Yerel seçim ve sonuçları...

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri tamamlandı.

Öncelikle yazımın başında, sonuçların, tüm siyasilere, kazananlara, kaybedenlere ama en önemlisi oy veren-vermeyen bu ülkede yaşayan herkes için hayırlı olmasını diliyorum.

Uzun zamandır yazı yazmıyor, yorum da yapmıyordum. Artık seçimler tamamlandığına göre ben de seçimlerle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Ülke geneli seçim sonuçları ilgili birkaç cümle kurmak gerekirse

Geçim derdiyle uğraşan vatandaş tepkisini ortaya koymuştur bu bir gerçek.

Geçmişte her ne kadar sıkıntı içinde olsa da Tayyip Erdoğan sevgisi her şeyi örtbas ediyordu. Ne var ki son üç yıldır artarak devam eden ekonomik sıkıntı, gelir adaletsizliği vatandaşa artık bir yere kadar dedirtti.

Aslında seçmenin bu tepkisi Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de ortaya konuyordu ama muhalefet partilerinin yanlış politikaları, beceriksizliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kurmaylarının muhalefeti PKK ile birlikte yakıştırması özellikle CHP’nin bu söylemlere karşı çıkıp bir refleks geliştirememesi kaybetmelerine neden oldu.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine büyük zaferle çıktığı seçimin ardından yüksek enflasyon, akaryakıt ve dövizin iki katına ulaşması çarşıya pazara giden dar gelirlinin bütün bu sıkıntıları had safhada yaşaması vatandaşı Erdoğan sevgisini bir yere koyup artık yeter noktasına getirdi.

İşin özü genel seçimler sonrası muhalefetteki çöküntüye rağmen yerel seçimlerde AK parti hüsrana uğramıştır.

***

Gelelim yerel seçimlere

Yerel seçimlerde Ak Parti birçok il, ilçe ve büyükşehir belediye başkanlığını önceki seçimlerin rehavetiyle olsa gerek garanti gördü.

Ama sonuç ortada.

Konyalıların hatta deprem bölgesindeki yaptığı çalışmalarla tüm Türkiye’nin gönlünü kazanan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın dahi oyları yüzde 75’lerden yüzde ellilere kadar düştü.

Tabi ki bu oyları düşüren Akşehir, Ereğli, Seydişehir, Cihanbeyli, Çumra gibi büyük ilçeleri kaybetmelerinden kaynaklanıyor.

AK Parti’nin birçok ilçede doğru aday çıkarmadı ortada.

İktidar gücüne rağmen, vatandaştaki Tayyip Erdoğan sevgisine rağmen, üstelik muhalefet partilerinin AK Parti’ye göre cılız seçim kampanyalarına karşı bu hezimet oldukça düşündürücü.

Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim gecesi yaptığı konuşmada her şeyin masaya yatırılıp hüsrana neden olan sonuçların değerlendirileceğini açıkça söyledi

***

Şimdi bir de Sarayönü özelinde birkaç cümle kurmak istiyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sarayönü adayı olarak 10 yıl hizmet etmiş mevcut belediye başkanını aday gösterdi.

Bana göre de kriterler doğruydu. Geçmiş dönemde oylarını artırmış, herhangi bir şaibesi olmayan, dürüst, eğitimli, Büyükşehir’in de kendisini desteklediği bir adayla yola devam etmek oldukça doğal.

Ne var ki Nafiz Solak’ın yaşadığı hezimet Büyükşehir’de Başkan Altay’ın oy kaybına neden olan temeldeki sorunlarla benzer.

Sarayönü’nün kırsalda en büyük mahallesi Ladik.

Ladik geçmiş yıllarda da gerek nüfusu ve gerekse konumu itibariyle ilçeliği kendine yakıştıran bir belde. Bunda haklılık payları da var. Ne var ki bu pek mümkün değil. Türkiye’de Ladik’ten çok çok daha kalabalık nüfuslu beldeler var ama ilçe olamıyorlar.

O ayrı bir detay.

Ladik Belediyeliği kapandığından beri yıllardır yeterince hizmet alamadığını dillendirip, muhalefet ediyor durumunda. Ve önceki seçimlere baktığımızda da illa ki kendi adayını çıkarıp onun etrafında kenetleniyor.

Bu seçimde de öyle oldu ve Belediyenin eski emektarı Necati Koç aday gösterildi.

Necati Koç, her ne kadar siyasi yönü hakkında çok yorum yapamayacağım birisi de olsa kişiliği, nezaketi, dürüstlüğü ile onu tanıyanların takdirini kazanmış bir insan.

Siyasi bir yola çıkıp başarıyı elde etmiş ve Başkan seçilmiş, herkesin buna saygılı olması, takdir etmesi gerekir. Bende yürekten tebrik ediyorum, inşallah başarılı olacaktır.

Yalnız beni düşündüren bazı konuları da dile getirmeliyim.

Necati Bey, oylarının büyük bir bölümünü Ladik’ten alıp Ladik’in adayı olarak seçildi. Bence bu büyük bir sorun. Şimdi uzun yıllardır hizmet alamadığını düşünen Ladiklilere göre hareket edip hizmetleri öncelikli oraya aktarsa ayrı bir sorun, kendisinden büyük beklentisi olan Ladiklilerin sorunlarını bir an önce çözmese de sıkıntı yaratacak.

İnanıyorum ki kendisi Sarayönü tüm mahalleleri için elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışacaktır. Ama mahalle baskısı olacak mıdır, olursa ne kadar arada kalabilecek. Umarım bir sorun yaşamadan en iyi hizmeti verir.

***

Nafiz Solak için birkaç cümle kurmak istiyorum.

Nafiz Başkan uzun zamandır başta Ladik Mahallesi olmak üzere birçok yerde eleştiriliyordu.

Eleştirildiği konuların başında Ladik için beldeye yeterince hizmet gitmediği yönünde.

Merkezde ise kendileriyle yeterince iletişim halinde olmadı, sorunların farkına varmadığı, kimi konularda pasif kaldığı ve yine yeterince hizmet yapmadığı yönündeydi.

Söylenenlerde haklılık payı var mı. Olabilir…

Ama yapamadığı hizmetler, bana göre hep imkanlara bağlıydı.

Ladik hizmet alamadığını düşünüyorsa, Sarayönü merkez de alamadı. Yani bir adaletsizlik olmadı.

İletişim konusunda verilen tepkilerin haklı olduğuna ben de inanıyorum. Seçim dönemi kurduğu iletişimin çok daha azını zamanında yapsa Ladik’te ve diğer mahallelerde ara ara halk buluşmaları vs görüşmeler yapsa inanıyorum ki durum çok farklı olacaktı.

Ama kimse hakkını yemesin. Hayata geçirdiği veya geçiremediği birçok proje bu ilçenin gelişmesine, hem şimdi hem de bundan sonraki dönem için büyük katkılar sağlamıştır.

Beşgöz, GES, Yeraltı Şehri, TOKİ’ler çok önemli projeler, ama asıl Organize Sanayi Bölgesi’nin ilçeye kazandırılması. Kim ne derse desin bu Nafiz Solak’ın eseridir.

İlçenin kaderini değiştirecek, sadece çiftçi memleketi olarak değil sanayide adından söz ettirecek bir ilçe olma OSB ile mümkün olacaktır. Yıllardır nasıl ki KOMPEN bölgenin önemli gelir kapılarından birisi, OSB’nin hayata geçmesi de ilçede ilerisi için, eğitim, iş, ticaret ve sosyal hayatı getirecektir.

***

Seçimle ilgili yazı yazıp Hasan Koçaş hakkında bir şey dememek de olmaz tabiî ki.

Hasan Koçaş bana göre baştan tercihini yanlış kullanmış olsa da bağımsız bir aday olarak ilk girdiği seçimde, sadece gönüldaşlarının desteği ile çok ciddi bir oy almıştır. Diğer adaylar gibi nezaketle yürüttüğü seçim kampanyasında her ne kadar istediği sonuçla ayrılmamış olsa da bundan sonraki Sarayönü siyasi hayıtında yer bulacağı kesin.

Kimi Ak Partililer Hasan Koçaş’ı eleştiriyor.

Sebep Nafiz Solak’a kaybettirmiş.

Böyle bir bahane olamaz.

Saadet, DEVA, Zafer Partisi ve diğerleri de suçlu o zaman.

Demokrasi denilen çoğulcu katılımdır. Herkes, her siyasi parti bu yarışın içinde olacaktır, olmalıdır.

Bence sorumluluğu başkalarının üzerine atmaktansa kendi yaptıklarınıza bakmalısınız.

Nafiz Solak iktidar gücüne rağmen bu seçimi kaybetmişse bunu doğru irdeleyip ders çıkarmak gerekir. Hiç kimse kusura bakmasın, Nafiz Başkan’ın sorumluluğu kadar, başta genel merkezin, il ve ilçe teşkilatı ile bağlı birimlerinin, meclis üyelerinin, listelerin kısaca birçok etkenin sonucu bu…

Son söz; Bu seçim yarışında mücadele eden tüm adaylara, seçilenlere, seçilemeyenlere ve tüm Sarayönü halkına bu seçimlerin hayırlı uğurlu olsun dileklerimi tekrarlıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehdi DEMİR Arşivi