İçimizdeki Duvarlar

İnsanoğlunun önüne sürekli bir engel çıkagelmiştir tarih boyunca. Bu engel dışarıdan olabileceği gibi bazen de insanın kendi içerisinden kaynaklanır. Mesela önyargıları nedeniyle bazı şeyleri istemez ve bazı hususlarda başarılı olamaz.

Düşünce âlemindeki önyargılar ve korkular, insan için büyük bir engel teşkil eder. Çünkü başarıya ulaşmamızdaki en büyük engel çoğu kez bu önyargılardır. Önyargılar insanın kendi içerisinde ördüğü dikenli duvarlardır. Nasıl ki insan gerçek hayatta suç işleyerek hapse girmeyi tercih ediyorsa düşünce âleminde de kendini hapse atabilir. Hayal dünyasında inşa ettiği açık cezaevinde yaşamaya devam eder. Yani hayalleri sınırlıdır, hedefleri küçüktür, önyargıları vardır.

Bununla birlikte insan, kendi iç dünyasında bir okul inşa edip oradan mezun da olabilir. Seçim insanın seçimidir. Açık cezaevi mi yoksa bir fakülte mi inşa edecek. İnsanın elindedir bu tercih, elinde olmasına da bazen de ortam koşulları pek seçenek sunmayabilir. Belki hayal etmek için vakit bulamamıştır. Belki de koşullar hep bir şey gerektiriyor olabilir. Hayal etmenin lüks olduğu anlar vardır. Ama mücadele etmek her insanın içinde bir içgüdüdür. Gerekirse hayal etmenin bedelini ödeyebilir.

Hayallerimizin başlangıç noktası hedeflerimizdir. Hedef tayin etmek insan için büyük bir dönüm noktasıdır. Çünkü burada insan kendi engellerini ve kendi ufuklarını tanımlar. Sınırlarını çizer. Şu noktaya ulaşacağım dediği zaman o noktanın gerekliliklerini hesap eder, çalışmasını planlar. Böylece o noktaya ulaşma ihtimali vardır. Kesin değildir ama vardır. Ancak insan ben şu noktaya asla ulaşamam derse o noktaya zaten ulaşamaz.

Bazen öyle noktalar vardır ki ulaşılması gerçekten mümkün değildir. Bazı deneyimler de bu noktaya ulaşmanın imkânsız olduğuna işaret edebilir. İşte bu tür noktaları hedefleyip başarılı olanlar tarihe yön vermiş kişilerdir.

Buna misal olarak Fatih Sultan Mehmet i gösterebiliriz. Kendisinin en gel tanımadığını şu sözünden anlıyoruz: ‘ imkânın sınırını görebilmek için imkânsızı denemek lazım. .

Bizler mevcut imkânları düzgün değerlendiremezken imkânsızın peşinden koşan ecdadımızı numune olarak görmeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi