Yore halkı tarafından koyunlardan kırkılıp, yıkanıp eğrilen ipliklerbölgeye gelen boyacılar tarafından boyanmıştır. Çoğunlukla kırmızı, sarı, yeşil, mor, turuncu, beyaz, lacivert, mavi gibi renklerle dokunmuştur.

Dokumalarda yer yaygıları, ölümlük-sümük sargısı, yük örtüsü, namazlık, çuval, yastık türlerinde görülür. Kendi ihtiyaçları için dokunan bu örnekler son 10-15 yıldır dokunmamaktadır.

Ölümlük kilimlerinde artık camiye bağışlanmadığı, hatta cenazeye de sarmadıkları tespit edilmiştir. Motif isimleri yörede yaşayan yaşlı nüfus tarafından bilinmekte, gençler çoğunlukla meslek edinip büyük şehirlerde yaşamaktadır. Dokumalar genellikle iki şaklı (parçalı) olarak dokunmuştur. Iki parça dikilerek birleştirilmiş bir bütün yaygı elde edilmiştir. Bu şekilde kullanım, Konya’nın genelinde hakim bir durumdur.

Çeşmelisebil’de kırmızı renkli çul adı verilen ölümlük kilimler Konya’nın Akşehir ve çevresinde çırpı, Ilgın ve çevresinde yük örtüsü gibi isimlerle bilinirken kırmızının dışında ince şaklar halinde mor, turuncu, mavi gibi dokunduğu da olur. Sonuç olarak Sarayönü Çeşmelisebil’de yaşayan Tekeli, Sarıkeçili, Karakoyunlu yörüklerinde daha çok düz dokuma yaygılar görülür.

Bunların içinde cicim ve zili teknikli dokumalar yaygındır. Geçmişte yoğun olarak yapılan dokuma geleneği son 15-20 yıldır unutulmuş durumdadır. Aslında bugün Konya’nın genelinde ve Anadolu’da eski dokuma geleneği terk edilmeye yüz tutmuştur. Günümüzde camilerde ve yore halkının elinde eski örnekleri görmek mümkündür.

Geleneğin gelecek kuşaklara aktarılması, tanıtılması konusunda yöre halkına yöneticilerine fazlasıyla görev düşmektedir. Artık dokunmayan bu örnekler çok yakın bir zamanda tamamen unutulacak ve yok olacaktır.

Genç nüfus bu dokumaları yaşam biçimlerine uyduramadıkları için tercih etmemekte ve varolan son örneklerde yok pahasına satılmakta yada gözden çıkarılmaktadır. Geleneğin geleceğe taşınmasında farklı yollar aranmalı, halk arasında farkındalık oluşturmak için çaba sarfedilmelidir.

Ilk bakışta ekonomik katkı sağlamayan bu kültür değerlerimiz yöre halkına ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak şekilde tekrar değerlendirilmelidir.